Çocukluk Kırığı Şiiri - Dünya Yükünün Ha ...

Dünya Yükünün Hamalı
776

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Çocukluk Kırığı

Bâb-ı Evvel: Toprağın Hafızası

(“Her yara, toprağın belleğinde çiçek olur...”)

Siirt, 1980’ler

Rüzgâr, kavrulmuş toprakta çırpınan bir duaydı.
Her yaz aynı yerden çatlayan duvar gibi
annem aynı yerden ağlardı;
"Baban geldi mi?" diye sormaz,
"Bu toprak sana ne fısıldadı?" derdi.

Ben susardım.
Çünkü çocukken insan kelime bilmez, sadece taşır.
Acıyı, suskunluğu, gizlenen gözyaşını taşır.
Ben taşıdım.
Annemin geceleri tığla işlediği oyalardan
babamın gidişlerinde bırakıp gittiği kokusuz sessizliğe kadar.

“Baba” bir ses değildi bizde.
Bir eksiklikti,
adının geçtiği yerde odadaki hava azalırdı.
Annemin bakışı dondururdu içimi.
Bir gölge gibi geçerdi babamın adı
ve ben, bir gün gölgesine yetişeceğim diye
karanlıklara yürümeye razı oldum.

Bizim evin toprağı soğuktu.
Kışın sobalı, yazın suskun...
Ama en çok da annemin sustuğu o akşamlarda
duvarlar dua ederdi sanki.
Ben gizlice dinlerdim, toprağın altından gelen o uğultuyu—
"Sabret," derdi ses,
"Her suskunluk, bir sırra gebedir."

O yıllar
dışarıda kar yağıyor, içimde buz tutuyordu zaman.
Sınıf arkadaşlarımın kalem kutuları vardı,
benim elimde bir tek kırık uçlu kurşun kalem.
Onlar deftere aşk yazarken
ben yere yazıyordum:
"Bir gün görecek beni bu dünya."

Ama kimse görmezdi...
Çünkü görünmek, gürültüye değil
derinliğe bağlıydı.
Ben derine gömüldüm.
Toprak gibi.
Sabır gibi.
Sükût gibi.

İşte o toprak,
beni hiç terk etmedi.
Ne zaman sevsem,
çocukluğumun toprak kokusu sinerdi dudağıma.
Ne zaman ağlasam,
Siirt’in sabahları düşerdi içime.
Ve ne zaman bir kadını terk etsem ya da terk edilsem,
annemin sessizliği yankılanırdı içimde.

Çünkü her aşk, biraz annedir.
Ve her ayrılık, biraz çocukluk kırığıdır.

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 3.8.2025 20:43:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!