ÇOK MEMNUN Oldum Şiiri - Yorumlar

Selami Tıraşlar
813

ŞİİR


21

TAKİPÇİ

Bir şairle tanıştım biraz acemi
Serbest mi yazıyordu yoksa hecemi
Hep onu düşünürken böldü gecemi
Rüyalara karıştım çok memnun oldum

Yeni bir dostum oldu sanal alem de
Sevgi saygı güzellik damlar kalem de

Tamamını Oku
  • Neşer Selman
    Neşer Selman 21.09.2008 - 21:24

    güzel dostluklara üstad..sevgilerr.

    Cevap Yaz
  • Zehra Atasoy
    Zehra Atasoy 21.09.2008 - 20:48

    Ne yürekler birleşti, şiir yazarak,
    Eline ne geçerki, dosta kızarak?
    Kalp oyuncak değildir, yapıp bozarak,
    inan ki mutlu oldum, tanıştığıma.

    Allah dostluğunuzu daim etsin.
    dosta verilebilecek en güzel hediye...şiir.
    tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal 21.09.2008 - 18:52

    YENİ BİR DOST BULMUŞSUN ADINIZA SEVİNDİM ÜSDAT.TAM PUANLA TEBRİKLERİMİ SUNUYORUM.SELAM VE DUA İLE.

    Cevap Yaz
  • Afet Kırat
    Afet Kırat 21.09.2008 - 17:43

    her kimse bu dostunuz kutlamak gerekir. bir gönül kazanmış bundan büyük onur olur mu? şiiriniz teknik açıdan başarılı önce bunu söylemek isterim. daha sonra şirimin altına yazdığınız yoruma dayanarak ilave etmek istiyorum.özellikle hece yazan arkadaşları yaptıkları hatalardan dolayı uyarıyorum. bazen şiirinin altında bazen mesajla. niyetim heceye gönül verenlerin daha düzgün yazmaya çalıştırmaktır. daha sonra izliyorum, şayet bir ilerleme görüyorsam şiddetini biraz daha arttırarak eleştiriye devam ediyorum. yok umursamadıysa, ya da çalıştı da beceremiyorsa eleştiriden vaz geçiyorum. bunun içinde eleştiriye kızanlar da var. sizi de çok eleştirdim, ama şiirlerinizde büyük bir ilerleme gördüm. şayet siz veya başkası alınıyorsa lütfen açık söylesin kesinlikle karışmam. bana ne kim ne yazarsa yazsın, isteyene destek olurum. bunu yazmamdaki sebep kızdığınızı düşünmem değil sadece net olarak düşüncenizi öğrenmek istememdir. ilerlemeye müsait bir yeteneğiniz var, uğraşmaya devam lütfen. başarılar.

    Cevap Yaz
  • Pınar Atay
    Pınar Atay 21.09.2008 - 17:07

    Güzel dizelerdi.Yazan ve yazdıran yürekleri kutlarım
    Saygımla

    Cevap Yaz
  • Abdullah Ramazan
    Abdullah Ramazan 21.09.2008 - 15:31

    Dostluklarınızın içten samimi,sürekli kalması dileğimle,güzel şiirini ve kalemini kutluyorum.sevgi ve saygılar sunuyorum..

    Cevap Yaz
  • Figen Özen Şençamlar
    Figen Özen Şençamlar 21.09.2008 - 15:24

    Sanalda dostluk olmaz sanırdım.Fakat yanılmışım iki tarafta yalansız ve dürüst olursa evet oluyormuş bazende çok güzel ve gerçek aşklar bile doğuyormuş
    Yüreğine sağlık
    Saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Hatice Katran
    Hatice Katran 21.09.2008 - 15:20

    Bir şiirin edebî değerini anlayabilmek için önce şairin hayatını, karakterini ve edebî kişiliğini;sosyal olaylarını, edebiyata hâkim olan edebî akımları bilmek gerekir. Bu bilgilere sahip olunmadan yapılacak bir eleştiri yazısındaki yorumlar, övgüler ve tenkitler karanlıkta nişan almak gibi isabetsiz sonuçlar doğurur.
    Necatigil; Fuzulî, Yunus, Haşim, Dağlarca gibi birçok büyük şairin aksine hayal gücü son derece zayıf bir şairdir. Onda özgün imgelerle, coşkun hayallerle bezenmiş hülyalı ve düşsel şiir yazma yeteneği ve muhayyilesi yoktur. Argo tabirle “edebiyat parçalama” becerisine sahip değildir. Nitekim şair de bu konudaki yetersizliğini bilerek bir şiirinde şöyle diyor:

    Lâmbaları yaktım ki
    Sisli İstanbul, çıplak oda
    Yok içinde gördüklerimin biri
    Güldüm: Ben kim oluyorum da
    Yazıyorum hülyaların şiirini?

    Coşku dolu, hayal ürünü, rüyalı şiirler yazamayan bir şair ne anlatabilir şiirlerinde? Elbette ki yaşadığı hayatı ve sosyal çevreyi… Bu nedenle Necatigil ev ve aile hayatını, çevresini yani havasını teneffüs edip suyunu içtiği İstanbul’u kaleme almıştır. Onun birçok şiirinde eşikteki terlikten apartmanların bacasına kadar ev ve aile hayatıyla ilgili motifler görülür.

    Bu yazıda degerli can arkadasımız selami tıraşlara ithafen

    * Kötü söz söylemezdi.

    * Affediciliği tabii idi, intikam almazdı.

    * Düşmanlarını affetmekle kalmaz, onlara şeref ve değer de verirdi.

    * Kimseyle çekişmezdi.

    * Çok konuşmazdı.

    * Boş şeylerle uğraşmazdı.

    * Umanı umutsuzluğa düşürmezdi.

    * Hoşlanmadığı bir şey hakkında susardı.

    * Hiç kimseyi ne yüzüne karşı, ne de arkasından kınar ve ayıplardı.

    * Kimsenin kusurunu araştırmazdı.

    * Kimseye hakkında hayırlı olmayan sözü söylemezdi.

    * Yanında en son konuşanı ilk önce konuşan gibi dikkatle dinlerdi.

    * Gerçeğe aykırı övgüyü kabul etmezdi.

    * Her zaman ağırbaşlıydı.

    * Konuşurken çevresindekileri adeta kuşatırdı.

    *Kelimeleri parıldayan inci dizileri gibi tatlı ve berraktı.

    * Yürürken beraberindekilerin gerisinde yürürdü.

    * Yürürken ayaklarını yerden canlıca kaldırır, iki yanına salınmazdı.

    * Adımlarını geniş atar, yüksek bir yerden iner gibi öne doğru eğilirdi.

    * Vakar ve sükunetle rahatça yürürdü.

    * Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi.

    * Dostlarına şöyle derdi: Dünya da garip bir kimse, yahut bir yolcu gibi ol

    * Her zaman hüzünlü ve mütebessim bir haletle dururdu.

    * Adet üzere sarfedilen hiçbir kötü sözü ağzına almamıştı.

    *Sıkıntılı hallerinde kabalaşmaz, bağırmazdı.

    * Fakirlerle birlikte yerdi; öyle ki onlardan ayırt edilmezdi.

    * Sade kıyafetler giyer, gösterişten hoşlanmazdı.

    * Konuşurken yüzünü başka tarafa çevirmezdi.

    * Bulunduğu mecliste ayrıcalıklı bir yere oturmazdı.

    * Sabahları evinden çıkarken şöyle derdi: İlahi, doğru yoldan sapmaktan ve

    Saptırılmaktan, kanmaktan ve kandırılmaktan, haksızlık etmekten ve

    Haksızlığa uğramaktan, saygısızlık etmekten ve saygısızlık edilmekten sana sığınırım

    *Sıradan değildi. Ama sıradan insanlar gibi yaşardı.

    . Ben kendi dostumda buldugum vasiflari sectim ve yazdim. Evet bu sectigim vasiflara sahip olan bir dostum var. Kimin ne kadar gercekci olup olmadigi hakkinda fikir yürütmek icin su an bir niyetim yok

    Herseye saygi duymak zorundayim/ama herseyi kabul etmek? ASLA

    Bir makale sunmak isdedim evet okuyalım Bakalım beğenecek misiniz?


    Genç bir adam, babasının çok tanıdığı olmasına imreniyordu. Babasıyla ne zaman sokağa çıksalar onlarca kişiyle kucaklaştığını, hal hatır sorduğunu, iyi dileklerde bulunduğunu görüyor ve hep 'babamın ne çok dostu var' diyordu.


    Bir gün bunu babasına da söyledi. Babası, 'Peki senin dostun var mı' diye sordu.


    'Evet' dedi genç adam, 'Ama sadece iki dostum var.'


    Babası 'Sen benden iyi durumdasın anlaşılan' dedi; 'benim sadece bir dostum var, ama onun da gerçek dost olup olmadığını bilmiyorum.'


    Sonra oğlunu yanına aldı, ağıla götürdü:


    'Şimdi senin iki dostunun ve benim bir dostumun hangisinin ya da hangilerinin gerçekten dost olduğunu anlayacağız.'


    İrice bir koyunu kestiler, bir çuvala koydular. Çuvalın dışında kan vardı. Ve ilk gören, çuvalın içinde bir insan cesedi olduğuna yemin edebilirdi.


    Genç adam babasının dediği gibi yaptı, önce kendi iki dostundan birinin kapısını çaldı, 'Yardım et bana' dediği anda kapı yüzüne kapandı.


    Dost bildiği ikinci kişi ise eline bir sopa alıp 'bir daha buraya gelirsen bacaklarını

    kırarım' diye bağırdı.


    Sonra babasının dost bildiği kişiye gitti. Adam çuvala baktı ve 'gel' dedi. Evinin bahçesinin uzak bir köşesine gittiler. Adam iki kürek çıkardı, genç adamla birlikte kazmaya başladılar. Biraz sonra adamın insan sandığı koyun cesedi, çuvalın içinde toprağın altına girmişti.


    Adam özenle toprağı düzeltti, bahçenin diğer köşelerinden getirdiği çiçek ve bitkileri üzerine dikti. Bütün bu işler olurken hiç konuşmadılar.


    Genç adam evine gitti, olanları babasına anlattı:


    'Benim hiçbir dostum yokmuş, senin bir dostun varmış' dedi.


    Babası 'Daha bitmedi, iki gün sonra göreceğiz' dedi.


    İki gün sonra oğlunu çağırdı, 'koyunu bahçesine gömdüğünüz dostuma git, hiçbir şey söylemeden iki tokat at. Sonra da gel tepkisini bana söyle' dedi.


    Genç adam gitti, babasının dostunun kapısını çaldı, adam açar açmaz hiçbir şey söylemeden iki tokat attı.


    Adam tokatları yerken bir an şaşkın kaldı, sonra 'Git babana söyle, biz iki tokada evimizin bahçesini satmayız,' dedi.


    Genç adam evine dönerken mutluydu, en azından babasının dostu gerçek dost çıkmıştı.

    Gerçek dostluk ...............

    Bazen durup düşünürüm.Gerçek dostluk var mı acaba?Üzüntülü zor gününde elini tutan,neşeli gününde mutluluğunu paylaşan,derdini dinleyene,zora düştüğünde yardım eli uzatan...
    Acaba biz miyiz gerçek dost,yoksa başkaları mı? Ve en kötüsü..Yoksa gerçek dostlar yok mu. Yalan söyleyen,sır saklamayanlarla mı doldu bu dünya?
    Şaşarım ki zor bulunur durumda gerçekten gerçek dostlar.Gerçekten dost olan sır saklar,dostuna içten gelerek dostum der yalandan değil..Acısını hafifletir.Neşesini paylaşır.
    Acaba biz bunları yapıyor muyuz dostumuza?Acaba onunla dalga geçip,umursamazlıktan mı geliyoruz her zaman?Bir örneğini yaşamış arkadaşım bugün de.Umursamamış dostu onu ,dinlememiş bile.Selam verdiğinde ne var demiş.Demek ki gerçek dostu değildi.Öyle olsaydı,çok çok farklı olabilirdi.
    Ona gerçek dostum diyebilirdi.Dünyada gerçek dost kalmış derdi.Oysa onun yalan dostu kötüsünü seçti,iyi yolu değil.Bazen ak bir yoldur dostluk bazen kara yol.Gerçek dostlar dostunu ak yola sürükler ışık tutar.
    Ya gerçek olmayanlar.
    Dostunu batağa sürükler..Yani kara yola..Yani gerçek olmayanına


    Karşılıksız seven dostların hikayesi...

    Savaşın en kanlı günlerinden biri... Asker, en iyi arkadaşının az
    ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir
    saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu:
    - Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim?..
    'Delirdin mi?' der gibi baktı teğmen...
    - Gitmeye değer mi? Arkadaşın delik deşik olmuş... Büyük olasılıkla
    ölmüştür bile. Kendi hayatını da tehlikeye atma sakın.
    Asker ısrar etti ve teğmen 'Peki' dedi.
    'Git o zaman.'

    İnanılması güç bir mucize. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkadaşına ulaştı. Onu sırtına
    aldı ve koşa koşa döndü. Birlikte siperin içine yuvarlandılar.
    Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti. Sonra onu sipere
    taşıyan arkadaşına döndü:
    - Sana değmez, hayatını tehlikeye atmana değmez, demiştim. Bu zaten ölmüş.
    - Değdi teğmenim. dedi asker..
    - Nasıl değdi? dedi teğmen. Bu adam ölmüş görmüyor musun?
    - Gene de değdi komutanım. Çünkü yanına ulaştığımda henüz sağdı. Onun son sözlerini duymak,
    dünyaya bedeldi benim için...

    Ve arkadaşının son sözlerini hıçkırarak tekrarladı:
    - Geleceğini biliyordum!.. demişti arkadaşı... Geleceğini biliyordum


    Unutmayınki hayatta sadece birtane ama birtane dostunuz olsun ama bölesi olsun SELAMİ TIRAŞLAR GİBİ YUREGİNE SAGLIK KALEMİN DAİM OLSUN CANNN HARİKA ANLATIM TABİKİ BU DOST COK ŞANSLI İMİŞ Kİ YUREKDEN BOYLE GÜZEL ŞİİR DOKULUP O KİŞİYE YAZILMIŞ NE MUTLU ONA SAGOLASIN




    Cevap Yaz
  • Nihal Akcan
    Nihal Akcan 21.09.2008 - 14:39

    Çok zor birşey bence sanalda dost edinmek ,siz bunu başarmışsınız ne mutlu...

    Cevap Yaz
  • Cevat Çeştepe
    Cevat Çeştepe 21.09.2008 - 14:29

    Sanal da olsa gene bir dünya işte ...
    Elbet dostluklarda doğuracak içinden ve belki de böylesi gibi en güzelinden...

    Kutluyorum...

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 50 tane yorum bulunmakta