Çocukluk Aşkımın Otobiyografisi

Erdal Toygun
60

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Çocukluk Aşkımın Otobiyografisi

Sevebilir miyim?
Korkusu yapıştı gencecik aklıma,
Sevmeliydim, bulmalıydım sevgiliyi,
Küçücük mahalle, zaten kız sayısı az,
Hepsinin vardı birer yavuklusu.
Ben kalmıştım açıkta.
Derken yetişti imdadıma,
Duygularımın sahibi, bir çırpıda.
Köyden indim şehre, değil bu nazire,
Köylü olmuş, kentli olmuş hepsi nafile.
Bir kış günü, yer; Erzurum, mahalle; Dere,
Kar ile örtülü damlar, dediler hepsi kürüne.
Sabahın ayazı, ben damda, elimde tahta kürek.
Düşünmekte iken, kürünecek berf’i,
Karşı damda bir siluet, gözüme ilişti.
Baktım ve donakaldım, göz göze geldik sıcacık.
İşte bu, evet bu dedim, kendi kendime.
Yavuklum olacak aşkım, aşkımın durağı,
Bende, bu durakta yolcu bekleyen son avcı.
İlk tebessüm, aşkımın karşılığı ve başlangıcı,
Ondan gelmişti, devam etti.
Yakarışlar başlardı taa, geceden.
Dualar sabahlara kadar.
Her gün kar yağsa,
Kar’a bürünse şu damlar,
Kürürüm ben gündüz gece.
Pencereler olmuştu dünyamız, sevgiye açılan.
Perdeler arkasından,
İşaretler, işaretler bitmez.
Tükenmez geceler, sabahlar.
İkimiz de öğrenciyiz, vardır büyük yükümüz.
Olsun, seviyoruz birbirimizi, yarı yarıya bölüşürüz.
Önce arkasından takipler, ta ki okula gidene kadar.
Leyli idi, beklemek lazım haftayı, olsun Pazar.
Uzaktan bu yükü taşımak, hiçte kolay değil,
Okuldan eve, ev den okula,
Bazen bu aşk biter mi böyle,
Soruyordum hep kendi kendime.
Beklerdim yaz tatilini gelecek diye,
Gelse bile faydası yoktu, bu garip sevgiye.
Günler geçiyor, su gibi.
Aşkımız alevleniyor kıpkızıl,
Bir başka sevgi kaplıyor kalbimi,
Bilseniz nasıl?
Seviyordu, seviyordum delicesine,
Bu sevgi değil, acımasız bir tutku.
Sahiplenmek duygusu, kıskançlık,
Aşırı bağlılık, olmazsa olmaz, ölüm-kalımlık.
Yoktu bu güne kadar yan, yana gelmek,
İlk defa adam gibi buluşmak.
“Paşalar Caddesi” ilk barınak.
Titriyordu içimiz, hem benim, hem onun,
Belli ediyorduk birbirimize, acemice.
İlk selamlaşma, gözlerin buluştuğu saliseler.
Takılmalar, ağlamaklı tebessüm,
Haykırmak gibi bir şey, konuşmak,
Volüm tutmuyor, nefes nefese kalmak.
Bunu önceden hissetmek varmış,
Bir zarf tutuşturdu elime, pulsuz.
Başka izah tarzı yok mu’ydu? Duygusuz.
Telaşlı buluşmayı kısa kesmek isteği,
Gören olur, anne baba korkusu.
Ayıplanma duygusu,
Sona erdirdi bizim tarihi buluşmayı.
Bu uzun bekleyişin ve kısa süren,
Birlikteliğin en değerli kârı,
Olmuştu o mektup, ağzı kapalı,
İlk ben açacaktım. Okuyacaktım.
Zarf yırtılmasın, bu zevk uzasın,
Biraz daha dursun, ceketin cebinde.
Nihayet açıldı, ilk duygu ve düşünce
Çok garip, tereddütlü ve çekingen.
Olacak tabi, ilk ifade, kaleme itiraf.
Sonra alıştı hem kalem, hem zarf.
Mektuplar, buluşmalar uzayıp gitti,
Aşk yükünü çeke, çeke.
Her aşkta olduğu gibi;
Bilinemeyen bir alın yazısıydı,
Bu sevgi sanıldığı gibi,
Bitmedi pembe diziler misali.
Belki de aynı mahalleli oluşun,
Dezavantajıydı komşumun.
Beni bir başka kızla nişanladılar,
Kızı az mahalleden olmayanla.
Alınmadı, olsun dedi, boyun eğdi.
İşaretler, pencereler son kez şahit.
Bitmesini istemediğim bu vakit,
Veda buluşması için son hazırlık.
İlk buluşmanın tekrarı, bir satırlık.
Sessizlik, gözyaşı ve sükûtu hayal,
Bu aşktan ve sevgiden kalan mal.
Unutmadan; düğün hediyem;
Bir “45”lik plak,
“Gökyüzünde yalnız gezen Yıldızlar! ”
Çok garip, kimdi yalnız. Kimdi yıldızlar?

Erzurum - 13.08.1971

Erdal Toygun
Kayıt Tarihi : 26.10.2006 22:08:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yakup İcik
    Yakup İcik

    Bugün ___ ۞ Dogum Gününüz ۞ ___

    ♥ MUTLU YILLAR ♥

    Cevap Yaz
  • Ersen Ibıs
    Ersen Ibıs

    Çocukluk aşkımın otobiyografisi değil de DESTANI demeliydin. Harika bir anlatım.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Erdal Toygun