mitolojik çağlardan kalma
ne istediğini bilen
ama bir türlü
doğru adımları atamayıp
sağını solunu sürekli karıştıran
bir tanrıçaydım ben!
sağında yapma çiçekler
solunda yapılmış hüzünbaz köleler...
sağa gak
sola guk
diyen bir tanrıçaydım ben!
kelimelerin anlamlarını
kepçesiyle karıştırıp
tadını bozan
sonra üstüne de
hüngür hüngür ağlayan bir tanrıça!
ne beklenilen
ne de bekletilen bir yuva yapmıştı kafesine
aynı bardağı doldurup doldurup boşaltan
musluğunun ağzında
hünersiz ellerini dayamış
yine hüngür hüngür ağlamıştı
hiç durmadan...
acıyı bu kez ruhunda hissetmişti
bedeninde değil!
ellerini dolduran bir sıcaklık kalmamıştı
musluğunun akıttığı
gözyaşlarından başka...
varolan hiçbir şey yoktu onda!
artık ölümsüz değildi tanrıça
ölümlü bir kelebek kuluçkasında
ölüme doğuşunu beklemişti
günlerce....
gözleri ve yüreği siyaha çalıyordu artık
renge değil.
renklerin hepsini yutmuştu ruhu
bedeni değil.
anlamsızlıklar üzerine kurulmuş
bir dünya yaratmıştı
üzerinde nasıl dans edebileceğini bile bilmeden!
neden hep çok sevildiğini bilmeden
bilmeyide istemeden yaşamıştı...
artık,
anlamsızlıkları çözmeliydi
düğümleri gerektiğinde yakmalı
ya da
daha çok sıkıp yok olmalıydı
bir intiharın koynunda uyumalıydı
ansızın
ve
hiç durmadan...
29 haziran 2006
izmir otobüsünde
Kayıt Tarihi : 2.7.2006 19:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bir dünya yaratmıştı
üzerinde nasıl dans edebileceğini bile bilmeden!
neden hep çok sevildiğini bilmeden
bilmeyide istemeden yaşamıştı...
ne güzel dizeler
saygılar
Bir nesir anlamında öykü ve hikayeye yakın
bir çalışma.
kendiliğinden gelen, gösterişten uzak
bir akıcılık var.
aşk mıdır kalleş yanı tarihin bilinmez ama
binlerce yıla dağılan kurşun ağırlığında
ki susukuların dile getirilmiş
ve
kayıp zamanlar dilin içine resmedilmiş.
değişen dünyada insanın değişmeyen yanı
dile getirilmiş.
insana dair bir felsefe anlayışı
düş gücümle ulaşamadım çoğu dizelerin
derinliğine
kutlarım dostum
sevgiyle
TÜM YORUMLAR (3)