Çok mu hevesliydim ozan olmaya?
İnsanların yüzü gülmüş olsaydı.
Her gün bir başka dert yazan olmaya,
Çalışan hakkını almış olsaydı?
Atatürk’ten ayrı nutuk atan var,
Parsel parsel memleketi satan var,
Zülfü kimi ayağın koymaz öpem nigârum
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Devamını Oku
Yohdur anun yanında bir kılca i'tibârum
İnsâf hoşdur ey ışk ancak meni zebûn et
Ha böyle mihnet ile geçsün mi rûzigârum
Yuregine saglik Dostum cok hos olmus kalemin daim olsun ***Tam Puan ***
Müthiş finaliyle ibretlik dizelerdi. Kutlarım.
İnsandı adımız gelince güya
Akıl sır ermiyor kısır davaya
Gülümserdi halkım, gülerdi dünya
İnsan kötülükten yılmış olsaydı
Heveslenip bu güzel eleştirileri yazmanız çok daha güzel olmuş tebrikler OZANIM
sevgli dost bu şiire daha önce yorum yazdım alkışlıyorum
sevgili dost hiç birimiz şiire heveslenirken devleti idare denlerim hortumcu olacağını bilemezdik genç duygularımız sevda üstüne şiir yazmamızı isterken birde baktık ki sevgini yerini nefret insanlığın yerini çıkar tutkusu alıvermiş temiz yürekli kalemler halkın soyulmasına ses çıakramıyacak kadar kör ve duygusuz olamazlardı şairolmaya hevesli olmasakta bşzi bu çarpık düzenin koruyucuları şair yaptı yazan yüreğiniz çesur kaleminizi kutluyorum 10 puan la tepriklr
Bir taraftan yetim hakkı çalanlar,
Hem yöneten, hem de çete olanlar,
Sömürenden türlü türlü yalanlar;
Bitseydi de sonu gelmiş olsaydı
**********************************************
Anlamı ile Ozanca anlatımı ile Harika bir şiir ve güzel bir paylaşım olmuş...Tam puan ile kutluyorum Emeğinizi o güzel duyarlı, yurtsever yüreğinizi...Kalminiz daim olsun Sevgili Ozan ağabeyciğim...
Saygılarımla...
Hüseyin Çubuk.
değerli dost ozan bindebir ozan olamaya hangimiz hevesliyiz ki beni bu ülkenin sorunları şair etti diyordu mahmut nazik banide yaşadığımız sorunlar şair etti ne yazıkki bizim feryadımızı sağır sultanlar duyuyorda bzim idarecilerimiz kulaklarına menfaat tıkcı tıkamuşlar duymuyorlar bende arlansın artık diyoru m
Susturmalı zehir saçan dilleri
Bir taş bile kaldırmazken elleri
Sabır,sabır akıtılan terleri
İçenler arlansın,arlansın artık.
Her şeyi var etmek gerekir yoktan
Yanlışı anlamak gerekti çoktan
Omuza vurulan sorumluluktan
Kaçanlar arlansın,arlansın artık.
Zorluk karşısında olunmaz halsiz
Engel bizi etmemeli mecalsiz
Fikirsiz,esersiz ve idealsiz
Göçenler arlansın,arlansın artık.
Gel kardeşim olma sen haktan ırak
Böylesini su yüzüne çıkarak
Dünyayı toz pembe bulut sanarak
Uçanlar arlansın,arlansın artık
şair yusuf değirmenci
Hocam yüreğinize sağlık, iyi ki ozan olmuşsunuz da duygularımıza tercümansınız. Kutarım kaleminizi çok güzeldi şiiriniz. Tam puanımla saygılar sunarıml...
MUHTEŞEM ŞİİR.Fazla söz fazla gelir bu dizelere.KUTLUYORUM.Tam puan ve saygılar....................halilşakir
EY OZANIM ' ALLAH BANA BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN '' DEMİŞ AKİF..
YÜRK YANMAZSA KALEM KANAR MI?
BENİ
ÜLKEMİN
DERDİ
GAMI KEDERİ
DELİRTTİ
VE BENİ BU ÜLKENİN
GÜZELLİKLERİ
ŞAİR ETTİ
Beni
Binlerce gazi
Binlerce şehit
Dip diri dururken
Milyonlarca genç
Kalbini çıkarsan
Güvercin uçar
Dört gözünden
Ama yoksulluktan
İhanetten
Fukaralıktan
Kan ağlayan
Utançtan
Avuç açmaktan
İşsizlikten kıvranan
Erdemli çalışkan
Milyonlarca can
Bu ülkenin hali delirtti
Daha dün
Bir nesil geçmedi üstünden
Sakarya afyon
Her taraf her yan
Kanla sulanıp
Karış karış alınan
Bayramlarda
Dosta düşmana öğündüğün
Gelini gül
Kızı gonca
Yazıyla kışıyla
Ozanıyla sazıyla Türkü
Her karışı bir öykü
Her karışı destan
Sıksan
kan damlar topraktan
Ekersen can
Ne düşman
Ne de kör şeytan
Kendi öz oğlunca
Çarşaf çarşaf ilan
Satışa çıkarılan
Söyle anam babam
Bacım söyle
Nasıl çatlamaz yürek
Nasıl delirmez
Nasıl dayanır insan
Yaralı asker koğuşları
Tıklım tıklım doluyken ağzına kadar
Bu kadar kararsız kalmadı bu şehirler
Böylesine ağlamadı gökler
Böylesine durgun akmadı bu nehirler
Böyle yanmadı
Böylesine kederli
Kahır dolu olmadı bu şiirler
Basmaya korkardı
Birbirinin ayağına
Aynı amaç uğruna
Olgun başaklarca yan yana
Ortaktık
Birbirimizin derdine gadasına
Yanardık
Herbirimizin belasına
Omuz omuza
Türkü söyler gibi giderken
Ölümlerin en hasına
Talan girdi
Kaçtı toprağın beti bereketi
Yalan girdi
Kalmadı sözün hikmeti
Bir ataş attılar
Başağa durmuş tarlanın ortasına
Uyup hayatta kalma güdüsüne
Yağız atlar
Yürekli yiğitler
Bölük bölük göçüp gittiler
Kimi hiç gelmedi
Kimi, yılan deliğinde zehirlendi
Kimini sevdası soldurdu
Kimileri sıla hasretiyle öldüler
Kimi döndü ama
Döndüğünde
Tanınmayacak haldeydiler
Kalanlar
Hapislerde
İşkencelerde
Güz yaprakları gibi döküldüler
Nasıl demlendi bu devran
Görenin gözünü
Oyun diye yazıldı ferman
Yüzüne tükürdü
Aşkın sevdanın
Sıktılar boğazını
Ne varsa insana dair olanın
Öyle derin öyle engin
Teselli olmaz
Bir o kadar ulaşılmaz
Yağmalanmış bütün duyguları
Takılı kalmış
Acılar gördük annelerin gözlerinde
Analar ve babalar
Hapishane ve gurbet mektuplarından
Gözyaşlarını okşadılar
Oğullarının kızlarının
Anısını takip edip
Sevgisini yürekte buldular
Anasını takip edip
Yavrusunu yuvada vurdular
Ölürken onlar da
Gözleri açık gittiler
Oğula kıza
Eşe ve güneşe hasrettiler
Bağladılar gözünü
Hayalin hülyanın
Prangalara vuruldu elleri sevdanın
Adres yazması yasaktı
Yazdığı mektuba hasretin
Gözyaşıyla pulladılar
Eşkıyalar bastı ülkemin dört yanını
Haramiler
Dönekler
İşbirlikçiler teslim aldı
Yalanlarla talanlarla
Vurgunlarla
Yerini göğünü
Aşkını sevdasını kirlettiler
Tüm güzellikler
Bir bir bizi terk ettiler
Sevda ışığa durmuş
Sevda henüz beşiğe konmuşken
Sevda süt kokulu bir bebekken
Yağlı kurşunlara geldi
Alnının orta yerinden
Bilmezler ki
Melanetin ihanetin
Kinin ve nefretin
Elindeyse mavzer
Bilirse ki sevda
Rezaletin sefaletin
Şeytanın ve şirretin
Elinde olacaksa heder
Firar eder sevda
Dağlarda gezer
Keşiş olur
Derviş olur
Güneş olur
Sevgiliye
Seviş olur
Eşkiyaya
Haramiye ateş olur
Zalimi sefil
Rezil rüsva eder
Bir od düştü
Ülkemin can evine
Bir hüzün bağdaş kurup oturdu
Dudakların kenarına
Yabani otlar engerekler bastı
Seki seki ekerken toprağını
Saçından tutup
Alıp gittiler
Kirlettiler tüm kutsiyetlerini
Bilekleri büküldü
Bilimin bilginin
Bilekleri büküldü
Alın terinin erdemin sevginin
Nutku tutuldu
Evrimin eytişimin bilgenin
Yolu kesildi
Gerçeğin evrenin ve yaşamın
Zehir zıkkım ekildi
Yaşamın her anına
Hasret düştü düşüne sevdiğine
Umudu
Güz yaprakları gibi döküldü
Zümrüdü Anka kuşu oldu
Kaf dağının ardına sürüldü
Bu nasıl dolap nasıl değirmen
Bu nasıl makina
İnsan dair bütün değerler öğütüldü
Unufak edildi
Taşlar bağlı
Köpekler teslim ettiler her sokağı
İblisin ordusu topyekûn örgütlü
Güneşin çocuklarının elinde bukağı
Bu nasıl çark nasıl düzen
Olmadı
Bu nasıl zaman
Tarih yazmadı böylesini
Zorba yaman
Ne dur bilir ne aman
Zalimliğin
Zulmün
İşkencenin
Ve ölümün tarihi yazıldı
Merhameti kalmadı adaletin
Politikası yapıldı
Hainliğin
İşbirlikçiliğin
Teslimiyetin
Politikası yapıldı
İhanetin
Riyanın
Rüşvetin
Et tırnaktan
Cenin rahimden ayrılır gibi
Yüreklerden kazındı
Dürüstlük
İnsanlık
Erdem
Helalinden bir lokma ekmek hani
İhanet
Lümpenlik
Zalime teslimiyet
Liyakat madalyası verildi
Riyaya, ihanete, işbirlikçiye
Beceriksize çıkardılar adını
Dürüstlüğün erdemin
Can evinden vuruldu
Bedreddin’in düşü
Mevlana’nın bilişi
Can evinden vuruldu
Dadaloğlu Köroğlu
Pir sultan’ın duruşu
Karartıldı içi boşaltıldı
Hoca Nasrettin’in gülüşü
Karacaoğlan’ın sevişi
Can evinden vuruldu
Çağdaş uygarlık hedefi
Kutsal isyanlar
Kurtuluş savaşı
Yer açıldı
Soysuza soyguncuya
Haine işbirlikçiye
Yer açıldı
Arsıza
Hırsıza vurguncuya
Sömürünün her türüne
Dört kitaptan
Ayetlerle kutsandı
Yalanlar riyalar
Doğadan çevreden ve sistemden çıkarılıp
Rüyalarımıza
Uyanık halimize
Dâhil edildi kötülüğün her türü
Süslü sözlerle çerçevelendi
Katillik, kahpelik
Bir de sömürü
Teller, antenler
‘Entel fahişeler’
Kan kusarken kalemşörler
Götürenler
İktidar ve halk dalkavukları
Ağzından ötürenler
Unutturdular bize
Çanakkale’de Memet gibi ölmeyi
Unutturdular bize
Unutturdular kardeş kardeş
Fırat nehri gibi bölüşmeyi
Bahara durmuş
Erzurum yaylaları gibi gülüşmeyi
Unutturdular bize
Kop Köroğlu gibi
Dadaloğlu gibi
Sırtını verip dağlara
Döne döne dövüşmeyi
Unutturdular bize
Yunusça
Hacı Bektaşi velice sevmeyi
Ayıp dediler
Yasak ettiler
Haine Vurguncuya
Soyguncuya soysuza işbirlikçiye
Ana avrat
Yedi sülale
Gelmişine geçmişine
Ağız dolusu sövmeyi
Kardeş kardeşe düşman
Bir tuhaf oldu insan
Teslim aldı ruhumuzu şeytan
Tersine döndürdüler
Eytişime uyup değişmeyi
Bilinç çıktı zıvanadan
Akıl tutulması
Kan tutması yaşanan
Nice güzellikler terk etti bizi
Unutturdular
Sevmeyi Türkü söylemeyi
Burası müstemleke değil
Burası
Yabancı bir ülke değil
Taşıyla toprağıyla
Altıyla üstüyle zengin
Fatih’in Yavuz’un
Koca Sinan’ın
Mevlana’nın
Miskin Yunus’un
Bir nice değer
Bir nice aklın usun
Oğluyla kızıyla yiğit
Tarihiyle kültürüyle engin
Vakur
Şanlı ve şerefli bir ulusun
Hanıyla hamamıyla
Mabetleri
Töresi ve terbiyesiyle
Türküsüyle türbesiyle
Canıyla kanıyla
Türk’ün mührünü vurduğu
Erenler evliyalar
Şehitler zahitler yurdu
ANADOLU
En önemlisi
Tüm bunların sorumlusu
Ermeni değil
Yunan değil
Rum değil
Düşman değil
Memuruyla mebusuyla
Seçeniyle seçilmişiyle
KENDİ ÖZ OĞLU! ! !
Bire kurban olduğum
Bu nasıl düzen nasıl değirmen
Bu ne iştir
Hemo kuşu gibi
Terk eder yavrusunu ana yabana
Bu ne kuştur
Bırakır dölünü elin yuvasına
Bu ne dosttur
Nasıl kardeştir
Kimler bozdu huyunu
Bu düşman ne kalleştir
Kimse bilmez ne olduğunu
Bu nasıl devran nasıl zaman
Bilenler söylemez
Söyleyenler bir şey bilmez
Ne de söylenenden bir şey anlar insan.
Karanlıkta iz sürer
Sırtlan gülüşlü kör şeytan.
Bu nasıl bir alicengiz oyunu
Sanma ki
Sevr, Mondros
Tarihin
Tozlu raflarında unutuldu
Her gün kutsal bir ayet gibi
Çıkarılıp şeytanın zulasından
Üç vakit beş vakit
Pazar ayinlerinde
İblisin çocuklarına okutuldu
Unuturken sen
Yetim kalmışlığın
Sömürülmüşlüğün
İç edilmişliğin acısını
Düşünmezken
Nedenini nasılını niçinini
Maraş’ın, Antep’in,
Otuz Ağustos’un üzerine mim konuldu
Onlarda kuyruk acısı varken
Yaşarken yenilmişliğin utancıyla
Sanma ki dost olundu
Kendileri gitti ama
Geride bıraktılar
Yüreklerindeki iblisi
Geride bıraktılar
Nifak tanrıları Eris’i
Geldiler
Dedikleri gibi geldiler
Onlar zengin onlar arsız
Onlarda para
Benimkiler mecalsiz
Bizimkiler yoksul
Soyulmuş
sömürülmüş
Bizimkiler fakir fukara
Geldiler
Arsızca
Acımasızca
Fütursuzca
Eşkere eşkere
Göstere göstere geldiler
Donlarıyla dolarlarıyla
Hile ve dolaplarıyla geldiler
Geldiler
Misyonerleriyle
Lejyonerleriyle
Milyonerleriyle geldiler
Popuyla topuyla geldiler
Afyonlarıyla papyonlarıyla geldiler
Alicengiz oyunlarıyla geldiler
Gelenler insan suretindeydiler
Tüm bunlar olurken
Masallar anlattılar ki
Ayılmayasın.
Ninniler söylediler
Beşiğini saldılar ki
Uyanmayasın.
Kılıflar dikildi minare boyunca
Korkular salındı yüreğine
Bir dudağı yerde bir dudağı gökte.
Afyonlanmış düşlerle beslendi umutların.
Borsa, kumar, loto, toto, faiz haram,
Onurun sürünürken yerde;
Yalanlar,
Ezberletilmiş olanlar
Büyür, yüreğinde,
Sanırsın ki dünya avcununi çinde.
Sen ki
Emeğinin
Alınterinin ırzına geçilmiş köylüsün
Sen ki
Yanağının alı
Yüreğinin yeşili alınmış
Tüm güzellikleri
Betonlara gömülmüş şehirlisin
Sen kölenin kölesi kadın
Hadım edilmiş memur
Gölgesinden korkan işçisin
Sen ki
Çocuk hayalleriyle oynanmış
Düşleri kafdağının ardına sürülmüş
Düşük bel giyinen
Kulağında küpen
Allahına kadar lümpen üniversitelisin
sen ki
Haftada iki saat matematikli
İmam hatip liselisin
Soru sormasını bilmiyorsan
Her soru sıfır sekizle değil
Seksenle çarpılsa ne yazar
Sen çarpılmışsın çarpılacağın kadar
Dirisini sen taşıdın sırtında
İmam olsun ki
Ölüsü de inmesin yoksulun üstünden
Umurunda mı sanırsın
Okumuşsun okumamışsın
Onların ta şeyine kadar
Hangi kumpasın ürünü
Evindeki eşyayı bir saysan
Karının kilotu Çin’den
Boyası Paris’ten
Gayrimüslim ortaklı yediğin salam
Sana ağlamak bile haram
Bir şeyin özgürlüğüne layıksın sen
Bir şey için çıktı sesin
Başörtüsü türban
Bir de ihram
Harami eller dolaşırken yarinin döşünde
Sen neyin peşinde
Neyin savaşındasın
Keşke bir düşünebilsen
Onlar ki,
Kendilerine yaşamayı hak,
Sana sürünmeyi yazgın belletmişler.
Biz ki
Ezilmeyi,
Biz ki ihaneti,
Bu melaneti,
Cehaletimizle;
Biz ki
Sülüklerin,
Kenelerin bedenini
Kanımızla, alın terimizle beslerken;
Biz ki
Ölürken zamansız
Dertlere tutulurken amansız
Bir günümüz geçmezken kaygısız;
Demedin ki yazgım bu mu?
Düşünmedin ki
BÖYLE KADER OLUR MU?
Bir kere sormadın kendi kendine
‘‘İnsan kendi eliyle heder olur mu? ’’
Sormadın bir kere
‘Ne yapmalı? ’’
Tepremedin yerinden
Bir şey yapmalı, diye
Kârdır bilirsin
Zararın neresinden dönsen,
Şimdi sor lütfedersen!
Nasıl odu?
Neden, niye?
Şimdi sor istersen
Dudağından öpecek
Prensi beklerken, sen
Tüm kazandıkların
Limanların
Madenlerin
Tören terbiyen
Tüm değerlerin
Donuna kadar
Bir bir gitti,
Gidiyor elden.
Sen ki
Komşunun itine attığı
Taşa bile tahammül edemezken
Bir yanlış söz için
Eşini dostunu
Tavuk gibi boğazlayan sen
İşsizlik yoksulluk
Kızlarını oğullarını sokağa düşürürken
Bunca alçaklığa
Namussuzluğa
Hayınlığa
Nasıl tahammül edersin
Nasıl çanak tutarsın bilmem
Nedir bu delalet?
Bu zillet bu ihanet neden?
Yer mi delindi
Gök mü yere indi
Akrep mi yağar göklerden
Ne oldu
Güneşin oğullarına
Ayın kızlarına
Işığın çocuklarına ne oldu
Bu mu sana layık görülen
Bu mu Tanrı'nın sana yazdığı kader
Bir düşün hele
Sen ki
Güzelliğini,
Taa ıraklardan duyup;
Leyla olup,
Mecnunca vurulup
Kerem olup karasevdalara tututlup;
Çöllerle,
Kuru ve sıcak rüzgârlarla gelen,
Laneti atıp üzerinden;
Demirden dağları eritip,
Sarp yokuşları düz edip;
Yoluna çıkan kırk kavimle döğüşe döğüşe;
Göze alıp bin yıllık bir koşuyu;
Eşkin, tırıs, dörtnala
Taa uzaklardan gelip,
Yurt edindin Anadolu’yu
Sevdanı, emeğini,
bilgeliğni,
Kanını kattın
Bu ülkenin can suyuna
Sen ki halel getirmedin
Ulusunun şanına şerefine
Ananın ak sütüne
Biz ki
Baş eğmedik yedi düvele
Son bir damla kanımız,
Bir sıkımlık canımız kaldığında bile;
Bir kulak ver
Orhun abidelerine
Elegeş kitabelerine
Bedreddin’e, Akşemseddin’e
Kulak ver Mustafa Kemal’e
Bir kulak ver
İboya,
Denize, Mahire,
Bir kulak ver
Tüm atalarının son sözü ne idi bize?
Kartal olup uçmak varken yıldızlara
Güvercin olup geçmek varken
Lekimşahın altından
Yerlerde çöplenmek niye
Şahin olup süzülmek varken
Bulutların arasında
Bir deli tay olup kişnemek varken
Uçsuz bucaksız savanlarda
Yerlerde sürünmek niye
Biz ki
Ana avrat söğmüşüz
Sömürünün, baskının, esaretin;
Zulasında cinlik
Zulasında hainlik
Yüreğinde yamukluk
Saklısında iblislik olana
Verip atını tımarını eline
Sövmüşüz ceddine
Yedi sülalesine
Nasıl olur da
Yatarsın gaflet uykularına
Zifiri karanlıkta
Eliduşuna
Hain tuzakları sezen sen
Kara sacın üzerindeki
Karıncayı gören sen
Nasıl düşersin karadulun ağına
Doğrulmalı
Silkinmeli ayağa kalkmalı
Uyanmalı gaflet uykularından
’BİR ŞEY YAPMALI’’
Gör gözüm
Kime ne ettik
Ne günah işledik
Kimin tavuğuna kış dedik
Bu iş, iş değil
Bu gidiş, gidiş değil
Ah ederiz
Ar ederiz
Kedi çıkmış kaplan avına
Bu biz miyiz
Sürüm sürüm sürünmek
Sağılmak, sömürülmek düşmüş payına
Bu geliş geliş değil
Yer delinse içine gireceğiz
Kim bilir daha neler göreceğiz
Görmez misin
Sana adam olmak
Sana adam gibi yaşamak yasaklı
Bilmez misin
Bir avuç haine
Namussuza işbirlikçiye karşı
Gücün birliğinde saklı
Derdini
Belasını
Gadasını aldığım
Bunca dinsize imansıza
Kitapsıza merhametsize
Bunca haine
Bunca lâine karşın
Bu dağların suskunluğu
Bu nehirlerin durgunluğu
Bu insanların kör sağır ve dilsizliği
Şaşkın etti
Bu ülkenin aymazları
Duymazları
Yüreğimin yağını eritti
Bire gamına
Gadasına
Belasına kurban olduğum
Beni bu ülkenin destanları
Beni bu ülkenin sevdaları
Mecnun etti delirtti
Beni bu ülkenin acıları
Şair etti.
Bakma celallendiğime
Biliriz
Belada da açar dağ başlarında çiçekler
Yeter ki
Horona halaya dursun
Bu ülkenin oğlu kızı yan yana
İnsanın beş paraya satıldığı yerde
Bu çilede de türküler söylenir köylerde
Henüz oyun bitmiş değil
Yüklenip de alını yeşilini
Karanlıkların içinden
Sabaha varacak umut
Ayakta alkışlanacak son perde
Bekle yarını
Bekle de gör hele
Maviş bakışlı
Melek tenli
Ay yüzlü bebek
El ele tutuşturup
Tüm güzelliklerini cennetin
Alıp gelecek salya sümük
Doğup gelecek sancılar içinde
Gör o zaman
Nasıl gömülürmüş kötülükler
Yedi kat yerin dibine
Gör o zaman
Nasıl sığmaz kabına
Nasıl yükselir yürek
Dokuz kat gökyüzüne.
Gör ki
Nasıl çiçek açarmış dudakta
Nasıl kızarırmış elma yanakta
Gör ki o zaman
Ne işe yaramış bilgi,
Nasıl gelin olurmuş hayat,
Sevgi çalışma ve aşkta.
Bekle de gör
Nasıl çiğdemleşir gülüşler
Nasıl gerçekleşir düşler
Gör ki o zaman
Nasıl çiçeğe durur nisan.
Nasıl şahlanır
Kuşun kurdun
Secde ettiği insan
Ama
Doğrulmalı
Silkinmeli ayağa kalkmalı
Uyanmalı gaflet uykularından
’BİR ŞEY YAPMALI’’
Tören terbiyen talan olmadan;
Bu ulus
'Bir zaman',
Koskoca bir tarih, yalan olmadan
’BİR ŞEY YAPMALI’’
Dağların boynu bükülmeden
Üstümüze kaynar sular dökülmeden
Doğrulmalı
‘’BİR ŞEY YAPMALI’’
Kuşlar bizi terk etmeden
Ana yavruyu atmadan
Evlat atayı satmadan
Göğün, yerin
Ve aradakilerin soyu bitmeden
Ayağa kalkmalı
’BİR ŞEY YAPMALI’
Üzerimize sinmeden dağların laneti
Başımıza yıkılmadan insanın ihaneti
Yer değişmeden
Yalanla doğru olan
’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’
Kulağın duyduğuna,
Gözün gördüğüne,
İnanmakta zorlanmadan;
’’BİR ŞEY YAPMALI! ’’
BEN SEN O BİZ
BİZ Kİ
BU ÜLKENİN OĞULLARI KIZLARIYIZ
BİZ Kİ
BU ÜLKENİN
NERGİZİ, KİRAZI
BU TOPRAĞIN GÜZELLİKLERİYİZ
TÜRKÜLER YETERSİZ
SÖZLER KİFAYETSİZ
BİZ Kİ
BU DAĞLARIN DENİZLERİN
SEVDALILARIYIZ
Sakındığın sana ihanet etmeden,
Tarih yüzümüze tükürmeden,
Geçmişin geleceğin lanet etmeden;
Doğrulmalı,
Ayağa kalkmalı;
BİR HAL ÇARESİNE BAKMALI
’’BİR ŞEY YAPMALIYIZ! ’’
MAHMUT NAZİK 2007 MERSİN
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta