Çocukluğumun şehrindeyim bu gün
olabildiğince çocuk
ve bir çocuk kadar masumca...
sokaklarına akıyorum sessizce
içimdekilerle dökülüyor sızılarım
derin iz bırakmış adımlarda.
Saf duyguların pervazı
koşuşturduğum yokuş sokaklarda
küçülüyor gözlerim,
ilk umutların filizlendiği okul duvarlarında
yeniden silinip yazılan karatahta gibi
gözümün önünden geçip giden
onca şey gibi ben de silinip silinip diriliyorum.
Sade gazozun olmazsa olmazı
sıcak simiti koklarken iliklerimde,
bir o kadar sıcak yaz günlerinin
bozuk paralarına kardeş şuruplarını içiyorum
yüreğime serpinti o günlere....
ilk tattığım nohut dürümlerinde dürülüyor
çocukluğumun vazgeçilmezleri
şimdinin vazgeçmeleri....
Şehrin fıstık kokan dar sokaklarında
fıstık çuvalları taşıyan kadınların umutları gibi,
özlemlerimin ve hayallerimin
kaldırımlarında tazeleniyor o günlerim...
elma şekerleri tepsilerinde kızarmış
çocukluğumun yaz günleri sararıyor gözlerimde,
yokuş aşağı sokağın her adımında
her yeni çıkışın terennümü dilimde iken,
bir çocukluğumun şehrini solukluyorum
çocukca ve çocukluğumca....
Kayıt Tarihi : 9.12.2006 13:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gaziantep'in mahzun ve sade sokaklarında geçen ancak o sokaklardan uzak bir özlemle yazılan satırlardır. Bu satırlar uzun süre çocukluğumun şehrinden uzak kaldıktan sonra yapılan ziyarette dile getirilmiştir.
her şehir böyle şanslı değildir..
TÜM YORUMLAR (1)