Çok Mu Hevesliydim Ozan Olmaya? Şiiri - ...

Ozan Bindebir
624

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Çok mu hevesliydim ozan olmaya?
İnsanların yüzü gülmüş olsaydı.
Her gün bir başka dert yazan olmaya,
Çalışan hakkını almış olsaydı?

Atatürk’ten ayrı nutuk atan var,
Parsel parsel memleketi satan var,

Tamamını Oku
  • Aşık Alemi
    Aşık Alemi 24.01.2010 - 11:22

    Yuregine saglik Dostum cok hos olmus kalemin daim olsun ***Tam Puan ***

    Cevap Yaz
  • Zübeyde Gökbulut
    Zübeyde Gökbulut 23.01.2010 - 23:58

    Müthiş finaliyle ibretlik dizelerdi. Kutlarım.


    İnsandı adımız gelince güya
    Akıl sır ermiyor kısır davaya
    Gülümserdi halkım, gülerdi dünya
    İnsan kötülükten yılmış olsaydı

    Cevap Yaz
  • Eyüp Şahan
    Eyüp Şahan 23.01.2010 - 23:25

    Heveslenip bu güzel eleştirileri yazmanız çok daha güzel olmuş tebrikler OZANIM

    Cevap Yaz
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci 23.01.2010 - 23:25

    sevgli dost bu şiire daha önce yorum yazdım alkışlıyorum

    Cevap Yaz
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci 08.12.2009 - 23:59

    sevgili dost hiç birimiz şiire heveslenirken devleti idare denlerim hortumcu olacağını bilemezdik genç duygularımız sevda üstüne şiir yazmamızı isterken birde baktık ki sevgini yerini nefret insanlığın yerini çıkar tutkusu alıvermiş temiz yürekli kalemler halkın soyulmasına ses çıakramıyacak kadar kör ve duygusuz olamazlardı şairolmaya hevesli olmasakta bşzi bu çarpık düzenin koruyucuları şair yaptı yazan yüreğiniz çesur kaleminizi kutluyorum 10 puan la tepriklr

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Çubuk
    Hüseyin Çubuk 12.06.2009 - 19:29


    Bir taraftan yetim hakkı çalanlar,
    Hem yöneten, hem de çete olanlar,
    Sömürenden türlü türlü yalanlar;
    Bitseydi de sonu gelmiş olsaydı

    **********************************************
    Anlamı ile Ozanca anlatımı ile Harika bir şiir ve güzel bir paylaşım olmuş...Tam puan ile kutluyorum Emeğinizi o güzel duyarlı, yurtsever yüreğinizi...Kalminiz daim olsun Sevgili Ozan ağabeyciğim...
    Saygılarımla...
    Hüseyin Çubuk.

    Cevap Yaz
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci 12.06.2009 - 00:55

    değerli dost ozan bindebir ozan olamaya hangimiz hevesliyiz ki beni bu ülkenin sorunları şair etti diyordu mahmut nazik banide yaşadığımız sorunlar şair etti ne yazıkki bizim feryadımızı sağır sultanlar duyuyorda bzim idarecilerimiz kulaklarına menfaat tıkcı tıkamuşlar duymuyorlar bende arlansın artık diyoru m
    Susturmalı zehir saçan dilleri
    Bir taş bile kaldırmazken elleri
    Sabır,sabır akıtılan terleri
    İçenler arlansın,arlansın artık.

    Her şeyi var etmek gerekir yoktan
    Yanlışı anlamak gerekti çoktan
    Omuza vurulan sorumluluktan
    Kaçanlar arlansın,arlansın artık.

    Zorluk karşısında olunmaz halsiz
    Engel bizi etmemeli mecalsiz
    Fikirsiz,esersiz ve idealsiz
    Göçenler arlansın,arlansın artık.

    Gel kardeşim olma sen haktan ırak
    Böylesini su yüzüne çıkarak
    Dünyayı toz pembe bulut sanarak
    Uçanlar arlansın,arlansın artık

    şair yusuf değirmenci

    Cevap Yaz
  • İsmihan Erdoğmuş
    İsmihan Erdoğmuş 12.06.2009 - 00:19

    Hocam yüreğinize sağlık, iyi ki ozan olmuşsunuz da duygularımıza tercümansınız. Kutarım kaleminizi çok güzeldi şiiriniz. Tam puanımla saygılar sunarıml...

    Cevap Yaz
  • Halil Şakir Taşçıoğlu
    Halil Şakir Taşçıoğlu 11.06.2009 - 17:16

    MUHTEŞEM ŞİİR.Fazla söz fazla gelir bu dizelere.KUTLUYORUM.Tam puan ve saygılar....................halilşakir

    Cevap Yaz
  • Mahmut Nazik
    Mahmut Nazik 11.06.2009 - 16:31

    EY OZANIM ' ALLAH BANA BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN '' DEMİŞ AKİF..
    YÜRK YANMAZSA KALEM KANAR MI?

    BENİ
    ÜLKEMİN
    DERDİ
    GAMI KEDERİ
    DELİRTTİ
    VE BENİ BU ÜLKENİN
    GÜZELLİKLERİ
    ŞAİR ETTİ

    Beni
    Binlerce gazi
    Binlerce şehit
    Dip diri dururken

    Milyonlarca genç
    Kalbini çıkarsan
    Güvercin uçar
    Dört gözünden

    Ama yoksulluktan
    İhanetten
    Fukaralıktan
    Kan ağlayan

    Utançtan
    Avuç açmaktan
    İşsizlikten kıvranan
    Erdemli çalışkan
    Milyonlarca can
    Bu ülkenin hali delirtti

    Daha dün
    Bir nesil geçmedi üstünden
    Sakarya afyon
    Her taraf her yan
    Kanla sulanıp
    Karış karış alınan
    Bayramlarda
    Dosta düşmana öğündüğün

    Gelini gül
    Kızı gonca
    Yazıyla kışıyla
    Ozanıyla sazıyla Türkü
    Her karışı bir öykü
    Her karışı destan

    Sıksan
    kan damlar topraktan
    Ekersen can

    Ne düşman
    Ne de kör şeytan
    Kendi öz oğlunca
    Çarşaf çarşaf ilan
    Satışa çıkarılan

    Söyle anam babam
    Bacım söyle
    Nasıl çatlamaz yürek
    Nasıl delirmez
    Nasıl dayanır insan

    Yaralı asker koğuşları
    Tıklım tıklım doluyken ağzına kadar
    Bu kadar kararsız kalmadı bu şehirler
    Böylesine ağlamadı gökler
    Böylesine durgun akmadı bu nehirler
    Böyle yanmadı
    Böylesine kederli
    Kahır dolu olmadı bu şiirler

    Basmaya korkardı
    Birbirinin ayağına
    Aynı amaç uğruna
    Olgun başaklarca yan yana

    Ortaktık
    Birbirimizin derdine gadasına
    Yanardık
    Herbirimizin belasına

    Omuz omuza
    Türkü söyler gibi giderken
    Ölümlerin en hasına

    Talan girdi
    Kaçtı toprağın beti bereketi
    Yalan girdi
    Kalmadı sözün hikmeti
    Bir ataş attılar
    Başağa durmuş tarlanın ortasına

    Uyup hayatta kalma güdüsüne
    Yağız atlar
    Yürekli yiğitler
    Bölük bölük göçüp gittiler
    Kimi hiç gelmedi
    Kimi, yılan deliğinde zehirlendi
    Kimini sevdası soldurdu
    Kimileri sıla hasretiyle öldüler

    Kimi döndü ama
    Döndüğünde
    Tanınmayacak haldeydiler

    Kalanlar
    Hapislerde
    İşkencelerde
    Güz yaprakları gibi döküldüler

    Nasıl demlendi bu devran
    Görenin gözünü
    Oyun diye yazıldı ferman

    Yüzüne tükürdü
    Aşkın sevdanın
    Sıktılar boğazını
    Ne varsa insana dair olanın

    Öyle derin öyle engin
    Teselli olmaz
    Bir o kadar ulaşılmaz
    Yağmalanmış bütün duyguları
    Takılı kalmış
    Acılar gördük annelerin gözlerinde

    Analar ve babalar
    Hapishane ve gurbet mektuplarından
    Gözyaşlarını okşadılar
    Oğullarının kızlarının
    Anısını takip edip
    Sevgisini yürekte buldular
    Anasını takip edip
    Yavrusunu yuvada vurdular

    Ölürken onlar da
    Gözleri açık gittiler
    Oğula kıza
    Eşe ve güneşe hasrettiler

    Bağladılar gözünü
    Hayalin hülyanın
    Prangalara vuruldu elleri sevdanın
    Adres yazması yasaktı
    Yazdığı mektuba hasretin
    Gözyaşıyla pulladılar

    Eşkıyalar bastı ülkemin dört yanını
    Haramiler
    Dönekler
    İşbirlikçiler teslim aldı
    Yalanlarla talanlarla
    Vurgunlarla
    Yerini göğünü
    Aşkını sevdasını kirlettiler
    Tüm güzellikler
    Bir bir bizi terk ettiler

    Sevda ışığa durmuş
    Sevda henüz beşiğe konmuşken
    Sevda süt kokulu bir bebekken
    Yağlı kurşunlara geldi
    Alnının orta yerinden

    Bilmezler ki
    Melanetin ihanetin
    Kinin ve nefretin
    Elindeyse mavzer

    Bilirse ki sevda
    Rezaletin sefaletin
    Şeytanın ve şirretin
    Elinde olacaksa heder
    Firar eder sevda
    Dağlarda gezer

    Keşiş olur
    Derviş olur
    Güneş olur
    Sevgiliye
    Seviş olur
    Eşkiyaya
    Haramiye ateş olur
    Zalimi sefil
    Rezil rüsva eder

    Bir od düştü
    Ülkemin can evine
    Bir hüzün bağdaş kurup oturdu
    Dudakların kenarına
    Yabani otlar engerekler bastı
    Seki seki ekerken toprağını
    Saçından tutup
    Alıp gittiler

    Kirlettiler tüm kutsiyetlerini
    Bilekleri büküldü
    Bilimin bilginin
    Bilekleri büküldü
    Alın terinin erdemin sevginin
    Nutku tutuldu
    Evrimin eytişimin bilgenin
    Yolu kesildi
    Gerçeğin evrenin ve yaşamın
    Zehir zıkkım ekildi
    Yaşamın her anına

    Hasret düştü düşüne sevdiğine
    Umudu
    Güz yaprakları gibi döküldü
    Zümrüdü Anka kuşu oldu
    Kaf dağının ardına sürüldü
    Bu nasıl dolap nasıl değirmen
    Bu nasıl makina
    İnsan dair bütün değerler öğütüldü
    Unufak edildi


    Taşlar bağlı
    Köpekler teslim ettiler her sokağı
    İblisin ordusu topyekûn örgütlü
    Güneşin çocuklarının elinde bukağı
    Bu nasıl çark nasıl düzen
    Olmadı
    Bu nasıl zaman
    Tarih yazmadı böylesini
    Zorba yaman
    Ne dur bilir ne aman

    Zalimliğin
    Zulmün
    İşkencenin
    Ve ölümün tarihi yazıldı
    Merhameti kalmadı adaletin

    Politikası yapıldı
    Hainliğin
    İşbirlikçiliğin
    Teslimiyetin
    Politikası yapıldı
    İhanetin
    Riyanın
    Rüşvetin

    Et tırnaktan
    Cenin rahimden ayrılır gibi
    Yüreklerden kazındı
    Dürüstlük
    İnsanlık
    Erdem
    Helalinden bir lokma ekmek hani

    İhanet
    Lümpenlik
    Zalime teslimiyet
    Liyakat madalyası verildi
    Riyaya, ihanete, işbirlikçiye

    Beceriksize çıkardılar adını
    Dürüstlüğün erdemin

    Can evinden vuruldu
    Bedreddin’in düşü
    Mevlana’nın bilişi

    Can evinden vuruldu
    Dadaloğlu Köroğlu
    Pir sultan’ın duruşu

    Karartıldı içi boşaltıldı
    Hoca Nasrettin’in gülüşü
    Karacaoğlan’ın sevişi

    Can evinden vuruldu
    Çağdaş uygarlık hedefi
    Kutsal isyanlar
    Kurtuluş savaşı

    Yer açıldı
    Soysuza soyguncuya
    Haine işbirlikçiye
    Yer açıldı
    Arsıza
    Hırsıza vurguncuya
    Sömürünün her türüne

    Dört kitaptan
    Ayetlerle kutsandı
    Yalanlar riyalar
    Doğadan çevreden ve sistemden çıkarılıp
    Rüyalarımıza
    Uyanık halimize
    Dâhil edildi kötülüğün her türü
    Süslü sözlerle çerçevelendi
    Katillik, kahpelik
    Bir de sömürü


    Teller, antenler
    ‘Entel fahişeler’
    Kan kusarken kalemşörler
    Götürenler
    İktidar ve halk dalkavukları
    Ağzından ötürenler

    Unutturdular bize
    Çanakkale’de Memet gibi ölmeyi
    Unutturdular bize
    Unutturdular kardeş kardeş
    Fırat nehri gibi bölüşmeyi
    Bahara durmuş
    Erzurum yaylaları gibi gülüşmeyi
    Unutturdular bize
    Kop Köroğlu gibi
    Dadaloğlu gibi
    Sırtını verip dağlara
    Döne döne dövüşmeyi
    Unutturdular bize
    Yunusça
    Hacı Bektaşi velice sevmeyi

    Ayıp dediler
    Yasak ettiler
    Haine Vurguncuya
    Soyguncuya soysuza işbirlikçiye
    Ana avrat
    Yedi sülale
    Gelmişine geçmişine
    Ağız dolusu sövmeyi

    Kardeş kardeşe düşman
    Bir tuhaf oldu insan
    Teslim aldı ruhumuzu şeytan
    Tersine döndürdüler
    Eytişime uyup değişmeyi
    Bilinç çıktı zıvanadan
    Akıl tutulması
    Kan tutması yaşanan
    Nice güzellikler terk etti bizi
    Unutturdular
    Sevmeyi Türkü söylemeyi

    Burası müstemleke değil
    Burası
    Yabancı bir ülke değil
    Taşıyla toprağıyla
    Altıyla üstüyle zengin

    Fatih’in Yavuz’un
    Koca Sinan’ın
    Mevlana’nın
    Miskin Yunus’un
    Bir nice değer
    Bir nice aklın usun
    Oğluyla kızıyla yiğit
    Tarihiyle kültürüyle engin

    Vakur
    Şanlı ve şerefli bir ulusun
    Hanıyla hamamıyla
    Mabetleri
    Töresi ve terbiyesiyle
    Türküsüyle türbesiyle
    Canıyla kanıyla
    Türk’ün mührünü vurduğu
    Erenler evliyalar
    Şehitler zahitler yurdu
    ANADOLU

    En önemlisi
    Tüm bunların sorumlusu
    Ermeni değil
    Yunan değil
    Rum değil
    Düşman değil
    Memuruyla mebusuyla
    Seçeniyle seçilmişiyle
    KENDİ ÖZ OĞLU! ! !

    Bire kurban olduğum
    Bu nasıl düzen nasıl değirmen
    Bu ne iştir
    Hemo kuşu gibi
    Terk eder yavrusunu ana yabana
    Bu ne kuştur
    Bırakır dölünü elin yuvasına
    Bu ne dosttur
    Nasıl kardeştir
    Kimler bozdu huyunu
    Bu düşman ne kalleştir
    Kimse bilmez ne olduğunu

    Bu nasıl devran nasıl zaman
    Bilenler söylemez
    Söyleyenler bir şey bilmez
    Ne de söylenenden bir şey anlar insan.
    Karanlıkta iz sürer
    Sırtlan gülüşlü kör şeytan.
    Bu nasıl bir alicengiz oyunu

    Sanma ki
    Sevr, Mondros
    Tarihin
    Tozlu raflarında unutuldu
    Her gün kutsal bir ayet gibi
    Çıkarılıp şeytanın zulasından
    Üç vakit beş vakit
    Pazar ayinlerinde
    İblisin çocuklarına okutuldu

    Unuturken sen
    Yetim kalmışlığın
    Sömürülmüşlüğün
    İç edilmişliğin acısını

    Düşünmezken
    Nedenini nasılını niçinini
    Maraş’ın, Antep’in,
    Otuz Ağustos’un üzerine mim konuldu

    Onlarda kuyruk acısı varken
    Yaşarken yenilmişliğin utancıyla
    Sanma ki dost olundu

    Kendileri gitti ama
    Geride bıraktılar
    Yüreklerindeki iblisi
    Geride bıraktılar
    Nifak tanrıları Eris’i

    Geldiler
    Dedikleri gibi geldiler
    Onlar zengin onlar arsız
    Onlarda para
    Benimkiler mecalsiz
    Bizimkiler yoksul
    Soyulmuş
    sömürülmüş
    Bizimkiler fakir fukara

    Geldiler
    Arsızca
    Acımasızca
    Fütursuzca
    Eşkere eşkere
    Göstere göstere geldiler
    Donlarıyla dolarlarıyla
    Hile ve dolaplarıyla geldiler

    Geldiler
    Misyonerleriyle
    Lejyonerleriyle
    Milyonerleriyle geldiler
    Popuyla topuyla geldiler
    Afyonlarıyla papyonlarıyla geldiler
    Alicengiz oyunlarıyla geldiler
    Gelenler insan suretindeydiler

    Tüm bunlar olurken
    Masallar anlattılar ki
    Ayılmayasın.
    Ninniler söylediler
    Beşiğini saldılar ki
    Uyanmayasın.

    Kılıflar dikildi minare boyunca
    Korkular salındı yüreğine
    Bir dudağı yerde bir dudağı gökte.

    Afyonlanmış düşlerle beslendi umutların.
    Borsa, kumar, loto, toto, faiz haram,
    Onurun sürünürken yerde;

    Yalanlar,
    Ezberletilmiş olanlar
    Büyür, yüreğinde,
    Sanırsın ki dünya avcununi çinde.

    Sen ki
    Emeğinin
    Alınterinin ırzına geçilmiş köylüsün

    Sen ki
    Yanağının alı
    Yüreğinin yeşili alınmış
    Tüm güzellikleri
    Betonlara gömülmüş şehirlisin

    Sen kölenin kölesi kadın
    Hadım edilmiş memur
    Gölgesinden korkan işçisin

    Sen ki
    Çocuk hayalleriyle oynanmış
    Düşleri kafdağının ardına sürülmüş
    Düşük bel giyinen
    Kulağında küpen
    Allahına kadar lümpen üniversitelisin

    sen ki
    Haftada iki saat matematikli
    İmam hatip liselisin

    Soru sormasını bilmiyorsan
    Her soru sıfır sekizle değil
    Seksenle çarpılsa ne yazar
    Sen çarpılmışsın çarpılacağın kadar

    Dirisini sen taşıdın sırtında
    İmam olsun ki
    Ölüsü de inmesin yoksulun üstünden
    Umurunda mı sanırsın
    Okumuşsun okumamışsın
    Onların ta şeyine kadar


    Hangi kumpasın ürünü
    Evindeki eşyayı bir saysan
    Karının kilotu Çin’den
    Boyası Paris’ten
    Gayrimüslim ortaklı yediğin salam
    Sana ağlamak bile haram
    Bir şeyin özgürlüğüne layıksın sen
    Bir şey için çıktı sesin
    Başörtüsü türban
    Bir de ihram

    Harami eller dolaşırken yarinin döşünde
    Sen neyin peşinde
    Neyin savaşındasın
    Keşke bir düşünebilsen

    Onlar ki,
    Kendilerine yaşamayı hak,
    Sana sürünmeyi yazgın belletmişler.
    Biz ki
    Ezilmeyi,
    Biz ki ihaneti,
    Bu melaneti,
    Cehaletimizle;

    Biz ki
    Sülüklerin,
    Kenelerin bedenini
    Kanımızla, alın terimizle beslerken;

    Biz ki
    Ölürken zamansız
    Dertlere tutulurken amansız
    Bir günümüz geçmezken kaygısız;
    Demedin ki yazgım bu mu?
    Düşünmedin ki
    BÖYLE KADER OLUR MU?

    Bir kere sormadın kendi kendine
    ‘‘İnsan kendi eliyle heder olur mu? ’’
    Sormadın bir kere
    ‘Ne yapmalı? ’’
    Tepremedin yerinden
    Bir şey yapmalı, diye


    Kârdır bilirsin
    Zararın neresinden dönsen,
    Şimdi sor lütfedersen!
    Nasıl odu?
    Neden, niye?
    Şimdi sor istersen

    Dudağından öpecek
    Prensi beklerken, sen

    Tüm kazandıkların
    Limanların
    Madenlerin
    Tören terbiyen
    Tüm değerlerin
    Donuna kadar
    Bir bir gitti,
    Gidiyor elden.

    Sen ki
    Komşunun itine attığı
    Taşa bile tahammül edemezken

    Bir yanlış söz için
    Eşini dostunu
    Tavuk gibi boğazlayan sen

    İşsizlik yoksulluk
    Kızlarını oğullarını sokağa düşürürken

    Bunca alçaklığa
    Namussuzluğa
    Hayınlığa
    Nasıl tahammül edersin
    Nasıl çanak tutarsın bilmem

    Nedir bu delalet?
    Bu zillet bu ihanet neden?

    Yer mi delindi
    Gök mü yere indi
    Akrep mi yağar göklerden

    Ne oldu
    Güneşin oğullarına
    Ayın kızlarına
    Işığın çocuklarına ne oldu
    Bu mu sana layık görülen
    Bu mu Tanrı'nın sana yazdığı kader

    Bir düşün hele
    Sen ki
    Güzelliğini,
    Taa ıraklardan duyup;
    Leyla olup,
    Mecnunca vurulup
    Kerem olup karasevdalara tututlup;

    Çöllerle,
    Kuru ve sıcak rüzgârlarla gelen,
    Laneti atıp üzerinden;
    Demirden dağları eritip,
    Sarp yokuşları düz edip;
    Yoluna çıkan kırk kavimle döğüşe döğüşe;

    Göze alıp bin yıllık bir koşuyu;
    Eşkin, tırıs, dörtnala
    Taa uzaklardan gelip,
    Yurt edindin Anadolu’yu

    Sevdanı, emeğini,
    bilgeliğni,
    Kanını kattın
    Bu ülkenin can suyuna
    Sen ki halel getirmedin
    Ulusunun şanına şerefine
    Ananın ak sütüne

    Biz ki
    Baş eğmedik yedi düvele
    Son bir damla kanımız,
    Bir sıkımlık canımız kaldığında bile;

    Bir kulak ver
    Orhun abidelerine
    Elegeş kitabelerine
    Bedreddin’e, Akşemseddin’e
    Kulak ver Mustafa Kemal’e

    Bir kulak ver
    İboya,
    Denize, Mahire,
    Bir kulak ver
    Tüm atalarının son sözü ne idi bize?

    Kartal olup uçmak varken yıldızlara
    Güvercin olup geçmek varken
    Lekimşahın altından
    Yerlerde çöplenmek niye

    Şahin olup süzülmek varken
    Bulutların arasında
    Bir deli tay olup kişnemek varken
    Uçsuz bucaksız savanlarda
    Yerlerde sürünmek niye

    Biz ki
    Ana avrat söğmüşüz
    Sömürünün, baskının, esaretin;
    Zulasında cinlik
    Zulasında hainlik
    Yüreğinde yamukluk
    Saklısında iblislik olana

    Verip atını tımarını eline
    Sövmüşüz ceddine
    Yedi sülalesine
    Nasıl olur da
    Yatarsın gaflet uykularına

    Zifiri karanlıkta
    Eliduşuna
    Hain tuzakları sezen sen
    Kara sacın üzerindeki
    Karıncayı gören sen
    Nasıl düşersin karadulun ağına


    Doğrulmalı
    Silkinmeli ayağa kalkmalı
    Uyanmalı gaflet uykularından
    ’BİR ŞEY YAPMALI’’

    Gör gözüm
    Kime ne ettik
    Ne günah işledik
    Kimin tavuğuna kış dedik
    Bu iş, iş değil
    Bu gidiş, gidiş değil


    Ah ederiz
    Ar ederiz
    Kedi çıkmış kaplan avına
    Bu biz miyiz
    Sürüm sürüm sürünmek
    Sağılmak, sömürülmek düşmüş payına

    Bu geliş geliş değil
    Yer delinse içine gireceğiz
    Kim bilir daha neler göreceğiz

    Görmez misin
    Sana adam olmak
    Sana adam gibi yaşamak yasaklı
    Bilmez misin
    Bir avuç haine
    Namussuza işbirlikçiye karşı
    Gücün birliğinde saklı

    Derdini
    Belasını
    Gadasını aldığım
    Bunca dinsize imansıza
    Kitapsıza merhametsize
    Bunca haine
    Bunca lâine karşın
    Bu dağların suskunluğu
    Bu nehirlerin durgunluğu
    Bu insanların kör sağır ve dilsizliği
    Şaşkın etti
    Bu ülkenin aymazları
    Duymazları
    Yüreğimin yağını eritti

    Bire gamına
    Gadasına
    Belasına kurban olduğum
    Beni bu ülkenin destanları
    Beni bu ülkenin sevdaları
    Mecnun etti delirtti
    Beni bu ülkenin acıları
    Şair etti.

    Bakma celallendiğime
    Biliriz
    Belada da açar dağ başlarında çiçekler
    Yeter ki
    Horona halaya dursun
    Bu ülkenin oğlu kızı yan yana
    İnsanın beş paraya satıldığı yerde
    Bu çilede de türküler söylenir köylerde

    Henüz oyun bitmiş değil
    Yüklenip de alını yeşilini
    Karanlıkların içinden
    Sabaha varacak umut
    Ayakta alkışlanacak son perde
    Bekle yarını
    Bekle de gör hele


    Maviş bakışlı
    Melek tenli
    Ay yüzlü bebek
    El ele tutuşturup
    Tüm güzelliklerini cennetin
    Alıp gelecek salya sümük
    Doğup gelecek sancılar içinde

    Gör o zaman
    Nasıl gömülürmüş kötülükler
    Yedi kat yerin dibine

    Gör o zaman
    Nasıl sığmaz kabına
    Nasıl yükselir yürek
    Dokuz kat gökyüzüne.

    Gör ki
    Nasıl çiçek açarmış dudakta
    Nasıl kızarırmış elma yanakta

    Gör ki o zaman
    Ne işe yaramış bilgi,
    Nasıl gelin olurmuş hayat,
    Sevgi çalışma ve aşkta.

    Bekle de gör
    Nasıl çiğdemleşir gülüşler
    Nasıl gerçekleşir düşler
    Gör ki o zaman
    Nasıl çiçeğe durur nisan.
    Nasıl şahlanır
    Kuşun kurdun
    Secde ettiği insan

    Ama
    Doğrulmalı
    Silkinmeli ayağa kalkmalı
    Uyanmalı gaflet uykularından
    ’BİR ŞEY YAPMALI’’

    Tören terbiyen talan olmadan;
    Bu ulus
    'Bir zaman',
    Koskoca bir tarih, yalan olmadan
    ’BİR ŞEY YAPMALI’’

    Dağların boynu bükülmeden
    Üstümüze kaynar sular dökülmeden
    Doğrulmalı
    ‘’BİR ŞEY YAPMALI’’

    Kuşlar bizi terk etmeden
    Ana yavruyu atmadan
    Evlat atayı satmadan
    Göğün, yerin
    Ve aradakilerin soyu bitmeden
    Ayağa kalkmalı
    ’BİR ŞEY YAPMALI’

    Üzerimize sinmeden dağların laneti
    Başımıza yıkılmadan insanın ihaneti
    Yer değişmeden
    Yalanla doğru olan
    ’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’

    Kulağın duyduğuna,
    Gözün gördüğüne,
    İnanmakta zorlanmadan;
    ’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’

    BEN SEN O BİZ
    BİZ Kİ
    BU ÜLKENİN OĞULLARI KIZLARIYIZ
    BİZ Kİ
    BU ÜLKENİN
    NERGİZİ, KİRAZI
    BU TOPRAĞIN GÜZELLİKLERİYİZ
    TÜRKÜLER YETERSİZ
    SÖZLER KİFAYETSİZ
    BİZ Kİ
    BU DAĞLARIN DENİZLERİN
    SEVDALILARIYIZ

    Sakındığın sana ihanet etmeden,
    Tarih yüzümüze tükürmeden,
    Geçmişin geleceğin lanet etmeden;
    Doğrulmalı,
    Ayağa kalkmalı;
    BİR HAL ÇARESİNE BAKMALI
    ’’BİR ŞEY YAPMALIYIZ! ’’

    MAHMUT NAZİK 2007 MERSİN

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta