Bir varmis bir yokmuş
Bir vakitler, çölün ortasında, rüzgârın sırlarını fısıldadığı bir vaha vardı. Bu vaha, aşkın yolcuları için bir mola yeriydi. Gecenin ayazında, üç yolcu aynı ateşin etrafında buluştu: Mecnun, Leylâ ve Kerem. Her biri aşkın farklı bir ateşiyle yanıyordu.
Mecnun, çöllerin divanesi, saçları dağınık, gözleri yıldızlara dalmış, elinde bir avuç kumla Leylâ’nın adını sayıklıyordu. “Leylâ,” dedi, “sen bir hayal misin, yoksa ben mi hayalim? Çöller seninle anlam buldu, rüzgâr seninle konuştu. Ama sen hâlâ uzakta, hâlâ ulaşılmaz…”
Leylâ, oturduğu yerde sessizce gülümsedi.
Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Devamını Oku
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta