çocukluk merdivenlerimde ne mumlar yanardı,
sadece o zaman mutluydum dizlerim taşa değdiğinde,
hiç bir topu yukarıya atamazdım,
boyumdan büyük işlerin erbabı değildim,şimdiki gibi....
hep bir kapı açık bırakılırdı,
oyun zamanlardan kirli dönerdik hep ama,umursanmazdı....
sevginin hoyratça sunulduğu,
sahtekarlığında sadece uyutulmak için kullanıldığı anlardı onlar...
yılların demi fazla çökmüş içine,
bir karanlıktır gider etrafına bakmadan,
peşine takılan ruhların,alemi kavurmaya var niyeti....
dizlerim küçük kalmış boyum büyüse de,
aklımı aydınlatan mumların hiç biri sönmedi,
kiminin başına esen rüzgar fazla şiddetliymiş anlaşılan....
hayat macerasının değişim cilvesine flört eylemedim,
her sele kapılacak taşkınlıkları olmadı suyumun....
minik yüzlere işlenmiş gamların saçı uzadığında anlaşılır kederi,
her şey çok güzel görünür yangının kokusunu alamayana,
söndürülmesi imkansız maceraların palmiyeli gölgesinde düşer yaşlar.....
eli kulağındadır belki,
ya da çoktan yüreğine inmiştir,
felç geçirmemiş duyguların kalbe baskısı olamaz,
cıvıldar kuşların sesi sevgisinden uyuyamayan insanın....
aynı işin tekrarı değildir aşk,
başka dosyalar konmuştur önüne,
içerik başka,
resimler başka,
ek 1'de ataşlanan yüreğin çok başkadır anlamı.....
güneşin şarhoş ettiği kargalar ilk gördüğü tarlaya saldırır,
eski olmasını umursamaz,
zamanında talan ettiği ekinlerden ne kaldıysa artık geriye....
budala baharları vardır aşkların,
bir gün kış geleceğini mumu sönmüş akıllar düşünemez,
piknik zamanlarından sonra,ateş daima söndürülmelidir...
Kayıt Tarihi : 13.3.2018 23:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!