Cumhurum Bunu Bilsin.
Sayın Başbakanımız halka bir muştu vermişti. “…müjde, nihayet parti kapatılsa bile, kapatılmaya neden olan parti yöneticilerinin millet vekilliği düşmeyecek! ” demişti.
Koyun sürüsü yerine konulan halk da bunun ‘TBMM’ nin belli birkaç ….kişinin çiftliği durumuna getirilip, bu kişiler ne halt ederlerse etsinler o çiftliğin sürekli sahipleri/oturanları olarak istedikleri gibi at koşturabilecek, bizim de onlardan bir türlü kurtulamadığımız gibi onların gizli açık malı götürmeleri dışında (!) onlara en yüksek düzeyden aylık ödemeyi sürdüreceğimiz. Yani onlar biz halkın sırtında bir kambur gibi durup boza pişirmeyi sürdürecek, halk da onlara üstüne üstlük maaş ödeyecek…’ olduğunu bilmeyecek!
Cumhurunuz bunu bilsin mi Sayın Başbakanımız?
Cumhuruna ikinci ucube (!) muştusu da “….müjdeler olsun, artık devlet uygulamalarından mağdur olanlar, mağduriyetlerinin telafisi için kusurlu/suçlu/sebep olana rücu edemeyecek, yalnızca devlete dava açabilecek! ..” şeklinde olmuştur.
Yani beş para etmez partili, yanlı yönetici, görevli, savcı, yargıç, bakan, başbakan… bize etmediğini koymayacak, günümüzü, geleceğimizi karartacak ama yaptıkları da yanına kar kalacak. Elini yıkayıp işin içinden sıyrılıverecek. Yaşamı kararan, zarara uğrayan yurttaş da mahkeme mahkeme yıllar süren davalardan sonra açtığı davayı kazandığında, tazminatı/ödentisi hazineden ödenecek. Yani varlıklıdan, rantiyeciden, almadığı ama yoksul işçi, emekçi, memur, köylü, emekliden aldığı vergilerden oluşan hazineden ödenecek. Bu nasıl Ali Cengiz Oyunu böyle? ! . Demeyin. Kimse duymaz. Yayınlayamazlar çünkü. Cumhurunun bunu duymasını, bilmesini hiç istemez çünkü Sayın Başbakanımız.
Cumhurunuz bunu da bilsin mi Sayın Başbakanımız?
Altın, mücevherat alıp satanlar hiç vergi vermezler. Ama gariban aldığı bir ekmek, bir simit için vergi verir. Nedeni Sayın Başbakanımız’ ın oğlunun mücevherat işi yapmakta oluşu değil mi? ! .
Yurt içi şeker üretimini, şeker fabrikalarını yabancılara satışla öldüren Sayın Başbakanımız, mısır ithal ederek, zararlı olan nişastalı şeker üretimini, yüksek mahkeme kararı olmasına karşın sınırlandırmamasının ardındaki sır nedir? Kimin çocukları mısır ithal ediyor, bunları da bilsin mi cumhurunuz Sayın Başbakanımız?
Geçenlerde bir taş daha attı kuyuya! “Cumhurum bunu bilsin” diyerek. Özenti duyduğu ama nasıl ve ne olduğunu bilmediği iki partili başkanlık sistemini istediğini, kameralara bakarak söyledi.
Oysa başkanlık sisteminin övünülecek, bize uygun demokratik bir yönetim biçimi olmadığını bilse idi böyle konuşmazdı. Şu anki durumunun, özlemini duyduğu astığı astık, kestiği kestik, her şeyin iki dudağı arasında, padişahlık olduğunu ve başkanlık sisteminden daha beter (!) , kendisine daha uygun olduğunun bilincinde olsa idi böyle konuşmazdı!
Cumhurum dediği halkın bilmesi gerekenler aslında bunlar değildir. Asıl halkın duyması gerekenlere ise tahammülü olmadığı ortadadır. Onların duyulmaması, bilinmemesi için ne gerekiyorsa yapmakta olup, basın yayın organlarına, TV kanallarına yasak ve yaptırımlar uygulatmaktadır.
Kaldı ki atılan taşı kuyudan çıkarmaya çalışan sözüm ona cumhurbaşkanı, meclis başkanı, kralın soytarıları bile aynı partiden olmalarına karşın, farklı farklı, çelişkili şeyler söylemişlerdir.
Muhalefet partilerinde böyle çelişkili söylenceler olduğunda kıyametler koparan çanak yalayıcı ve kemik sıyırıcı, satılmış yandaş basın gıkını çıkaramamıştır. Yorum yapmadılar, yapamadılar, yorum yapmaksızın çarşaf çarşaf yayınladılar. Bizler de onlarca sorunu bir yana bırakıp, padişah mı kalsın, başkan mı olsun diye gece gündüz kafa patlatmaktayız! ..
