Yaşamakla meşgul.
En çok yanımdayken anlıyorum yokluğunu.
İftar sofrasından aç dönen bir yetim mahcubiyeti.
Üzerimde, hissediyorum.
Yollarını ezberlemiş bir kör gibi geliyorum.
Ruhumda açılan bir yaraya düşmem an meselesi.
Yarını olmayan bir gün.
Bugün değilse de elbet bir gün.
Giderken bu diyardan,
Seni de götüreceğim.
İster ol aklımda, ister dur yanımda.
Seni sırtımda taşıyacak tâkatim var da,
Neden kötü hisseder insan.
Çocuklara her şeyi anlatmak zorunda mıyız.
Ben çok küçükken mi duydum her şeyi.
Peki duymak yaşamak mıdır.
Nasıl aşılır zorluklar, bilmemek ayıp mıdır. Duramadığın zaman yürümeye çalışmak acı verir mi insana.
Bu kadar ağır mı bu yük, yoksa ben mi güçsüzüm.
Sanırım öyle kolay ayrılmıyor cevizin içi ile dışı
Kabuğuma çekiliyorum bazen.
Görmesem akmaz gözyaşlarım zannediyordum
Meğer hiç kapatmamışım sana gözlerimi.
Ben en çok bugün üşüdüm.
Ben en çok bugün ağladım.
İki peçeteye sığdı da gözyaşım,
Bu ömrüme bu günü nasıl sığdırdım,
Anlayamadım.
Sen;
Bana ilham veren,
Uzağı yakın eden,
Aklımda ya da kalbimden sonsuzluğun tanımını yapan,
Sözleri yumuşak,
Gözleri ıslak,
İlk defa yalniz oldugum bu yerden
belki de son defa gidiyorum dedigim yerdeyim. Baktım. Oturdum.
Tek başıma iki kişilik yaşamaya çalıştım. Gözlerim aradı, kalbim saçmaladı, ayaklarım geriye geriye yürüdü.
İtiraf ediyorum, çok güzeldi.
Gözümün dengesini sana bakarken,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!