Ben,
hiçbirşey yiyemiyorum
İzliyorum yiyenleri,
Canım çekiyor,
Şöyle bir yutkunuyorum...
Bir daha yutkunuyorum,
Gözlerimde boncuk boncuk damlacıklar
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
çok ama çok üzüldüm varken yiyememek çok zor be kardeşim bunu şiire dökmek ayrı bir ustalık gerektiriyor Yüce ALLAH dermanını verir İnşallah
Az ve çok bilgim vardı bu hastalık konusunda, şiirinizi okuyunca Çölyak hastalarının duygularını, çektikleri acıları ve sıkıntıları daha iyi anladım, Rabbim şifa versin derman arayan her kuluna, duyarlı yüreğinizi ve kaleminizi can-ı gönülden kutlarım saygılar...
DUYARLI YÜREĞİNİZE SAĞLIK. KALEMİNİZ DAİM OLSUN SN PEHLİVAN. SELAMLAR
Çöl yak hastalığı hakkındaki geniş kapsamlı bilgi ve dikkat çekici şiirinizden dolayı sizi kutluyorum...
Bu hastalığa yakalanan tüm hastalara acil şifalar dilerim..
teşekkürler bu şiire..
Kimin ağrır, o bağırır' derdi büyüklerim... Her acı ve dert çekerken bir kişilik ama yaşarken çok ailevi ve hatta sosyal bir konu...
Hastanın zor anında yanında olanların çaresizliği başka bir acı hasta için... Onlara rahatsızlık verdiğini düşünerek ezilir... Toplumsal anlamda ise yaşadığı hastalığa ve ortama göre bolca sorguya çekilebilir ve hatta dışlanabilir...
Geçenlerde benim rahatsızlığımı duyan genç bir arkadaş 'gereksiz bir merakla detayları sordu ve ben büyük bir sabırla ve çok açıklama yapmamaya çalışarak anlatmaya çalıştım... En sonunda perhizlerimi sordu, ben de BİRKAÇINI saydım... Yüzünü buruşturarak bana acıyan bir ifadeyle baktı ve :" Sen çoktan ölmüşsün." dedi... Ben de sadece yüzüne bakıp . " Ağzından bal damlıyor." dedim...
Yaşadıklarımızda metabolik oluşumların sebebi olabileceği gibi, devlet politikalarının da buna yol açtığı örnekler var... ÇÖLYAK hastalığı bunlardan biri... Anadolu'unun doğal arpa, buğday, arpa, yulafıyla yaşanmayan bu hastalık, Anadolu çiftçisinin ekinine 'kota uygulayıp' dış ülkelerden hibrit tohumlu hububat alımı ve bunların ekiminden sonra başladı... Genleriyle oynanmış bu ekinler, insan geninin doğasına uyumlu olmadığı için metabolik bozukluklara neden oldu... Daha da ilginç olan bize bunu satan ülkelerin kendi vatandaşlarına bunları tükettirmemeleri... Ülkemize bunların getirilmesine izin verenlerin çoluk çocuklarına bunları yedirmemeleri, Anadolu'dan ürün temine etmeye çalışmaları...
Halk, artık, her şeyin Allah'tan gelmediğini, kulun kula ne kadar zarar verdiğini de görmeli....
Üzerinde yazılacak çok şey var Ender Bey... İlk önce çok üzüldüğümü belirtmeliyim... Bir dert geldi mi girmeyi bilmiyor ne yazık ki... Size sabır ve güç diliyorum....
Duyarlı yüreğinizi kutluyorum. Allah, hiç kimseye böyle dertlerle sınamasın.
Bu hastalık ve illete dikkat çeken ve ayrıntılı bilgi veren güzel şiirin için kutluyor, bilgilendirme için ayrıca teşekkür ediyorum.
Tekrar hoşgeldin Ender bey.
Duyarlı bir paylaşım olmuş, bilgilendirici...
Emeğiniz için teşekkürler.
Allah hiç kimseye yaşatmasın, yaşamak zorunda olanlara güç, kuvvet, sabırlar versin inşallah...
Öncelikle duyarlı yüreğinizi kutluyorum...
Çölyak hastalığını sadece biliyorum ama çevremde bu hastalığı bulunan kimse olmadığı için konuya uzağız haliyle. Ama çok zor taşınan bir rahatsızlık özellikle çocuklar için. Büyükler kendilerini bir şekilde kontrol edebilir. Ancak çocukları kontrol edebilmek bir hayli zor...En üzücü olan da bu zaten..Allah kimseye vermesin. Bu hastalığı olan herkese Allahtan şifa diliyorum...
Selam ve Saygılar...
Çölyak... Sıkı bir diyet gerektiren ve gulitensiz gıdaların bayağı pahalı olmasından dolayıda halk arasında bir diğer adı zengin hastalığı...
Normal bir makarnanın 2 - 3 lira olduğu halde gulitensiz bir paket makarnanın 17- 18 lira olduğu düşünülürse neden zengin hastalığı dendiği çıkar ortaya... Tabi birde bu malzemelerin bulunması temin edilmesinin zorluğu var...
Büyük şehirlerde bir nebze bu malzemeler bulunuyor olması, mesela ekmeğin İstanbul da Halk ekmek tarafından üretilmesi çok güzel ancak diğer şehirlerde maalesef çok zor...
Anadolu yakasında sadece gulitensiz börek, pasta, kurabiye, bisküvi hatta lahmacun gibi ürünleri üreten ( özel bir girişimci tarafından açılmış ) bir yerin olması ürüne ulaşımın zorluğu göze alınıp temin ediliyor olması belki civardaki kişilere kolaylık olabiliyor ama diğer şehirlerde bu gibi yerlerin olması için belediyelerin bu konuda kendi bünyelerinde üretim yapacak yerleri tesis etmeleri gerekmektedir...
Aslında bu konu bir yasa ile belediyelere bir zorunluluk olarak verilmeli, bu konuda çalışma başlatmalı...
Çoğu yurt dışından getirilen bu gıdalar vergiden muaf tutularak halkın gıdaları ucuza temin etmeleri sağlanmalı... Hatta bu gıdalar devlet eliyle getirilip belediyeler kanalıyla maliyetine satılmalıdır... Büyük şirketlerin tekelinde olan bu gıdalar tekelleştirilmekten kurtarılıp, aracılar aradan çıkarılarak hastaların daha ucuza temin etmeleri sağlanmalıdır...
Elbette Ülkenin her yerinde... Her şehrinde...
Toplumda kanayan bir yaraya parmak basan dikkat çeken yüreğinize kaleminize sağlık Ender bey...Kutluyorum Kardeşim...
Sevgi ve Saygımla...
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta