Ey şiir yazan kalem, ey Fırat olup çağlayarak haykıran diller
Yiğidi, aslanı bağrından koparılıp alınmış
Rüzgârlarda, yağmurlarda, güneşte
Usanmadan, yorulmadan
Uzak-yakın demeyip
Her cumartesi günü
Yüreğindeki özlem ateşi daha da gürleşen
Kanlı gözyaşları yanaklarında
Hecesiz, vezinsiz sancılaşan
Tepeden tırnağa kadar birikmiş acısı
İsyan ateşine dönüşen
Yollara koyulup Galatasaray meydanına koşan
Yavrusu, kuzusu Kurtlar, çakallar, sırtlanlarca kaçırılan
Umutları bitmeyen Cumartesi annelerin dramı hiç unutulur mu?
Ey kızıl şafak ey yorgun tohum ey edepsiz büyük acı
Ey kuytu köşelerde yüreklere düşen sancı, sızı…
Ey özlenen hasret ey bağırlarda tutuşan ateş
Ey giden canın yarısı
Ey ciğer pare
Ey zincirleri kırılası zulüm
Haberiniz var mı?
Kızlı, erkekli her birinin doğumu beli
Fakat yaşayıp, yaşamadıkları belirsiz
Tenleri daima karanfil kokan anne kuzuların nicedir halleri?
Her birinin yüreği kan kırmızı ateş yağmuruna dönüşen
Anneler, bacılar tarafından
Her cumartesi günü
Ağıtlarla beklenen
Zalim devletçe götürülüp alıkonulan
Ermeni, Kürt, Türk, Alevi asıllı olan
Hüseyin Toraman
Hasan Ocak
Hatun Işık
Cemil Kırbayır
Rupen Zartaryan ve daha niceleri
Hangi isimsiz mezarda hangi zindanda oldukları söylenmeli
07.11.2016
İstanbul
Kayıt Tarihi : 7.11.2016 17:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!