Ey gençliğimi çalan hırsız el,
Biliyormusun sana rağmen yaşamak güzel,
İşkencede, kelepçede geçer ömrüm,
Umrundamı, rüzgar olmuş esiyor gönlüm.
Her siren kanatsada içimi,
Rüzgara bakta
Savrulmak nasıl olur anla,
Kavuşmakta yok onlara,
Sen rüzgara ağla.
Yağmura bakta
Gazetede başlık:
_Kişi başı milli gelir beşbin dolar_
Ulan bu para bende olsa,
Mahellenin aç itleri bile doyar.
Savaşın en zor anında,
Dur ve gülümse düşmanına.
Gelsin vursun kurşun alnına,
Sen yine de kat sevgini kavgana.
Ne kadar da yakıştı kefen sana
Güzel yüzün,
Süpürmüş yıldızını gökyüzünün;
Çakmak çakmak gözlerinde,
Binlerce şehit kanıyla
Yanıyor, ince bir hüzün.
Kurşun girmiş ete
Durmaz ki kan
Ölüm geldi, hoş geldi
Nasıl olsa verilecek bu can.
Hoş geldin
Ömrüme doğan yeni gün,
Hoş geldin yumurtadan çıkan kuş,
Hoş geldin rahmin sıcaklığını taşıyan bebek.
Hoş geldin.
Simit satarken gördüm,
Zengin çocukları neden simit yemez.
Oysa bizim Ali her simitcinin peşinden koşar,
Anam köşe bucak para ararda bulamaz,
Anam niye, ince ince ağlar baba.
Kerpiçten bir evde doğdu,
Kerpiçten evlerde geçti çocukluğu.
Kerpiçten arabalar yaptı,
Oyuncaklarında saklı masumluğu.
On beşinde girdi bir fabrikaya,
Kıyma geceme,
Gitmeliyim
Bırak ranzam boş kalsın.
Duymuyor musun?
Türküsü beni çağırıyor,
Aydınlık yüzlü çocukların.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!