Bir eski fotoğraf, geçmişten bir iz…
Hayalimde bölük pörçük anılar…
Beyaz badanalı kerpiç evimiz,
Önünde şeftali ağacımız var.
Samanlık önünde kayısımız da
Beyazlara bürünürdü her bahar.
Geniş bir bahçe vardı önümüzde,
Dizilmişti ufka bulutlu dağlar.
Gül fidanı vardı duvar yanında,
Minik minik pembe güller verirdi.
Anacığım çıkar kapı önünde
Eşiğe oturup yün eğirirdi.
Bahçemizde gelincikler açardı,
Tomurcuklarından gelin yapardık.
Bayramlar ki, neşe ile geçerdi,
Kapı kapı gezer, çerez toplardık.
Harman benim için düvene binmek,
Başaklar duvara asılan süstü.
Sacayak üstünde pişerdi yemek,
Geceler yıldızlarla örülmüştü.
Gaz lambası ile aydınlanırdık,
O sihirli masal gecelerinde.
Anlatılanları gerçek sanırdık,
Cadılar, periler... Cüceleri de...
Çekirge sesleri ay ışığında...
Türkü söylerdi tütün dizen kızlar.
Ay yürürdü bulutların peşinde,
Baktığında göz kırpardı yıldızlar.
At arabaları tozlu yollarda
Takur tukur gürültüyle geçerdi.
Geceleri kuşlar tüner dallarda,
Gün doğunca sürü sürü uçardı.
Buğday dövülürdü dibek taşında,
Kara kazanlarda hedik kaynardı.
Kadınlar, erkekler tarla işinde,
Çocuklarsa çelik çomak oynardı.
Höllüklerle belenirdi bebekler,
Ninni söylenirdi beşik sallarken.
Tek sahandan yerdik, nerde tabaklar...
Masaya ne hacet, soframız varken...
Leğenlerde yıkanırdı çamaşır,
Lüks eşyamız yorgan, döşek, yastıktı.
Kimi çocuk yalın ayak dolaşır,
Kiminin giydiği kara lastikti.
Hatıramda güzellikler kalmıştır,
Diz boyu olsa da fakirlik yokluk.
Bir varmış bir yokmuş masal olmuştur,
Kuş misali uçup giden çocukluk.
Nurettin Eyibil
Kayıt Tarihi : 22.12.2017 19:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!