Daha dün okul sıralarındaydık
Elimizde çantamız
Boynumuzda silgimiz
Hoplaya zıplaya
Güle oynaya
Nasıl da koşuşuyorduk okula.
O simsiyah önlüğümüz
Onunla geçerdi bütün günümüz
Ya üstümüzdeki o beyaz yaka
Kaç kez tutulurdu yaka paça.
Beş kuruşa beş bisküvi alırdık
Yirmi beş kuruş bulduk mu
Eve gelmez okulda kalırdık.
Bazen dövüşür,bazen gülüşürdük
Uzun sürmezdi dargınlığımız
Az sonra neyimiz varsa bölüşürdük.
Ne çok severdik her sabah
İstiklâl Marşı'nı okumayı,ant içmeyi
Hele hele boy boy olup
Bir şerit halinde dizilmeyi.
Öğretmenimiz ne şekerdi
Her sabah günaydın der
Gülümseyerek sınıfa girerdi.
Tek tek adımızı okur
Deftere kayıt ederdi.
Birimiz derse gelmese
Hasta falan mı diye
Herkesi alırdı bir vesvese.
Annemizdi sanki Bakiye öğretmen
Bir problemimiz oldu mu
Doğru koşardık ona hemen.
Hem sever, hem döverdi bizi
Daima en güzele,en iyiye
Ulaştırmak isterdi bizi.
Bir Nazım vardı,şarga da mı şarga da
Ondaki dil,ancak olurdu kargada
Her şeye burnunu sokardı
Üstü başı hep pislik kokardı.
Fatma sınıfın en güzel kızıydı
Peşinden sürüklerdi bütün erkekleri
Onunla konuşabilmek bir marifetti
Çünkü o,ulaşılmaz bir setti.
Azap verirdi bize tatil günleri
Ah okullar bir açılsa derdik
Okulu,arkadaşları,öğretmenleri
Ne kadar da çok özlerdik.
Ben en iyi Gülsüm'le anlaşırdım.
Oyunda,bahçede,sınıfta,sırada
Kısaca okul içerisinde her yerde
Onunla oturur,onunla dolaşırdım.
Gülsüm güleç yüzlü,şirin bir kızdı.
Yanakları elma elmaydı
Bakışıysa mahsundu.
Elleri pamuktu,dişleri inci
Onun üstüne bir daha yoktu birinci.
Hergün bir saatlik yol giderdik
Ah,şu okul bir bitse der,
Bazen mızar,firar ederdik.
Çantamızı portakallarla doldurur
Okulda bol bol yerdik.
Hele elma,armut,erik
Onların yoluna can verirdik.
Okul paydos oldu mu
Doğru koşardık eve.
Çünkü evde aç susuz
Bizi beklerdi deve.
Kuraklığın hüküm sürdüğü mevsimlerde
Bazı geceler Saya gezme yapardık.
Elimizde büyük bir deve çanı
Galdır güldür gezerdik her yanı.
Yüksek sesle koro halinde
Başlardık söylemeye bu şarkıyı.
(Saya saya sekiz aya
Sadaladım dokuz aya
Dağda koyun kışlasın
Düzde çiftin işlesin
Gökten direk direk
Yerden kürek kürek
Ver Allah'ım bereket
Huuuu...huuuu....huuuu....)
Bunu duyan hane sahipleri
Suyla doldururdu küpleri.
Biz kapıya varınca
Dökerlerdi üstümüze suyu.
Hepimiz sırıl sıklam olur
Çil yavrusu gibi dağılırdık.
Fakat ev sahibinin o uzattığı
Paraları görünce de
Adeta sevinçten bayılırdık.
Ne günlerdi o günler
Bizi beklerdi ekinler.
Elimizdeki mantar tabancaya
Şöyle,bir iki el dokunduk mu
Kaçışırdı bütün serçeler.
Siyah karıncaya Türk,
Sarısına gâvur der
Kıyasıya dövüştürürdük
En çok futbol oynardık
Bazen oyuna dalar
Zilin çaldığının
Farkına bile varmazdık.
Yaz tatili geldi mi
Elimizde bir sapan
Hem hayvan otlatır
Hem de dikenliklerin arasında
Yalın ayak,başı kabak
Kuş avlardık.
Ne de yağlı olurdu
O vurduğumuz kuşlar.
Doyum olmazdı yemesine
Biri en az iki ekmek yağlardı.
Bahar gelince kırlara çıkar
Demet demet çiçek toplardık.
O yemyeşil çimenlerin üstünde
Bir o yana bir bu yana koşar oynardık.
Çeşit çeşit uçurtma yapar
Gök yüzünün maviliklerinde uçururduk.
Bazen fırtına ipi kopartır,
O güzelim uçurtmayı kaçırırdık.
Neydi o bayram günleri
Uyku girmezdi gözümüze.
Hele birde üst baş yenilenmişse
Diyecek yoktu keyfimize.
Gece yarısı yataktan kalkar
Düzünür koşunurduk.
Ne bitmez geceydi o
Beklemekten yorulurduk.
Namazdan gelirdi bütün erkekler
Bayramlaşmaktan yorulurdu bilekler
Haydi koşun,koşun çocuklar
Nineniz,dedeniz evde sizi bekler.
Ne güzeldi o bayramlar
Birbirine kaynaşırdı insanlar
Çocuklar sevilir okşanırdı.
Zengin fakir,genç ihtiyar
Herkes,herkes birbiriyle kucaklaşırdı.
Bugün ne oldu bize
Şeytan mı tükürdü yüzümüze
Nerde o eski sevgi saygı
Herkeste nedendir bu kaygı.
Öğretmenimiz tarihten bahsederken
Fatih'in fetihlerinden
Yavuz'un,Kanuni'nin cenklerinden
Barbaros'un deniz aşılı seferlerinden
Etkilenir,yaş gelirdi gözümden.
Hele şu Kurtuluş Savaşı
Ne acıydı ne acı.
Türk'ün yediden yetmişi
Cepedeydi düşmana karşı.
Evde ne ana kalmıştı,ne bacı
Allah heba etmezdi muhtacı
Çok şükür ki sonunda
Yine giyen biz olduk tacı.
Duvardaki Atatürk'ün portresi
Etkilerdi bütün herkesi
O masmavi gözleri
Sanki her an denetlerdi bizleri.
Dört gözle beklerdik
Yirmi üç Nisan'ı.
O güleç yüzlü çocuklar
Neşeyle doldururdu her yanı.
Bütün dünya çocukları
Ankara'da toplanırdı.
Siyahı,beyazı,sarısı
Tek bir vücut olur
Birbirine karışırdı.
Bütün Kâinat çocukları
Teşekkür ederdi Atatürk'e
Çünkü dünyada çocuklara
İlk sahip çıkan
Bizdik tek ülke.
Çocukluk demek oyun demekti
Koşmaktı,binmekti,inmekti.
Kuru fasulyeyse
En çok sevdiğimiz yemekti.
Oyundu bütün arzumuz
Bu dünyada hiç yoktu kaygımız.
Her şey iyiydi,her şey güzeldi.
Köpek havlaması,kuş cıvıltısı
Rüzgarın sesi,ormanın neşesi
Hepsi,hepsi bir başka güzeldi.
Herkesle dost olurduk,
Kin beslemezdik kimseye.
Çıkarcılık,bencillik yapmaz,
Hiç değer vermezdik keseye.
Herşeyi toz pembe görür,
Peşin sıra hep yürürdük.
Uzun bir çubuğu eşek yapar
O tozlu patika yolda hep sürürdük.
Düşünmezdik hiç yarını
Kuru katı,ne bulduysak
Doyurur geçerdik karını.
Bırak küçük kardeşim büyüme
Hep küçük kal.
Gülüşünle,öpüşünle
Etrafına hep neşe sal.
Bizde çocuktuk bir zaman,
Bugün adam olduk kocaman
Fakat çocukluktaki hayatı
Yaşayamadık hiç bir zaman.
01.09.1987-Demre
Yaşar YaramışKayıt Tarihi : 30.7.2008 12:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir, ilk okul yıllarımı anlatmaktadır.O yıllarda Saya Gezme denilen bir şekilde(Yağmur Duası) bir gelenek vardı.Kuraklığın olduğu zamanlar mahalle çocukları ev ev gezer.hane sahipleride onlara hediyeler verir,üstlerine saklıca su serperlerdi.
![Yaşar Yaramış](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/07/30/cocukluk-hayatim.jpg)
yüreginize saglık..
TÜM YORUMLAR (10)