Esas halkın bilmesi gerekenlere gelince, bir kaçını şöylece sıralayabiliriz ki Sayın Başbakanımız’ ın tüylerinin diken diken olduğunu görür gibiyim:
1*Halk aç, işsiz, hasta, eğitimsiz, kültürsüz, hükümetin AKP adına verdiği (!) sadaka ile yaşamını bir lokma bir hırka derviş misali sürdürmeye çalışmaktadır. Bu günü yaşayamadığı gibi geleceği de satıldı, kayıp!
2*Telekom bir yıllık karı tutarında bir değere Lübnanlı’ ya peşkeş çekildi. Yıllardır rekor düzeyde kar eden bu Telekom, Türk unvanı altında kendine göre istediği gibi fiyatlandırma ve tarife uygulamaları ile Türk Ulusu’ nun kanını emmeyi sürdürmekte olup, Türkiye’ de yatırım yapma zorunluluğunu hiçe sayarak kazancını dışarı kaçırmakta ve devlet buna gıkını çıkaramamaktadır. Ama karşılığında Sayın Başbakanımıza madalya/hediye/armağan/ödül verilmektedir.
3*Tüpraş’ ın satış öyküsü sanki bir efsane/masal ki basın bunu da yazamaz! AKP Hükümeti tarafından satışının, Oleyis Sendikası tarafından açılan dava sonucu iptal edilmesi ve sonraki satışta üç katına yakın bir tutara satılması ve sonuçta 3 milyar dolardan fazla bir kazanç elde edilmesi, neyi kanıtlar?
4*Limanlarımızın, sahillerimizin, dağ ve ormanlarımızın kamu yararı safsatası ile nasıl talan edildiğini de yine halka duyuramaz basın. Tarihimizin, kültürümüzün bölük pörçük nasıl yok edildiğini de.
5*Hiç gerek yokken İstanbul Boğazına üçüncü köprü, nükleer santral, oto yolların projelerinin, denetimden uzak keyfi uygulama yapabilmeleri amacı ile ÇED değerlendirmesi dışına çıkarılmasını; torba, çuval, harara dönen, gece sabaha doğru kurt kuş uyurken çıkarılan kanun ve kararnamelerle, yönetmeliklerle nasıl sağladıklarını hiç öğrenemezsiniz.
6*Türkiye’ de onlarca banka varken, İsviçre’lerde sırdaş/gizli hesaplar açtırılarak, kazanılan kara paraların nasıl gizlenmeye/aklanmaya çalışıldığının öykülerini öğrenemezsiniz.
7*Deniz Feneri’ nin nasıl yanıp/söndüğünü, yangının nasıl söndürülmeye, küllerin örtülmeye çalışıldığını göremezsiniz.
8*Halkın yararlana geldiği, köylünün kullana geldiği bağını, bahçesini, tarlasını suladığı, içtiği; çevreyi yeşerten, fauna ve florasını yaşatan küçük derecikleri bile 49 yıllığına, bir avuç partiliye, rantçıya, bilinmeyen (!) bir şeyler karşılığında peşkeş çekerek vermek şeklinde o yöreyi çölleştiren; köylünün kendi malı olan ve/veya ücretsiz yararlanma hakkı olan suyu, o rantçıdan para karşılığı ve rantiyenin insafına kalmış olacak şekilde yararlanacak olan; adına HES Projesi denen proje sayısına 2060 proje daha ekleneceğini, böylece yurdun tüm can damarlarının kurutulacağını duyurma izni verilmediği için bilemezsiniz.
Bu zararlı HES’ lere engel olmak isteyenlere karşı da acımasızca bir savaşa girişiyorlar. Köylüyü halkı değil, bir avuç rantçıyı kolluyorlar ki bu tutum ve davranışlarından ülke çıkarı değil, kendi çıkarlarının korunup kollandığı apaçık ortaya çıkmaktadır. Mahkeme kararları uygulanmıyor. AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) bu nedenle Türkiye’ yi kusurlu bulup, ceza ödemeye mahkum ediyor. Bu cezalar da yine garibanın dişten tırnaktan arttırarak verdiği vergilerden, hazineden karşılanıyor.
Demokratik halk kuruluşları, meslek odaları ile halkın direnmesine karşın, bir kesim rantiyeci istiyor diye katliamlar yapılıyor. 2060 HES, 3 nükleer santral, onlarca diğer proje sırada. Yöre halkı aç, işsiz. İş vaadi ile buna karşı duran/durmayan birbirine küstü. Yöre halkı arazisini bu eşkıya çetesinden (!) korumak için gece gündüz nöbette. Kamu yararı bahanesi ile istedikleri ne varsa hepsini elde etmek için, her şeye müdahale ediliyor. Doğa ve kültür bölük pörçük edildi. Doğasını, kültürünü, dilini koruyamayan bir toplum yaratılmaya çalışılıyor.
