Çocukluğumu aradım Şiiri - Şükrullah Yav ...

Şükrullah Yavuzer
235

ŞİİR


14

TAKİPÇİ

Çocukluğumu aradım

Bugün yine sessizce dolaştım
Çocukluğumun sokaklarını
Yüzümü aradım yorgun insanların yüzünde

Demirci Yusuf'un dükkanından yükselen balyoz sesleri
Önümde kaçak çay
Mekan Çavuşun kahvesi
Etrafımda dostlar
Zaman muhabbetin tam ortası
Burnumda tütüyor
Sütçü Hasan'ın kıymalı yumurtası
Dağlarda sevinç çığlıkları
Gençler iniyor tepelerden
Sırtlarında çoğan çuvalları
Kurt ulumaları uzaklardan
ve Nergiz kokuları
Kandil gecelerinde melek sanırdım Pervazlara konan güvercinleri
Sevdiğime hiç çiçek alamadım
Ne çingene kızları vardı kasabada
Ne de çicek pazarı
Eter ve klor kokan okul laboratuvarı
İspirtoyla yazılan teksirler
Bir mikroskop, kurbağa bacağı
ve soğan zarı
Rüzgâr esiyor ıslıklar çalarak
Yağmurlar siliyor işlik duvarına tebeşirle yazılan yazıları
Sonra İlhan beliriyor yokuşta koltuğunda boş iki tepsi
yüzünde belirli belirsiz bir sevinç
belli ki erken satmış Emine ablanın leziz pastalarını
Korali amca küçük kulübenin önünde hasbihal ediyor dostlarla
Abdi amcanın bahçesinden
yeşil erik aşırıyor çocuklar
Ninemin sandığından çıkan
kuru üzüm ve hurmalar
ve nakışlı mendile sarılı ayna
kalplerde yamalı sevdalar
Tıraş olurken eşlik ediyor gençler
Ede'nin şen şakrak hahkahalarına
Koca yürekli insanlar yürüyor sokaklarda
yüzlerinde tebessüm
Selamlaşıp kucaklaşıyorlar
herkeste tatlı bir bayram telaşı
Kurutulmuş ekşi elmalar serili damlarda
Bir dağ başı yalnızlığıyla
Eski komşuların yüzünü aradım
Buğulu camlarda
Aşina sesler duyuyorum
Yağmur damlalarının arasında
İğde kokan kerpiç duvarlı sokaklarda
Boynu bükük bir ters lalenin
hüznünü yaşadım
Oturup bir çay içtim
üzerine çakıyla kalpler kazınmış
ayağı kırık tahta masada
Çocukluğumu aradım artık göğü mavi olmayan bu kasabada

Bugün yine sessizce dolaştım
çocukluğumun sokaklarını kalabalıkta yürüyen insanlara baktım anlamsızca .
belki aşina yüzler vardır diye
caddelerde eski simalar
duvarlarda el işlemeli şahmeran resimleri yok
üzerlikler tarih olmuş çoktan
Sofralarda Sümerbanktan alınmış çiçek desenli porselen tabaklar yok
mutfakların baş köşesinde
Tabakların bir sanatçı ruhuyla dizildiği tahta raflar yok
yanan sobanın şişlerine asılan
pantolondan damlayan
suyun cızırtısı
margarin tenekelerinde yetiştirilen rengarenk çiçekler yok
çocukların ellerinde direksiyonu penisilin kapaklarıyla süslenmiş tel arabalar
Evlerin önündeki dibeklerde buğday döven kadınlar yok
mahallenin tek çeşmesinin başında muhabbet eden kızlar
iri bulgura daldırılan tahta kaşıklar
ebem gümecinden sarma yapan gelinler de yok artık
grapon kağıtlarından yapılan süsler
Öğretmenlerini görünce
duvarların ardına saklanan siyah önlüklü çocuklar yok
Lezzet lokantasının önünde
buyrun buyrun diyen
Aziz Ustanın sesi yok
Mihrab'ın kahvesinin önündeki arktan akan su
toprak damlara dayalı merdivenlere kurulan salıncaklarda sallanan çocuklar yok
Değirmen deresinde buğday öğütenler yok
iftar saatlerinde top da patlamıyor artık
Düşlerim bile bu şehir kokarken
Çocukluğumu aradım
artık göğü mavi olmayan
bu kasabada...

Şükrullah Yavuzer
Kayıt Tarihi : 10.10.2024 17:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Şükrullah Yavuzer