ÇOCUKLUĞUM
Dağ yollarının sarp bayırlarında koşmak doludizgin.
Acı kekik kokularını uçurtma ipleriyle paylaşıp
Yılları, takvim yapraklarında tuttuğum
Çetelede kaldı çocukluğum...
Sert rüzgarlar uğuldarken pencere camında
Karanlık telaşı basar avluya, ahıra, mutfağa.
Kuş resimli cam bardakta içilen şekerli çaydan sonra
Gecenin erken saatinde ailece doluşup yatağa
Tavanda dans eden sobanın kızıl gölgelerindeki
Rüyalarda takılı kaldı çocukluğum...
Geceler uzun ve ayaz olsa da evimizde
Eş dostun sohbetiyle bahara dönerdi zemheriler.
Sinideki kuru yemişe uzanırken tüm eller
Hala kulaklarımda çınlayan bekçi düdüğündeki
Güven veren tiz seste kaldı çocukluğum...
Kuru bir çöp bebeği allayıp pullayarak
Eğri telden yapılmış arabayla gelin çıkarmak.
Misketi, misketlere çarpıştırırken çılgınca oyun sonunda
Yolumu gözleyen sessiz dostunun sarı tüylerini okşarken
Doruğa ulaşan sonsuz huzurda kaldı çocukluğum...
Elektrik kesilince lambanın üzerine eğilip
Yanan saç uçlarında alev alev ders çalışmak.
Kuru üzüm, kırık leblebi cepte nefis çerez
Sofrada bulgur pilavı, acı tarhana hiç fark etmez.
Anlatılan masalın baş kahramanı edasıyla
Başımı koyduğum bir çift kuru diz üzerinde
Kurduğum hayallerde kaldı çocukluğum...
İbrahim Kavas
Kayıt Tarihi : 17.1.2018 11:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
1964 ile 1972 yılları arasındaki günlerim. Yaklaşık 3000 nüfuslu küçük bir Anadolu ilçesi. Dizelle çalışan yerel bir santralle belli saatler arasında verilen yetersiz elektrikle aydınlanan evler. Teknolojinin hiç olmadığı dönem. Birkaç saatin içine sığdırılan akşam saatleri ve akraba- komşu ziyaretleri. Sıcak ve içten ilişkiler, yardımlaşma, dostluklar, arkadaşlıklar, kardeşlikler. O yıllarda hepimizin “postacı amca, bekçi baba, sıhhıyeci dayı” diye adlandırdığımız cana yakın görevliler vardı. Kedi, köpek, kuzu, güvercin, tavşan gibi sessiz dostlarımız vardı. Gece yarılarına kadar sokakta oynarken, sabah güneş doğmadan tarlaya giden büyüklerimiz topumuzu kesmez, ailelerimizle kavgaya gelmezdi. Birimizin bisikleti tüm mahalle çocuklarının, topu hepimizindi. Hiç masraf yapmadan kendi imkanlarımızla ortaklaşa uçurtmalar yapıp, yarıştırır, ipi kısa olana eklemek için ip sağlamaya çalışırdık. O yıllar unutulmayacak kadar güzeldi ve hayat çok ama çok tatlıydı...
Teknoloji kimin umurundaydı ki... radyoda arkası yarın... akşamları ev gezmeleri ve çocukların oyunları... Şiirle bende gittim çocukluğuma... engellemesem kalem neler yazacak neler... kutluyorum.
şimdiyse dünya telaşası geçen günler tebrikler
TÜM YORUMLAR (34)