Yeğenim
getir zulamdan kâğıt kalemi
şiir yazacağım
sende çabuk tut elini şair
dağılmadan bin bir yare.
Tanıdığım yeni yüzler için
ve daha nice kutlamalara
biraz sesin çıksın suratını asan dünyaya
biraz sesin çıksın be adam.
Bu çok bilindik ve taşralı bir hikâye:
daha denizler boğulmadan
oğlunu öldürmeden önce toprak
ördü üstüme ağlarını dul örümcek
kimsenin haberi yoktu yıldızlardan
yazı dile gelmemişti daha
aşk değmemişti tene
annem hasta yatağındayken;
nerdesin ey yanan, yakan, yandıran
eşiğinde el pençe divan dursam
ağlayabilsem keşke
bir de ağlayabilsem.
Beni işkillendirme kapıları gıcırdatan parklara
bırakta sızlasın gövdeler niye heybetli görünüyorsa
cumbalı evler ağlasın biraz
biraz da işlemeli tablolar inlesin duvarlarda
tutunamzasa batsın yere mantıksal şaircilik
tükürüpte çiyneyemediğim masallar...
Bu çok bilindik ve taşralı bir hikâye
bile bile göre göre
sakın durma öyle şehrin göbeğinde kalkansız
ya çatlarsa birden dünyanın sabır taşları
ammar dur
savurma taşlarını yüzüme
bir ben mi kaldım hissiz, umarsız
bir ben miyim avare?
Yeğenim çok dağıldım
toparla yaremi
hadi bana müsaade.
Kayıt Tarihi : 24.11.2010 16:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!