Sargılarla avutulduğumuz sevda yataklarında aşk iksiri süreriz dudaklarımıza
Yorgun gövdemize yosunlar sarılır ansız, dökülürüz ah bir şiirce er şafaklarda
Her bekleyiş kendini tüketen mum gibidir ah, yanarak tükeniriz kirli çanaklarda
Seni sevmek nefeslemektir hayatı, isimsiz bir şiir gibi bekliyorsun sen dudağımda
Unutulan yaşanmışlıkların yorgun koylarında anıların küpeştesine yorgun iner şafak, göğsümüzdeki mor gecenin nefesine sokularak. Avuçlarımızdaki kelimeleri serperiz hayat ovalarına, kanayan yüreklerimizi kendi düşlerine bırakarak. Her gidişin ve bir zaman sonra ruhumuza dönüşün ardından sallanan veda mendilleriyle gözlerimizi silerken bir bekleyişin resmi çizilir ufuklara. Yürekteki argın beklentiler kendisini süzerken, şiirler sokulur umutla yürekten inerek satırlara.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla