III- DEMOKRASİ SANCISI
Gazi Paşa ilân ederken Cumhuriyeti,
Özgürlükçü Demokrasi için erken dedi.
Mecliste birlik-beraberliğe ihtiyaç vardı,
Türkiye yeni baştan kurulacaktı.
Muhaliflerin karşı çıkacağı belliydi,
İkinci meclise girmeleri baştan önlendi.
Bütüncül Demokraside ağırlık tek partide,
Yenilikçiler toplanmıştı C.H.P.’de.
Cumhuriyeti, Hilâfetin kaldırılması izledi,
Muhafazakârlar bu gelişmeleri sindiremedi.
Arkadaşları bir şeyden çok çekiniyordu,
Mustafa Kemal diktatörlüğe yöneliyordu.
Oysa hızla çağdaşlaşmaktı O’nun amacı,
Bu millet olmalıydı her yerde baş tacı.
Yeniliklerle ülke, millet uygarlaşacaktı
Çoban-koyun yerine egemenliğine sahip çıkacaktı.
Ardından geçilecekti Özgürlükçü Demokrasiye,
Meclis şenlenecekti muhalefet partileriyle.
1-Terakkiperver Cumhuriyet Partisi
Görüş ayrılıkları artıp, yolları ayırınca
Yeni parti kuruldu 1924’ün 17 Kasım’ında.
C.H.P.’den ayrılanlar hemen muhalefete geçti,
Kurdu Terakkiperver(İlerici) Cumhuriyet Partiyi.
General Kâzım Karabekir parti başkanı,
İkinci başkan Rauf Bey, sekreter Ali Fuat Paşaydı.
Partinin programı biraz farklı idi;
‘Sistemi liberalizm ve millî egemenlikti.
Yerinden yönetimin gerçekleşmesine çalışacaktı,
Cumhurbaşkanı’nın partisiyle ilgisi kalmayacaktı.
Genel olarak hürriyetlere taraftardı,
Din düşüncesi ve inançlara saygılıydı.’
Karabekir ilk meclisin açılış törenini eleştirmişti,
Yapılan dinî tören O’na göre gereksizdi.
Parti kurunca kendisi asıl hataya düşüyordu,
Dinî duyguları siyasete alet ediyordu.
Cumhurbaşkanı gelişmelerden çok memnundu,
Demokratik düzenin kurulması tek arzusuydu:
“Karşımıza çıksınlar, sorunları tartışalım
Hükûmeti denetleme sistemini kuralım.
Bizim meclisimizde de iki parti olmalı,
Çağdaş ülkelerin parlâmentoları gibi çalışmalı.”
Gergin bir ortamda kuruldu parti,
Hükûmetle her konuda çok çekişti.
Bütçe görüşmelerinde tabancalar konuştu,
Ali Bey silâh çeken Halit paşa’yı vurdu.
Rejim aleyhtarları ile İttihatçılar,
Partiye kısa sürede el koydular.
Kurucular daha durumu kavramadan,
Güney Doğu’da başladı büyük isyan.
2-ŞEYH SAİT İSYANI
Cumhuriyet ile düzenleri bozulmuştu ağaların,
Hilâfet kalkınca kanadı kırılmıştı yobazların.
Bir yandan Bükreş’teki Hilâfet Kongresi,
Ötede Seyit Abdülkadir’in Kürt İstiklâl Komitesi,
Karşı ihtilâlin zehirli tohumunu ekerken,
Her türlü yardımı alıyordu İngiliz’den.
Lozan’da çözümsüz kalan Musul’un halkı,
Gönlü anavatanda, manda isteklerine karşı.
Sorun milletler cemiyetine götürülürken,
Türkiye kargaşaya sürüklenmeliydi önceden.
İngiltere Orta Doğu’da tek güç olmalıydı,
Bunun için her karşı ihtilâl kollanmalıydı.
Türk Ordusu Musul’a harekât için eğitildiğinde,
Nakşibendi Şeyhi Said-i Kürdî geçti harekete.
Görünüşte amacı Hilâfeti geri getirmekti,
Gerçekte İngiltere güdümünde bir Kürt Devletiydi.
İsyanı başlattı 13 Ekim 1925’te,
Ergani ilçesi, Eğil Bucağı, Piran köyünde.
Piyade Alayı geri çekildi Genç, Muş düşerken
Elâzığ yağmalandı Süvari Alayı tuzaktayken.
Asiler Diyarbakır surlarına dayandığında,
Başbakan Fethi Bey olayın önemini kavramamakta.
İsyanı bölgesel ve önemsiz değerlendirmekte,
Hızla yayılınca sıkıyönetim ilan eder bölgede.
Doğu isyanını karşı isyan görür İsmet Paşa,
Bu fesatlığı kökten çözmek için sarılmalı silaha.
Kargaşayı sevinçle izlerken İngiltere,
İsmet Paşa yeni kabineyi kurar Türkiye’de.
T.B.M.M. hükûmete geniş yetkiler verdi,
Takrir-i Sükûn Kanunu yürürlüğe girdi.
Ankara, Diyarbakır’da İstiklâl mahkemeleri,
Sıkıyönetime eklendi Doğu Seferberliği.
“Din elden gidiyor, dinsizdir hükûmet, okullar
Şeriattan ayrılmayın, çıplaktır kadınlar.”
Propagandasına aldırmadı Diyarbakır halkı,
Orduyla el ele verip asileri kovaladı.
Şeyh Sait ve adamları ele geçti Varto’da,
15 Nisan’da sona erdi büyük kargaşa.
Senatör Abdülkadir getirildi Diyarbakır’a,
İstiklâl Mahkemesi karar verdi 40 idama.
Ele başılar Siverek kapıda asıldı,
İngiltere’nin foyası ortaya çıkarıldı.
Üniformalar, paralar, bildiriler, silahlar
Kışkırtıcı elin kimliği hemen ortaya çıkar.
Suçluların itirafı yakar Terakkiperver Partiyi,
İsyancılara cesaret vermiştir ilkeleri.
Dinî inançlara saygı ve yerinde yönetim tezi,
Partililerin propagandası kışkırtmıştır herkesi.
İstiklâl Mahkemelerinin kararıyla hükûmet,
Terakkiperver Partiyi kapatır ilelebet.
Takrir-i Sükûn Kanunu ile sağlanır huzur,
İnkılâp hareketleriyle rejim hayat bulur.
Olaydan sonra masada kaybedilir Musul,
Yerin altındaki servet İngilizlerin olur.
3-İZMİR SUİKASTİ
Eskiyi hortlatıp, rejimi devirmek isteyenler
Başarısız olunca kışkırtıcılar sinmediler.
Terakkiperverli Rüştü Paşa, Şükrü, Halis, Arif
İttihatçı Kara Kemal, Abdülkadir, Bakan Cavit
Gazi Paşa’ya suikast hazırlığına giriştiler,
Ankara, Bursa’da istenmeyince İzmir’de sözleştiler.
16 Haziran 1926 tarihinde Gazi İzmir’de olacaktı,
Z. Hurşit,İsmail,Yusuf,Hilmi,Edip O’nu vuracaktı.
Belirtilen günde trenin gelmemesi sonucu,
Giritli şevki vicdan azabıyla anlattı durumu.
Ziya Hurşit bombalar ve tabancalarla yakalandı,
Olayın ardındakiler bir bir tutuklandı.
Ali Bey başkanlığındaki İstiklâl Mahkemesi
Suçluları tutuklayıp, aklandırdı İzmir’i.
Ziya Hurşit kurtulmak için K.Karabekir’i suçladı,
Mahkeme Terakkiperverli yöneticileri tutukladı.
Başbakan İsmet Paşa serbest bıraktırdı O’nu,
Mahkeme Başkanı protesto etti durumu.
Gerekirse İsmet Paşa’da tutuklanacaktı,
Olayın perde arkası tam aydınlanacaktı.
Kara Kemal tutuklanacağı sırada intihar etti,
Gazi Paşa gelişmelere nedense ilgisizdi.
Suikastten yakın arkadaşlarının haberi vardı,
Ne Rauf, ne Ali Fuat O’nu uyarmayınca kırıldı.
Sanıkların çoğu için idam kararı verildi,
Karabekir,Ali Fuat,Cafer,Cemal Paşalar beraat etti.
Eski Vali Rahmi, Rauf, Adnan Beyler
Onar yıllık süreyle birer kalebenttiler.
Çoğu durumu kabullenmeyip yurt dışına çıktı,
Bakan Cavit, Dr.Nazım, Hilmi ve Nail Beyler asıldı.
Tarihin değişmez kuralı yine şaşmadı,
İhtilâl yedi birer birer öz çocuklarını.
Hepsi Kurtuluş Savaşı’nın birer kahramanıydı,
Onları körelten gelecek kaygısı ve hırslarıydı.
Olay karşısında milletin tepkisi müthişti,
Gazi kendini değil, Cumhuriyeti düşündüğünü belirtti:
“Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır;
Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Türk milleti emniyet ve saadetine kefil prensiplerle
Medeniyet yolunda tereddütsüz yürüyecektir.”
Kayıt Tarihi : 4.11.2008 22:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!