9*Önceden uyarılıp, dikkat çekilmiş olmasına karşın, insanları domuz bağı ile bağlayarak diri diri toprağa gömen 185 Hizbullah Örgütü üyelerini neden kaçırdınız? Tüm yüksek mahkemelerin başkanlarını, savcı ve yargıçları, tüm yazar çizer takımını, tüm halkı yasal olmadığı halde dinleyip izleyen hükümet, uyarılmış olmasına karşın nasıl ve neden bunların kaçmalarını önleyememiştir? Bu soruya yanıt verilememiştir.
10*Suçlarını bile bilmeden aylarca, yıllarca içeride yatanların, neden yatırıldığı; ölüme terk edildiği soruları da yanıt bulmamıştır? ! .
11*Tarımda kendine yeten 7 ülkeden biri iken, et yiyemez olduğumuz için hayvancılığı geliştirmek için köylüye, gerçek üreticiye destek vermek, sübvanse etmek yerine; haram değil helal et (!) firmalarına et ithal ettirip, fiyatların düşmeyeceğini bile bile o helal et (!) ithalatçısına avantadan para kazandırdınız. Yine et fiyatları aldı başını gidiyor. Çözümün hayvancılığı geliştirmek, tarımı geliştirmek; bunun için birkaç yandaş aracı değil, tüm köylünün bilgilendirilmesi ve desteklenmesi olduğunu biliyor musunuz? Devletin o kadar üretme çiftliklerinin ne işe yarayacağını hükümetiniz biliyor mu? Eğer birilerine peşkeş çekme düşünceniz yoksa! ..
Pamuk üretiminde, ihracında dünyada önde gelen ülkeler arasında iken, Yunanistan’ dan pamuk almaya muhtaç ettiniz!
Buğdayı neden dışarıdan alıyoruz, tohumu neden, yemi neden tarım ülkesi iken?
AB (Avrupa Birliği) , İspanya’ ya fındık dikmesi için kredi verirken, hükümetiniz ekili/dikili fındık ağaçlarını söktürdünüz. Neden?
12*Her şeyde, her yerde bir huzursuzluk ve bölünmüşlük yarattığınız gibi adalette de bölünmeler yaratıp, adalete güveni yok ettiniz. Yasama, yürütme, yargı birbirlerinden bağımsız kuvvetler olmaları gerektiği halde, bunlar kuvvetler ayrılığı olarak olmazsa olmaz kural iken, hepsini avucunuzun içine almak isteyişiniz ve almanız neyin nesidir?
Demokrasiye, hak ve adalete inanıyor musunuz? Tüm bu tutum ve davranışlarınız bununla bağdaşıyor mu, bunu da bilmek istiyoruz? ! .
Cumhurunuz tüm bunları ve daha nicelerini bilsin mi Sayın Başbakanımız?
Halkın bilmesi gerekenleri değil, bilmemesi gerekenleri öne çıkarıp, onlarla alay edercesine, onların çözülmesi ivedi sorunlarını görmezlikten gelip, uyutmaya çalışan Sayın Başbakanımız, cumhurunuz neyi bilsin, neyi bilmesin? ! .
Kayıt Tarihi : 3.2.2011 20:21:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ele verir talkını, kendisi yutar salkımı! Amerikan güdümlü İsrail dostu, Mısır' a hıyanet eden Mübarek' e dediklerine bakın, kendisinin ülkede yaptıklarına bakın. Eşi benzeri görülmemiş işçi, köylü, emekli düşmanlığı ile dolu ve onlara karşı hıyanet dolu, yalan dolu, riya dolu; gece kurt kuş uyurken, yangından mal kaçırır gibi ucube ayak oyunları ile torba, çuval, harar yasaları denen ucube yasa, yönetmelik ve kararnamelere karşı tepki olarak, en doğal hakkı olan normal yürüyüşü işçisine çok gören Sayın Başbakanımız hayrola!
![Ahmet Emer](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/02/03/cumhurum-bunu-bilsin.jpg)
Anlatımınız 'ele verir talkımı kendi yutar salkımı' kadar açık olmasına rağmen, bunu anlamayanlar olduğu sürece yaşadığımız gerçekler malumumuz.
Duyarlılığınızı kutlarım. Yüreğinize kaleminize sağlık, saygılarımla...
kutlarim
namik cem
TÜM YORUMLAR (10)