Haydi gel seninle şöyle
karşı karşıya
oturup da konuşalım.
Yaşamışlıklarımızı dokundurup
anlamlarımızı ve anlamsızlıklarımızı
ortaklaştıralım.
Haydi yüzünü dök de gel.
Neden düşlerimizi paylaşamayız;
suçlarımızı paylaştığımız gibi?
Bi z ki; yapayalnız yastığımızda,
gecenin terine sinmiş, masum;
karanlıktan korkup annesine sokulandık.
Biz ki; kalabalığın orta yerinde
korku ve yalnızlıklardan payımıza düşeni
suçlarımıza bölüşendik.
Haydi gel!
Irmak gibi değil mi ömürlerimiz?
Hepimiz aynı denize dökülmüyor muyuz?
Döl yatağında hep aynı değil mi
duruşlarımız?
Zamanın parçalanışları herbirimizin bedenini
aynı sonsuzluğa bölmüyor mu?
Ah! Zaman diyorum kardeşim:
Sarmallarında senin de çaresizce
asılı kaldığın zaman.
Bir solucan gibi peşine düştüğün sevgili.
Her tangodan benzer bir ezgiyi sürükleyip götürüyor.
Bil ki eski bir sessizlik değil bu.
Senin limanın da kurulmuyor artık panayırlar.
Nasıl ki her ışık senin gözlerinde
susturmuyorsa karanlığı,
hiç bir saat tıkırtısı da
eşitleyemeyecek seni
bir sonraki sana.
Yalnız bir tek şey var bilmeni istediğim:
Güneşi ısıtmak boşuna değildir.
Ve gözlerinde koruduğun nefret,
sensizliğin sana hediyesidir.
Düşünsene!
Daha kaç ömrü yaşamaya yetecek ki
ölümümüz?
Ve vardığımız son kenti
kaç uykuya uyuyabileceğiz?
Bırak toplama artık
geçmiş aşklarının ortalığa saçılmış
boş kovanlarını.
Öylesine bil ki
sensiz de geçebilsin zaman.
Unutma!
Güler yüzlü ve uysal
her çocuk bir imecedir.
Ve her çocuk geleceğe bilmecedir.
Şimdi sen
tüm yolculuklarını toplasan
kaç tane bana varırsın?
Ve inan ki
bana vardığın kadar insansın.
Hayatta en büyük mucize mi,
bir insanın bir insanı anlaması?
Peki, neden o zaman
pişirdiğim ekmekleri yemen?
Ve her gece karanlıkta koynuma girmen?
Gençliğin neden bu denli benziyor
benim gençliğime?
Ve neden buluyorum seni
her Galata'ya gidişimde?
Bu bir sürek avı diyorsun.:
Peşinde koştuğumuz,
zaman.
Ama sabaha döndümü yüzümüz,
hep aynı rüzgar saçlarımızı yalayan
Olmayacak mı diyorsun?
Öyküne bir virgül de benden;
kabullenmiyor musun?
İle de üçüncü tekil mi
yaşamak istiyorsun?
Peki öyleyse:
Ölesiye çağıldarız ama,
işitemeyeceğimiz bir yerde.
Haydi git sen şimdi!
Oldu olacak
çoğul yanlızlıklarımızı paylaşalım.
23.08.1994
ANKARA
Kayıt Tarihi : 26.8.2002 01:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!