Yeşeren umut topraklarına uzaktan bakınca içinde yok olmayı benimsemiş
bir çorlu dünyanın çopurun un gururla durduğunu görürsün.
Bu gurur dünyanın sabit halidir.
Yerkürenin çürük yer kabuğu güçlü zelzelelerle çatlamış,kimin umurunda;
ebedin küllerle kaplı bir sığınak olduğunun farkına kim varmış,
kim varacak?
............Ebed tabi ki,
Ebed, iyi insanların hoşgörü binasından çopur dünyayı gözlerinin rengiyle süzüyor.
Ahenginde mis kokuların latifesi var.
Sımsıkı kavrayan elleriyle servis edeceği güzellik sarmaşığında
dokunan sıcak nefeslere bakınca içten gülmemiz, sevinmemiz gerekir.
Her daim latifeyi şımartmamalı.
Teselli ipliğinden sevgi kazağı dokumalı, sevgiyi harman yapıp,
asuman duvarına asmalı :
Asmalı ki, durmalı zamanın saniyeleri,
durmalı kötü gidişin inlemeleri, yoksa bu hal bizi hepten yutacak.
Bilmiyor musun kıyamet alametleri başladı;
güneş parçalandı ay kararıyor,
yaşamın ocağında biricik gözlerin payeleri
sonbaharın insafına sığınmakla kalmazken,
göz yaşlarının hazan penceresini kazanmıyor akıllarda;
fırtınalar ağaç yapraklarına sarılmış ayrılmamakta;
tevekkülü dost edinen, soğuk avuçlarda ateş pişiren yüreklerdir.
Yinede yüreğe bir el uzansın.
Bir el uzansın ebetten aklımın uyuyan penceresine,
açsın oluk oluk akan duaların sofrasını,
oysa ki karıncalar yuvaların başında üşüyor güneşin sıcağından korkarak,
şafağın ağartısına gülerek sabahtan doğan güneşin
ıslak sıcaklığını hisseden kuru bedenlerdir.
Bilmiyor musun yağmur tanelerinin her biri
cennet-ül sahranın bağrından kopup gelmiş inci tanesidir.
Nereden, nasıl besleneceğini aymaz bir sepetin içinde duran kirli doktrin nefesler bilemezler?
Ancak ve ancak ki acıyı sevindirecek katil furyanın göksünde soluklanırlar.
Yakın olan fezayı gönül penceresi açınca demde ki gayr-ü belanın ısıtılmış harı ateş bolluğunu görürsün.
Uzak kalan duyguların arıtılmış son halinde öz vicdanına saplanacak sıcak yüzlü duaların avuçlarında hazırda durduğunu görürsün.
Tahammül esintisine gark olmuş sabrın,
selamet sularından korkmadan geçip gitmesi,geleceğe güven duymayı öğretir.
Bu güvence bahçesinden,karamsar zindanların kara kuyusunu aydınlatmalı,
hapsetmiş bir görüntüye boşalır gözünün ışıkları o anda,sevinerek koşar sana bulutların yağmurları,
yıkanırsın gök kubbenin serin sevgisinde,başından aşağıya doğru boşalır ak güvercinlerin barış türküsü,
notalar öğretir belleğine süzgeçten geçen hediyesiyle:
Al solmaz hediyenin safkan güzelliğini,
İlmik ilmik işle ruhunun mefkuresine.
Üstünde ki urbayı parçalarsın soluksuz, kimse görmeden;
sonra taşların ağlamasına eşlik eder hislerin, toprağı incitmeden;
göğsüne zindan karanlığını hapsedersin, kimse bilmeden;
sessiz kuşların eşliğinde çığırtkan dereleri zonklatır-sın sesinle, dövünmeden;
ayın doğmayan yönüne doğru başını çevirdiğinde
şimal yıldızının karanlık hislerini görürsün, sevilmeden;
hulasa çopur dünyanın çoru-nu dilsiz kulaklarınla dinlersin, gecikmeden.
Niçin var olduğu sorulmaz yakıcı ateşe,
seni de,
beni de,
inanç torbasınıda yakacak gönle sahiptir.
Gönül gözünün toruna takılan uzun vadeli dostluğun
yukarılardan asılan yağmur taneleriyle
başımızın üstüne düşmesini istemeliyiz.
Kurtulmalıyız bu raksın göz boyayıcı endamından;
gücümüzün kudretini koymalıyız küçümsemelerin önüne;
ellerimizin tuttuğu her bir dala sevgi boncuğu asmalıyız üşenmeden;
yüreğimizin istediği kardeş türkülerin notasını tutmalıyız beynimizde çekinmeden;
Esasen sevgisiz kalmaktan korkmalıyız çorlu dünyada .
Dünya, sende varolmak için eskittim seni
Sayende sevgi buldum gel sevgiden çöz beni
Kayıt Tarihi : 31.12.2017 14:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kubilay Demirkaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/12/31/copur-dunya.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!