Çoşumları Emziren Yarınların Tohumus ...

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Çoşumları Emziren Yarınların Tohumusun Selvihar

Susturulmuş gülüşlerinin mevzisinde kendime hüzünlü kurşunlar atıyorum.Vuruluyor sensizliğim.

-Paslanmış yüreğin pasını alıyorsun. Kumruluğun kurulu saatiyim, zaman da zamansızlı benim diyorsun.

Gel ki boşa giden zamanın kirli suları temizlensin.Demlenen ömrün ıslasıl yarınlara yar oldum diyorsun. Benim hem adım, hem soyadım aşk diyorsun. Anların tadıyım, tadılmamış bütün tatların ilkiyim.
-Mülteci bülbüllerin ötüşlerinde değilim. Muharririm, mağlubum sensin.
Şekersiz geçmişinin şeker kamışıyım. Tadıma alışmalısın şair.

-Tadıma alıştırmalar yapan perinin hazanlarındaki her yaprağın adılıyım.
İsimsiz kalakalışların kalaycısıyım. Ruhu kirlenmiş, mistik düş vakilerin yoldaşıyım. Kendimle çapraz bağlar kuran bağıl bağlamlarım, bağlam algısıyım.

-Nikotinlerini yüreğimde bırakan içilmişliğin dumansız sensizliğiyim.
Şair seni anlar da, anlam içre anlamları olan yaşanırlığın bilinmezlik dünleri anlar mı ki? Temyiz eder mi gelecek?
“Kırılan Sigara Bile Duman Vermiyorsa
Kırılan Kalpten Sevgi Bekleme.”
Yok efendim, içimde çekerim diyorsan buyurun kalp de senin dert de senin... gelemediğin ben de senin..
-Ya da bu içsel çekişin güzelliklerinde kalsın her şey.


-Korsan mazisini içimde işleyen güzel bir ressamın metafizik ismiyim. Postmodern çizgilerin dilindeyim.Çizgileri kadar derin algılar kokar benimde.

-Arıyorum ki sen varsın. Bir arınma küpüyüm. Pintilik yapan yaşayamadıklarımızın içinden çıktım.
-Cömert zamanlarım var seninle harcanmaya.
Matemli saatin akrebi gibi ısırıyor eski bir yara.Sen yelkovan gibi çevirdin zamanı.

-Saat şimdi seni benden “ ben “ geçiyor. Bir kavuşma zilidir çalınıyor duruyor içimde
-Dersini bitirmiş gibi terslerini bitirecek bir günlerin kıyısındayım. Gam gemimi batıracak mısın güleç yüzünle. Limanlarımın son yolcusu olarak gelecek misin geleceğin en tanışık yerine.

-Ayrıcalığının ayracını açtım, aynı cümlenin sonunda bir de ayran içtim hayranlığınla.
-Özleyiş manzumesinin dilinde seni de ekledim özlemlerin uçurtmalarına.
-Bir çocuk gibi havalardasın. Uçurtmanın ortasındaki kalbimizin rengine hava oluyor yarınlar.Bir yar zamanı diyor esen yellerin türküsü.

-Tutsak tutkuların ortasında eriyor sensizliğim.Bir günlerin komşusu yapıyor bekleyiş.
Bir gün aynı anda olmanın mutlu yarını oluyorum.Yeni bir el gibi olacak elini tutacak elim.Dili mecralarım seni dilsiz romanların kahramanı yapacak. Sen içi işlenmiş aşk sevisi olarak baş karakter olarak ruhumda okunacaksın.

Kılcal güncelerin damarında işleniyor aşk. Şafağı teslim alımış günlerin gündüzüyüm.Yüzümde nurundan işlemeli aydınlık.
-Sen aşkı uyutan masalısın perisi olarak az ve uzlarıma geliyorsun.

-Bitkin bir hali çoşumlara teslim ediyorsun.Çeşnilerinde benlik iklimi olan insaniliği akıtıyorsun. Geçmişinle özün arasındaki bağıllardaki
Yanlış dinamiklerin önünde susuyorsun.
-Millet ile manevi köprülerde seni o bağıllara teslim eden teslimiyettin mutlak gerçekle bağını sorguluyorsun.
Bağıllara seni teslim eden bağnazların sihrinden arınma uğraşısı var içinde.

-Evet, sevgilim mezhepler, ırklar, ülkeler, şehirler, makamlar, bizi farklı kılmaz.
-Önce insanız, önce iyiliğin özüyüz, önce melekliğin afişiyiz, önce güzelliklerin atlasıyız, önce kardeşliğin vatanıyız. Önce insanız.

-Nalları olmayan atların koşmalarında değiliz.Öncelerimiz var öznel kulluğumuzda.Yüce Rabbim insanı çok özel, çok farklı, çok akli, çok çeşniye özet yaratmış.
-Özünü bilmeyenlerin yükleminde kalmak doğruları ağlatır. İnsan, özündeki mutlak gerçek kadar temiz bir derstir. Ki inancımız bizi tümler en güzellere. Alp erenlerin erinç ovalarında başkalışımın ürünü olur mu ki?

-Tanrı dağı kadar Türk olanların düştüğü tuzakların uzağıyım ben.Irkçılık kokan cehennemlerde hep kaçtım.İnsanı farklı kılan, ırkı, mezhebi, ülkesi, rengi, değil.
İnsanı farklı kılan beynidir, yüreğidir.Bu iki merkezi besleyen inanç, sosyalite, bilgelik tohumlarıdır.
-Ben iyi düşlerin tahıl ambarıyım. Ego dağlarında gezinen aç kurtların uluması beni rahatsız eder.

Tersi dönmüş algıların ters yüzü olamam.Temyiz yarınlarında olmak istedim. Bağılların ürkek ceylan gibi beynime sızıyor.
-Fikrinle zikrin arasındaki yılların tortuları var. Sen tortulanmışsın.

Hayallerimin tepesinde susuyorum sana.Çaresiz bir Çar gibi.Koca Rusya benim; ama Çariçem yani sen…fikri dehlizleri karakışındasın.
Değişmezlerine mayınlar döşeli olsa da saygım olmalı.İçsel hazinem
İnsani değerlere aykırılığı benimsemiyor.

Sen sarhoşluluğumda ayıktım; ama algısal zehrini coşturan bağılların var.
-Şimdi ben olan içsel ülkenin denizlerini fetheden Hayrettin Paşa olarak sorusuz kalıyorum bulmacalarında.
Aynı cevapta saklanıyor bulmacanın siyah karesi. Şiirlerimde uyuduğun nicelerin Nicel adılı olsam da mavzerlerimi dolduran algılar var.

Başka düşünceleri sevdiren geçmişinin çarık izlerinde değilim; ama fikri buhranların sonrasızlık karakterinde esilişin kendine soru işaretler üretiyor? ? ?

-Tutunduğun uçurum çiçeğinin kokusundayım.Senden düşmek üzere Hümanist, evrensel değerlerin değer kadimi, mutlak gerçeklerin kadimi var.
-Bil ki aşk üşümesin en uzaklarda.

-Kavgasında örüldüğümüz başka boşluğun hoşluğu olamayız.Bu dünyanın su oranı kadar yaşamak.Kara kadar kalan kısmı boştur. Çünkü karalar ,kara bağlamış, kirlenmiş, başka fikirlere, boş emellere,nefse teslim edilmiştir.
-İnsanın dışı kara, içi hep su. Bu yüzden içindeki suların berraklarına geldim.Karalarını kirleten başka terennümlerden ayıklanalım.

-Seni sarhoş eden fikrin korkunç tehlikesinden uzak kalalım.Biz en güzel tohum olup ekildik bir kere.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 11.11.2012 13:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan