Cömert Babam Şiiri - İnci Germenliler

İnci Germenliler
432

ŞİİR


39

TAKİPÇİ

Cömert Babam

'Babamın gözleri, deniz mavisi.........'

Çok cömertti benim babam
Adından belli Ali Ekrem
Rahmetli öğütlerdi her zaman
“Siz siz olun, gittiğiniz yere
Sakın eli boş gitmeyin,
Gittiğiniz yer elinize bakar”

Her zaman seni dinledim babam
Çam sakızı çoban armağanı,
Hediyeler alıp götürdüm
Paramın yettiği kadar.
Hiç bir dost ziyaretine
Elim boş, saçım yaş gitmedim.

Allah gecinden versin
İleride gelirken, ellerinden öpmeye
Yanımda getiremeyeceğim
Ne çok sevdiğin sigaralardan,
Ne kebaplardan,
Ne de kaymaklı tatlılardan

Üzülme, bir müjdem var babam
Sonunda kızın şair oldu
Bir gün yanına geldiğimde
Ruhumun derinliklerine sakladığım
En güzel şiirlerimi
Sana sunacağım
Benim asil babacığım.

İnci Germenliler
Kayıt Tarihi : 9.2.2008 00:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Sen hiç bir yere gitmedin ki BABA, gözlerimin bebeğinden yüreğimin baş köşesine taşındın. Önceden bir yerdeyken, şimdi baktığım her yerdesin.CANIM BABAM. ANILAR, ANILAR (2) CÖMERT BABAM Belki hepiniz hatırlarsınız, henüz televizyon yayınları olmadığı dönemde (1972) radyoda reklamlar yapılırdı. Hele bir tane bisküvi reklamı vardı ki dakika başı duyurulurdu: "Akşama babacığım unutma ÜLKER getir" O yıllarda Yalova'dan ev alıp yeni evimize taşınmıştık. Babamız çok ciddi bir insandı, bizim de öyle olmamızı isterdi. Asla ağzından çıkan kötü bir söz duymazdık, kendisini son derece sever, saygı gösterirdik. Bir gün kız kardeşimle babama şaka yapmaya karar verdik. Babam akşam üzeri dolaşmaya çıkarken kardeşimle birlikte hemen balkona çıktık ve babam balkonun altından geçerken yüksek sesle: "Akşama babacığım, unutma ÜLKER getir" diyerek melodisiyle söyledik. Babam hiç bize bakmadan yürüyerek uzaklaştı, biz de kardeşimle içeriye girdik: "Neşe galiba babam bize kızdı, hiç bakmadı" dedim ve söylediğimize pişman olduk. Aslında canımız bisküvi istediğinden değil, amacımız sadece babamıza şaka yapıp gülmesini sağlamaktı. Üstelik ben o zaman 23, kardeşim 19 yaşındaydı yani kocaman kızlardık. Merakla akşama babamın dönmesini bekledik, bir yandan da acaba bize darılır mı diye endişe içindeyiz.Kesinlikle bisküvi alıp getireceğini tahmin dahi etmiyoruz. Neyse kapının zili çalınca babamın geldiğini anladık, annem kapıyı açtı: "Aaa bu ne ?" diye sordu. Biz de merakla yanlarına gittik, bir de baktık ki babamın kucağında kocaman bir teneke ÜLKER bisküvi kutusu. Babam gülümseyerek: "Alın bakalım bisküvinizi, koca bebekler" deyip kutuyu bana uzattı: "Baba inan ki biz sana şaka yaptık" dedim. Babam: "Her şakanın altında bir gerçek payı vardır kızım " dedi. Kutuya baktık bir bir kutu dolusu kaymaklı bisküvi. Annem: "Kim yiyecek bu kadar bisküviyi?" deyince babam "Koca bebekler bitirir onları"deyip güldü. O zaman anladım ki babamın o ciddi duruşunun altında şakacı bir yanı varmış. Benim yüreği cömert babam ruhun şad olsun. Nur içinde yat son yurdunda, çiçekler açsın toprağında. ANILAR ANILAR(3) EKMEK FIRININ KÜREKLERİ Hayatım boyunca pek çok tehlikeli kazalar atlattım.. Sizinde bildiğiniz gibi "Kaza geliyorum demez, geliverir". Şimdi sizlere bu ilginç kazalardan birini anlatacağım. Annem o gün uzun uğraşlar sonucunda midye dolması yapmıştı. Babam her canı istediğinde balıkçılara midye siparişi verir, ertesi gün avuçiçi büyüklüğünde bir çavalye midyeyi (en az 100 tane) evimize gönderirlerdi. Annem de sırf babam istiyor diye hiç üşenmez o midyeleri saatlerce tel fırçalarla temizler pırıl pırıl parlatırdı. Biz de etrafına toplanır annemizi seyrederdik. Daha sonra fıstıklı, kuş üzümlü iç pilavını hazırlar, midyeleri doldurup koca tencereye yerleştirip pişirirdi. O gün yine midye dolmalarını pişirdi ve bana: "Babana telefon et kızım, birini göndersin, dolmalar hazır"dedi. Çocukluk işte: "Anne dolmaları ben götüreceğim" diye tutturdum. Annem küçük bir kenarlı tepsiye dolmaları dizdi, üzerini sardı ve filenin içine yerleştirdi: "Dikkatli götür kızım, sakın düşürme" diye tembihledi. Ben elimde file babama gidiyorum diye sevinçle yola çıktım. Sanırım 12,13 yaşlarındaydım ve çok zayıftım. Babamın yazıhanesi iskelede ve evimize bir hayli uzaktı. Neyse ben zorlanarak tepsiyi babama götürmeyi başardım. Babamın iş yerine gitmek çok hoşuma gidiyordu. Babam daktiloya temiz kağıt geçirir, yazmama müsaade ederdi. Ben de tek parmakla bir şeyler yazmaya çalışırdım.Bu çalışma beni çok mutlu ederdi. Bir de babam işi icabı geceleri geç geldiğinden onunla vakit geçirmek isterdim. Babam beni elimde tepsiyle görünce şaşırdı: "Kızım nasıl getirdin, niye telefon etmediniz?"diyerek tepsiyi elimden aldı. "Sana sürpriz yapmak istedim" dedim. İş yerinde iki kişi daha vardı, babam onları da yemeğe davet etti. Ben daktilonun başına geçip yazmaya başladım. Biraz sonra bir baktım, midye dolmalarının hepsi bitmiş. Babam midye kabuklarını çöpe attı, tepsiyi gazeteye sardı: "Hadi kızım, eve git annen merak eder" deyip bana ve kardeşlerime iskeledeki "Kadriye Abla" büfesinden şemsiye çikolata aldı: "Cadde de dikkatli ol,tretuvardan yürü" diye tembihledi. Elimde tepsiyle yürümek hoşuma gitmedi,( Herhalde süsüm bozulmasın diye:) hiç yapmadığım bir şey yaptım, montumun içine, koltuğumun altına sıkıştırdım ve fermuarını çektim. Yavaş yavaş eve doğru yürümeye başladım. Tam çarşı fırının önünden geçerken "DONG" diye güçlü bir ses oldu ve ben yana doğru savruldum. Meğer fırının içi küçük olduğundan uzun ekmek küreklerini camekanın altından dışarıya salıyorlarmış.Fırıncı ekmekleri çıkarırken hızla küreğin sapını dışarıya salınca bana isabet etti.Koltuğumun altındaki tepsi, kalkan gibi kaburgalarımın kırılmasını önledi. Ben bir an şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım ve sanki suçlu benmişim gibi utandım. Birden koşmaya başladım. Arkamdan iki tane adam koşuyor: "Kızım dur koşma, buraya gel" diye bağırıyorlar. Ben durur muyum, adeta uçtum. O zamanlar çok da hızlı koşardım, yakalayana aşk olsun. Nefes nefese eve geldim, anneme belli etmemeye çalıştım. Koltuğumun altındaki tepsiden haberleri olmadığından, fırıncılar çıkan sesten çok korkmuşlar bir yerim kırıldı diye.Olayı gören bir ağabey beni tanımış: "Ekrem abinin kızı, babasına haber verin hastaneye götürsünler" deyince babama telefon edip haber vermişler. Biraz sonra babam eve telefon etti: "Kızım ne oldu, bir yerin acıyor mu?" diye telaşla sordu: "Baba tepsiyi koltuğumun altına saklamıştım, kürek tepsiyi yamultmuş, benim bir şeyim yok merak etme" dedim. "Bırak şimdi tepsiyi, sen iyi misin?" "İyiyim baba merak etme" dedim. Annem hemen vücuduma baktı: "Seni Allah korumuş kızım, ya tepsiyi elinde tutsaydın ne yapardık şimdi" diye çok üzüldü ve ağlayarak bana sarıldı. Şimdi düşünüyorum da o tepsiyi bana kalkan yaptıran ilahi güce şükrediyorum. Bu arada evimizin telefon numarası sadece(2) ydi. Mudanya'ya santral kurulunca babam, iş yeri eve uzak, acil bir durum olur diye hemen müracaat etmiş.(1) numara Kaymakamlıktı, (2) bizim telefondu. Manyetolu telefondu, istediğimiz numarayı santral bağlardı. ALLAH hepimizi görünmez kazalardan, belalardan korusun.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi

    Bugün 21 Haziran 2015.
    Gece ile gündüzün eşitliği gibi anne ile babanın da kadir ve kıymetinin hakkaniyetle anıldığı gün.

    Yaşayan babalarımıza sağlıklar ve selametler, Hakka kavuşanlara rahmetler diliyoruz.

    BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN.

    Cevap Yaz
  • Muhlis Şutanrıkulu
    Muhlis Şutanrıkulu

    baba insanın arkasındaki dağdır kızların ilk sevğilisi görmek istediği mutluluktur baba bir başkadır harika yazmışsınız hocam sayğılarımla

    Cevap Yaz
  • Mehmed İhsan Uslu
    Mehmed İhsan Uslu

    Tebrikler Üstadem!
    Anne ve babalar bir insanın en aziz varlığıdır. Onlar için ne yazılsa yine azdır. Rahmete kavuşan bütün anne ve babalar ile birlikte babanıza gani gani rahmetler diliyorum.
    Kaleminiz daim olsun.
    100+heybem.
    Sevgiyle..

    Cevap Yaz
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan


    Sonsuzluğa göçenleri unutmak olası değil.Hele de kaybettiklerimiz en yakınımızdakiler olursa!
    Sayın GERMENLİLER'in bu şiiri yazarken hangi güçlükler içinde olduğunu biliyorum.
    Çünkü şiirin olanakları ölçüsünde 'Baba'yı anlatacak şekilde başat duyguları seçmek ve şiire yüklemek kolay değil.

    Hadi bize babanızı anlatınız,şeklinde sorulu bir kompozisyon ödevi verilseydi,kalem özgürlük ortamında sayfaları doldururdu.

    Sonunda kızın şair oldu,muştusunu vermek bile başlı başına bir şiir.
    Babalar Günü,yıl dolanıp geldiğinde bu şiir tazeliğini koruyarak okunacaktır mutlaka.

    Acaba,bir sonraki yıl yeni eklentileri olacak mıdır dizelerin?
    En iyisini şairi bilir.

    Şimdi ışık içinde uyuyordur CÖMERT BABA...
    Bu şiirdeki Ses'i alnından öperek ,bir yıl sonrasına değin gözlerini açmadan uyuyordur.

    Kutluyorum Efendim.

    Cevap Yaz
  • Naime Özeren
    Naime Özeren

    Mekanı cennet olsun.Ne götürelir ki insanlar öteye bu dünyada verdiklerinden başka?...Ne güzel tanımlamışsınız babanızı ve ne de güzel armağanlar götürmeyi planlamışsınız buluşma vaktinde. Ama Allah gecinden versin.Gerçek mekan zaten orası.Ne mutlu bunun bilincinde olanlara...Kutladım tam puanla ve sevgiyle...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (12)

İnci Germenliler