Kumdan tepelerde koşuşturan
Çocukluğum yükselir
Gözlerimden göğe.
Zehir bulaşmamış dillerinde
Kahkahası kalır arkadaşların.
Masumiyetin toprağından
Kokular salınır yağmurla buluşunca.
Yedi yaşında öğrenmiştim
İnsan özünün toprak olduğunu.
Çocukluk güzel şey...
Dimdik duruyor gözümde
Dağları sırtlanan delikanlı.
Gurbetin garip yanında
Kara haber getirmiş
Posta güvercini gibi
Yağmur vuruyor yüzüme.
Bazı damlalar umut taşıyor
Diğerleri de teselliyi bırakır
Saçlarım arasından gözlerime.
Onyedi yaşında öğrenmiştim
Aşkın insanı diri tuttuğunu
Kanı delilik bulaşmış gençliğe...
Ömür, yalnız kuruyor saatleri
Beni yalnız çağırıyor gece.
Geceler ne kadar uzunmuş?
Kaç kez yıkıldım,
Yokluğunun ellerinde.
Avuçlayıp söküp atmak istedim
Mahirce işlediğim varlığını
Bir çığlık ve tek hamlede.
Öyle derine işlemişim ki
Sökmeye yetmedi gücüm.
Yüzeysel bir yara daha açtım
Yaralı ellerimle yüreğime.
Yirmiyedi yaşında öğrendim
Dünya özünün sevgi olduğunu
Yarım bir hayat kalmış geride...
Eşeledim toprağı, kokladım
Birde yüreğe dokundum.
Ellerimle attım içine.
Yağmur bekliyorum can suyu gibi
Ha yüreğe gömülmüşsün
Ha ben toprak altındayım.
İnsanı insan doğurur.
Ve ben korkuyla bilirim
İstemese de oraya döner
Özüne mi özlem duyar?
Yedi yaşında öğrenmiştim
Hayy'dan gelenin Huu'ya gittiğini.
Çocukluk güzel şey...
Kayıt Tarihi : 23.12.2018 20:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!