Bu şiirde bahsi geçen Canan, bir sinema
karakterinden başka bir şey değildir.
Ve bu anlatılanlar bir aşk filminin trajik final sahnesidir
l.
Sensizlik bir fırtına Canan
Her gün başka bir aleme savruluyorum
Kötü adamlara benzeyen yüzleriyle
Bu duvarlar buz gibi soğuktur.
Oysa benim limanlarım
Hala buharlı gemilerle doludur.
Bir yanda atlı tramvaylar,
ve buğulu
bir camda kırılır ellerin;
sana uzanan güllere dokunamazsın bile
sanıktır hala çocukları bu şehrin
darağaçları gizlidir gülücüklerinde
Ardından söyle müteveffanın
Sımsıcak şarkılar bildiğini
Sonbahardır nasıl olsa vakit/
Yaprak dökümü / Sen de git!
Caridir her şartta ölümün daveti…
İhsan’ı vurdular…
Adımsız kalacak artık
Şehrin ıslak yolları,
Bizim evin arka sokakları.
İhsan’ı vurdular,
Yüzünün akşamında tedirgin
Ruh damıtılmış bu saatte
Damla damla imbikten geçiyor
Akşam işte o bildiğin gibi
Kızıllıktan sonra
Usul usul yaklaşıyor!
Gir düşlerime bu gece
İbrahim’ in ülkesinde yine
Yangın göreceksin!
Ateş yanar;
Yürek yanar, can yanar!
Yedi Boyutlu, Yusuf ve
Süleyman telmihli Zindan Şiiridir.
Fakat Bu Şiirde Yusuf’ un Güzelliğinden,
Süleyman’ ın Mevhibelerinden,
Amasya Kalesinden ve
Yeşilırmak’ tan bahsolunmamıştır.
(Sırnaşık Sevdalarla
Devr-i Leyla’ nın Mukayesesidir…)
Bulutlar dağılır gözlerinden Leyla
Bir tül gibi ince narin bulutlar,
Ben gidiyorum,
Her ne ise
Faydası yok artık yalnızlığın
Saçlarının dağıttığı
Şehir omuzlarımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!