Dünyada en kolay iş,
Meğer şair olmak imiş.
Hangi taşı kaldırsam,
Altından bir şair çıkıyor.
Sonra da karşıma geçip,
Ben şairim diyor.
Şairmiş, bakar mısınız?
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
haklı söze ne denirki usta..saygılar
bilgi yüklü kelemin derine dalmış kutluyorum duyarlı yüreğini eline sağlık üstadım sevgilerimle
Önce teprik ederim haklısınız her kim olursa olsun sınırını bilmeli bence böyle bir konuyu dile getirdıhın için teprik ederim
Adem hocam yüreğine kalemine sağlık eyvallah
hocam evet insan şair yürekli olmalıdır ancak şair dememlidir
o kararı eserini okuyanlar vermelidir şair gönüllü insanda tevazuda olur hocam yüreğine kalemine sağlık selamlar
Çok değerli tesbitler.Yüreğinize sağlık.Selam ve dua ile...
“İşte bu benim eserim”
Şiir, birden fazla sözcüğün alt alta ya da yan yana dizilerek, belli bir şekil verilip kâğıda yerleştirme sanatı değildir. Şiir, adına uygun duygular vermelidir hem yazana hem de okuyana… Ruhsuz, manasız, mantıksız, duygusuz birkaç kelimenin harmanlanarak sunulması ve kendi yazdığı şeye kendinsin övgüler düzmesi bence hem okuyana hem de yazanın kendisine büyük saygısızlıktır. Bunu ben yapıyorsam da böyledir, başkası yapıyorsa da böyledir.
Kişi, bir olay yaşamıştır, bunu anlatmak istemektir. Okuyucu ne kişiyi tanımaktadır ne de olayı. Yazarı, çalakalem, aklına gelenleri aktarmaktadır kâğıda. Kendisi olayı yaşamıştır, olayın kahramanlara da tanıdıktır, mekânı da… Ancak okuyucunun bunları bilmesinin hiç önemi yoktur kendisine göre… Kendisi oynuyor ya tiyatroyu, yeterince zevk de alıyor, bu ona yeter de artar bile… Ama şiirine övgüler düzülmesi konusuna da nedense şiddetli bir istek duymaktadır.
Bir de yazdığı şeyin reklâm yönünü halletti mi değmeyin keyfine. Şöyle diyor, çalakalem karalama yaptığı halde kendisini “bu âlemin kralı sanan” şahıs: “Aşağıdaki eserimi sayfama astım. Siz değerli şiir severlerin makul eleştirileri kabulümdür. Sizlere daha nice güzel eserler sunacağım. Sizi şiire doyuracağım. Bu eserlere sahip çıkarsanız eğer kazanan hem siz olacaksınız hem de Türk Edebiyatı olacak.”
Vay, vay, vay, vay! Değerli Kardeşim yazdığın şeyin eser olduğuna kendin nasıl karar veriyorsun? Sonra “eser” dediğin şey çamaşır mı ki kalkıyor bir yerlere asıyorsun onları? Ne demek “sayfaya asmak”. Ya da yaptığın işi sen de beğenmedin de darağacı mı kurdun onu cezalandırmak için? Bırak karaladığın şeyin “eser” olup olmadığına tarihi süreç içinde okuyucular karar versin. İnan çok gülünç bir duruma düşüyorsun..
“Eser”in ne demek olduğunu, ne manaya geldiğini bir sözlüğü açıp ya da internete sorup öğrendin mi de kendini “sanatçı” kabul ediyorsun? İnsan mütevazı olur biraz değil mi?
Bak “eser” hakkında ne söylüyor ilmi yayınlar:
“Eser”, emek sonucu ortaya konan ürün, yapıttır. (Türk Dil Kurumu Sözlüğü.)
Ayrıca “edebi eser”i de şöyle tanımlamış: Edebiyat türlerinden biriyle kaleme alınmış, sanat değeri taşıyan eserlerin her biri.
“Yazma Eser”, basım tekniğinin gelişmediği dönemlerde, elle yazılmış eser,
“Edebi eser” hakkında ansiklopedik bilgi:
“Edebi Eser”: Duygu, düşünce ve hayallerimizi sözle veya yazıyla etkili bir biçimde dile getiren esere “edebi eser” denir.
Edebi Eser Nedir? Tanımı ve Özellikleri
Yaşanan, görülen, duyulan bir olayın ya da bir duygu veya düşüncenin estetik ölçüler içinde anlatıldığı eserlere “edebi eser” denir.
a) “Edebi eser”in dili, dilin günlük kullanımından farklı olarak, okuyucuda güzel duygular uyandıracak şekilde olmalıdır.
b) “Edebi eser”de, ele alınıp işlenen belli bir konu ve bu konunun işlenmesinde belli bir amaç olmalıdır.
c) Duygu, düşünce ve hayaller mutlaka belli bir tür ve şekil kullanılarak ifade edilmelidir.
ç) Yazılan eserler, insanda hoşa gidecek hisler uyandırmalıdır.
d) “Edebi eser”lerde, her zaman estetik değer aranmalıdır.
Evet, Değerli Kardeşim. “Eser” öyle herkesin kendi yazdığının altına “benim eserimdir” diyebileceği, ulu orta kullanabileceği bir niteleme değildir. Benim yazdıklarımı bir başkası “eser” olarak görebilir, hatta daha da ileri giderek “eşi benzeri olmayan bir yapıt” da diyebilir, o başka bir şeydir. O söyleyenin, niteleyenin bakış açısı beğenisi ile ilgilidir. Onun öyle demesi bile benim yaptığım işin “eser” niteliğinde olduğunu göstermez. Kaldı ki ben bir şey yapmışım hemen adını ve unvanını koyuvermişim. “İşte Bu Benim Eserim”. Hayır, olmaz…
Bir de şu var. Ben ürünümü üretir sürerim piyasaya, elbette tanıtım da gerekebilir, bunu da yapabilirim. En azından böyle bir ürünün varlığını duymayanlara duyurabilirim. Bu gayet doğaldır. Ama ürünümün alınması için alıcıya yalvar yakar etmem, dilencilik etmem. Evet, böyle yapmak bir tür dilenciliktir.“Garibe bir sadaka, garibe bir sadaka” demekle aynı şeydir diye düşünüyorum. Ne demek, “eserim sizin yorumlarınıza muhtaçtır.” “Eser”se, ben de “eser”ime güveniyorsam eğer, ulu orta dilencilik yapamam onun için… “Eser”se “eser”liğini bilsin, vakur olsun ve dimdik dursun durduğu yerde.
Tayyar YILDIRIM
Şiir hakkında ki yorumları okudum söylenecek sözler söylenmiş aynı şeyleri tekrarlamak gerekmez bence... Tebrikler efendim...
Yaşanacak Mutluluklar Senin Olsun
Sayın Adem hocam her zaman olduğu gibi yine kaleminizden güzel bir şiirinize ulaştım sizi tebrik ediyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Çok çok güzel,
kutluyorum
Adem bey,
selamlarımı yolluyor,
'ŞAİR' adlı çalışmamın
bir dötlüğü ile
size katılıyorum.
Dergah alemine girip de eşsiz,
Kupkuru ekmeği yiyip de aşsız,
Kırk yıl düzgün odun taşıyıp, sessiz;
Yunus yatağında yatarsa olur.
herkesin okuyup,yazabildiği,paylaşabildiği bir toplum olabilsek keşke,yüzdeler arttıkça refah seviyesi artıyor.
kutlarım
namık cem
Bu şiir ile ilgili 30 tane yorum bulunmakta