çocukluğumda
bahçemize buğday ekerdik
sulaktı toprak...hemencecik yeşerirdi
boy verirdi adam boyu.
abimle saklambaç oynardık,
ne de güzel yeşil kokardı
hele o başaklar
bire bin,bir sır
firik yapardık
ellerimiz kapkara...
varsın olsundu,
tadı karalığa değerdi
ve
başaklar olgunlaşıp sararınca,
buğdayın güzü derdim...
Babamın yüzü gülerdi...
şimdi adını anımsamıyorum;
yaşlı bir adam vardı.
her yıl gelir;
orakla biçerdi...
bahçenin ortaca yerinde
harman olurdu.
koca bir yığın
sanki küçük ali tepesi
dövenle sürerlerdi...
Allahım!
dövencinin gönlüyle
sırayla binmek,
en büyük tutkuydu.
ne de güzel fır dönerdik...
bazen ağlardım.
buğday tanecikleri, altımızda
ağlıyor diye...
sonra;
bayramoğlu osman'ın
harman makinesi gelir.
osman başında,
ne de çalımlıydı mübarek...
koca kasabada
tek makine,
üzerinde boncuğu,süsü
gelin kız gibi...
başlanırdı
tak tuk tuka tuk
savururda savurur...
gece başında beklerdik.
rüzgarın sesiyle ortaklaşa
annemin getirdiği,
yemekleri yerdik.
sabah olunca
babam,
buğday yığınına yaklaşır,
elini daldırır
her taneye iştahla bakar:
“çakmak çakmak” derdi.
hepimiz maşallah çeker,
hesabını yapar,
bire kırk derdik...
bana afarasını süpürtürlerdi.
toprakla buğday sarmaş dolaş...
kokusuyla olurdum sarhoş...
her nedense,
hoşuma giderdi
ve...
eve yolculuk...
buğdayım
elenir,yıkanır,ayıklanır
doğru değirmene
ordan un oluşumuyla,
yeniden eve...
beş -altı kırat unla,
hamurlar yoğrulurdu geceden...
teyzem yardıma gelirdi...
tandırda pişerdi...
sanki; buğdayın çilesi,günahı...
ve tandır ekmeğinin her lokmasında
buğdayın masalı
hayal olurdu....
_Alıntı-
Gürsoy SolmazKayıt Tarihi : 17.11.2009 20:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alıntıdır...
TÜM YORUMLAR (1)