Hayat üç boyutlu bir yanılgıdır kimi,
Kimi de kağıttan gemilerin denizidir.
Gönlümüzün uçsuz bucaksız enginlerinde,
İlk öpüşün sıcaklığıdır aslında unuttuğumuz…
Sözcük dalgalarına tutkuludur yakamozlar. Işıltıların sessizlikle seviştiği anlarda bir yarasa kanadı değer geceye. Fısıltılar tedirgin saatlerin dişlilerine tutunarak sarılırlar yıldız yansımalarına. Gece, utangaç giysilerini atar omzundan aşağı ve titrek mum alevleri yenik düşerler ihtiras rüzgarlarına.
Hayatın ürpertili kuytularında, yaşam sınırsız aldanışların toplamı değilmidir? . Her ilişkide gönlümüzün uçsuz bucaksız toprağında yetişir nice çiçekler. Unuttuğumuz ilk öpüşün coşkusu, unuttuğumuz tozlu ve çamurlu sokaklarda oynadığımız oyunlardır. Sevgiliye ve unutulma(yan) lara, en çok da unutmayanlara yazarız ruhumuzun eşsiz sözcüklerini. Biraz heyecan, biraz telaş oynarız sevgi oyununu bir muhteşem sahnede.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim