At gözlüğü takmakla bazen gerçekler atlanır.
El eşeğine binen, yellenmesine katlanır.
13 Mart 2004 Cumartesi, Danimarka-Køge 15.20 *7+8
..
Çıkmış meydana, hem kaçar hem davul çalar.
Sıkışınca da dünyaya feryat salar.
Hem suçlu hem de güçlü, bir de yırtık perde.
Kaçarken uçkur çözmüş, bilmem hangi yerde.
20 Mart 2004 Cumartesi, Danimarka-Køge 17.42
5+4+4
..
Belki hemen şimdi dokunmuştur kefenim.
Helvama gelir mi acaba her sevenim!
Ben bu masalın 'bir varmış bir yokmuş'uyum.
Murada sadece düşlerimde erenim.
13 Mart 2004 Cumartesi, Danimarka-Køge 15.20
6+7
..
Bu hayatı çalkalar ümit avuntusu.
Dünya denen delikli geniş kalburunda.
Bir kahırdır sevdaya hasret homurtusu.
Çile çile üstüne elem kamburunda.
Tapuladı baykuşlar, bak bu diyar viran.
Yürek paslı, göz yaşlı; zora düşmüş gönül.
Bülbüllerin efganı gülü görmek bir an.
Sevda yakmış yaralı, kora düşmüş gönül.
..
Her fesat asrın kurak toprağında.
Al bir gül açar bakımsız bağında.
Gül koku saçar en güzel çağında.
Çakallar ulur ihanet dağında.
Kavrulur adam hep kendi yağında.
İnsaf kalmamış solunda sağında.
Fitne oynaşır küfrün odağında.
Aşk mahkumu gül, bir sevda ağında.
..
Gözümden akan her damla
Yüreğimde soğuyor.
Hasretin bir oldu gamla
Hep hülyamı boğuyor.
Kâr etmez yarama merhem
Gün geçtikçe kanıyor.
Ver ilacından bir dirhem
Aşk ecele banıyor.
..
Mezar, ziyaret edilen yer demek kelime manası.
Akıbet herkes ziyaret eder onu, var mı dahası?
Şu geçici âlem, canın bir nefeslik oyun sahası.
Top sendeyken iyi oyna, olmasın yüzünün karası.
Ameller yoldaş, mezarda olanı sakın yalnız sanma!
Sevinç, elem, tat, lezzet hep kuru birer hayaldir, kanma!
Ela gözün, güzel yüzün hayata bir vitrin aldanma!
Aldanışlar ellerde kor, hemen maşaya sarıl yanma!
..
Dağların başından doğan her ay gecelere bir ayar.
Alaca karanlıkları yırtar ayla beraber hâle.
Sessiz çığlıklar horonda, fezada birçok yıldız kayar.
Zaman koşar asırlara, dünyanın varışı kemâle.
Cennet var, cehennem hazır; kıyam bekler o müthiş anı.
Dağ kükrer, deniz kudurur, yerküre yuvadan ayrılır.
Bir pişmanlık çevreler tek gerçeği masal sayanı.
O gün ne ana, ne baba, ne evlat ne de mal kayrılır.
..
Fezaya saldım ruhumu şarkı söyleyip.
Kopkoyu maviliklerde hep seyran ettim.
Havaya, suya, ekmeğe elveda deyip
Gizem kokan sonsuzlukta deveran ettim.
Kelebeksi gönlümde bir hafif inşirah,
Varlığın hafifliğini sardım sineme.
Işıksız yaşamak ölüm, sonsuzda bir ah.
Özbenliği fütursuzca kırıp çiğneme.
..
Hakikat değişmez, o tek bir cümle.
Çağları kaplayan devasa gerçek.
Uyarım ben ona bütün gücümle.
Geçtiği yerlerde açtırır çiçek.
Nerede derdine zehir içenler?
Kurtuldu serden ve yardan geçenler.
Ölmemek üzere kefen biçenler …
Ölümü öldürür bu büyük gerçek.
..