Donuk kaldığım ansızlıklardan faydasızlık öğrendim
Aşksız kaldığım yalnızlıklardan yalancı yârim demeyi öğrendim
Her seferinde yine yenidenler aslında yenilgilerimin yenisiydi
Uflaya puflaya yürekteki ateşe sön derken alevleri yükseltmişim
Soluk kaldığım nergis misali susuz denize daldığım vakit canlanırım
Bilemezdim yakıcı olabileceğini tuzlu suyun asidinin aşkın sızması olduğunu
Narçiçeğine benzer al yanaklarımın yaylaların isinde dumanında
Solar ateşim de yarensiz kış gülüm yanar sızlaya, sızlaya
Telaffuz edecek hece bulamazken yüreğimdeki alfabe sayısını ikiye katladım
Olmadı olmuyor denizi doldurmaya benzer aşkı silmek inkâr etmek
Densizlik belki de benim hissiyatını inkâr edişim çokluğu yokluk sayışım
Sever aşkın girdabında döner dur duraksız iner ölüm yoklaya, yoklaya
Mürekkebi donarken soğukluğunda kış akşamlarımda kalemim
Kâğıdım uçmak istercesine katlanıp çocukken yaptığımız uçaklara benzer
Buruşturup attıklarıma inat özlemle çöp kovasına doğru yol alır özlemce
Bir gün inatlaştıklarımla yüzleşeceğimi bile, bile keçiliğim tutuyor reddini sunuyorum aşk mahkemesinin…
Zennehar Yılmaz
07.03.2012 15:40:07
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.