Çaltıdikeni gibi saplandı can evime,
Korku dolu çocukluğum, daha da acı.
Bunca yıl durmadan kaçtım önünden,
Nereye gittimse izledi beni,
Arabanın ön tekeri misali...
Çağrısız gelip oturdu karşıma;
Yırtık poturu, dokuz yamalı gömleği.
Ürpererek baktım kendi kendime;
Evet, çocukluğumdu karşımda duran,
Bakışı, susuşu, köysü köysüydü gözleri.
Oydu, evet oydu, yanılmıyordum,
Yüzündeki çiçek bozuğuna değin...
Sonra, çocukluk arkadaşım İsmail geldi,
Süleyman, Mahmut ve Abit geldi.
Beni, bana uzun uzun anlattılar;
Birlikte yemlik toplamışız dağdan,
Soymuk yalamışız, asma yaprağı yemişiz,
Kışın tipide donmuşuz, yazın yanmışız.
O günlerin saflığı vardı sözlerinde,
Bana bakan gözlerinde, acımazsız kin...
'Sen unuttun bizi' diyordu biri,
Diğeri gözlerime dikmişti gözlerini,
Öteki sıktı yumruklarını bir balyoz gibi,
Büyüyordu elleri, gözleri, gövdeleri,
Çoğalıp üstüme üstüme geliyorlardı.
Korkuyordum kendi çocukluğumdan,
Çocukluk arkadaşlarımdan korkuyordum.
Bilmiyorum neden oluştu bende bu korku?
Bilmiyorum nasıl oluştu onlarda bu kin...
'Sen kendini unuttun, bizi unuttun'
Diye, bağırıyorlardı hep bir ağızdan.
Oysa, unutmamıştım ne kendimi, ne onları,
Belleğimden silinmedi hiçbir şey;
Böğürtlen üzümü, geven balı, çaltıdikeni,
Gözyaşım, alın terim, el emeğim, ekmeğim,
Unutan kim, değişen nedir söyleyin?
Çocukluğum, çocukluk arkadaşlarım!
N'olur biraz durun, beni dinleyin.
Bakın işte, ayaklarımda sırım yarası,
Daha silinmedi avuçlarımdaki nasır,
Bakın yüzüme, işte çiçek hastalığı izi.
Ben eski Lamos, yeni Esentepe köyünden,
Battaloğlu Gök Ali'nin çocuğu Ahmet.
Nasıl unuturum sizi, haydi söyleyin?
Kayıt Tarihi : 30.4.2004 18:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!