CUMHURİYETİN GENÇ KIZI MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ
Ne kadar ince bir hesapla başlamıştı aklımda bu buluşma.
Dünyaca ünlü (dünyaca çok ünlü olması gereken) bu mücevher gibi kıymetli araştırmacı yazar ve belki de tarihin ilk hatta tek Sümeroloğu 1914 doğumlu cumhuriyetin genç kızı ile buluşabilir miydim?
Buluşmak sözü benim isteğimi karşılayacak bir söz değil tabi ki. Ben uzun bir zamanı kendisi ile geçirebilmenin bir yolunu bulmak peşindeydim.
Bu randevuyu alabilmek için birçok örgüt, kuruluş, imza günü etkinliklerinin çalışmalarını takip ettim.
Muazzez hanımın en yakınındakilerin msn adreslerine ulaştım. Kendisine netten ulaşmak istemedim. Çünkü biliyordum ki artık okuma ve yazma zorluğu çekecek yaştaydı.
En titiz olduğu ve kaçırmadığı etkinliklerin neler olduğunu öğrendim ve bir etkinliğe sponsor olarak bunu başarabileceğim düşüncesinden yola çıkarak o geceyi pardon o muazzam geceyi yakaladım…
Nihayet İstanbul boğazında muhteşem bir teknede kendisi ile baş başa idim…
Herzamanki gibi gene çok genç görünüyordu ama üşüyordu.
Bu onu ilk görüşüm değildi ama ilk kez çok uzun süre birlikte lacak ve istediğimce konuşabilecektim
Hemen koluna girdim.
“Kapalı alana götüreyim sizi” dedim.
Evet ben ve o kol kolaydık.
Sanırım zıngır zıngır titriyordum.
Kusur olmamalıydı.
Her şey mükemmel olmalıydı.
Ve muazzez hanım mutlu olmalıydı.
Tüm kitaplarını istiyordum
Tekneye getiremeyebilirler diye önceden bende olmayan kitaplarından birer tane temin etmiştim ve kendi çantamda eski yeni hepsi duruyordu.
Ama o, tekneye her kitabından getirmeyi ihmal etmemişti.
Onun seçtiği bir masaya oturduk.
Ve sonrası tam bir rüya idi…
Kitaplardan konuştum
İmzasını aldım
Benim kitabımı eline aldı inceledi
Şiirlerime baktı
Okuyamıyorum dedi. Çok üzüldüğünü görünce hemen konuyu bir soruyla geçiştirdim
Okyanus ötesinden bir okurunu ona anlatmaya başladım.
Bu onu o kadar etkiledi ki pür dikkat dinliyor okurunun ismini öğreniyor duygulanıyordu.
İmzaladığı kitaplardan birisini o okuruna götüreceğimi söyleyince “hangi kitap? ” diye sordu.
Söyledim
O zaman “ kimse için yapmadığım bir şey yapayım” dedi
“Gözlerim iyi görmediği için ben kitaplarımı sadece imzalıyorum ama ona özel bir şey yazmalıyım. Kitabı alabilir miyim? ”
Yaklaşık on dakika önce imzalattığım kitabı tekrar uzattım.
İmzanın üstüne çok güzel bir cümle ekledi.
“Umarım memnun olur” dedi.
“Memnun olacaktır” diye kendisine garanti veriyorken boğazın ışıkları ikimizin gözlerinde pinpon oynarcasına gidip geliyordu.
İstanbul hiç bu kadar güzel olmamıştı.Boğaz hiç bu kadar coşmamıştı..
“Köprünün altından geçiyoruz” dedim
“Dilek tut” dedi. Çok tatlı gülümsüyordu
Olmayacak bir dilek tuttum.
O da bir dilek tuttu.
Güldü...
-İnsan ümidi hiç bitmez
-insan ümidi hiç bitmesin…
Teşekkürler İlmiye Çığ
Teşekkürler güzel İstanbul
Teşekkürler ………
Kayıt Tarihi : 22.6.2010 01:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Erdemle...
TÜM YORUMLAR (1)