Gecenin karanlığı çöktüğünde, ruhumun derinliklerinde kayboluyorum. Her adımımda, kalbimin yükü omuzlarıma biniyor. Zaman, sanki durmuş gibi; günler birbirine karışmış, umutlarım gri bulutların ardında kaybolmuş.
Çok zor günler geçirdim. İçimdeki fırtınalar dinmedi, gözyaşlarım sel olup aktı. Her sabah, güneşin doğuşuyla bir umut kırıntısı aradım ama karanlık gölgeler hep yanı başımda belirdi. Yüreğimdeki sızı, dinmeyen bir acı gibi, her nefesimde hissediyorum.
Kalbimin en derin köşesinde, bir hüzün yumağı büyüdü. Zaman, acılarımı silmek yerine, daha da derinleştiriyor gibi. Her gün, bir öncekinin ağırlığını taşıyor. Bir an bile rahat nefes alamadım; sanki tüm dünya üzerime yıkılmış gibi. Her şey, bir yapbozun eksik parçaları gibi dağıldı.
Ama bu karanlıkta bile, bir ışık arayışındayım. Kalbim kırık olsa da, içimde bir umut kıvılcımı taşıyorum. Bu zor günlerin ardından, güneşin yeniden doğacağına inanıyorum. Belki yarın, belki de yarından sonra... Ama biliyorum ki, her fırtınanın ardından gökkuşağı çıkar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
asaf, bir şair olarak anılmak istiyorsan; yazmaya bir süre ara ver, ve bu dediğimi uzun uzun düşün sevgili hemşerim, ve evet dersen yeniden yazmaya başla... değilse, verilmiş sadakan varmış demektir :)
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta