Küçücük bahçemizde, tek katlı evimiz vardı.
Şehirden alabildiğine uzak, çok uzaktaydı.
Her taraf kızıl çamurdu, önünde patika yollar.
Ne su ne elektrik vardı, ne de yakındı okullar.
Annem bahçede, her pazar çamaşır yıkardı
Kız kardeşlerim çil yavrusu gibi dağılır,kaçardı..
Ellerim soğukta şişerdi, depodan su taşımaktan.
Okulda utanırdım, çamurlu ayakkabılarımdan.
Çoraba sokar, çıkarmayı unuturdum paçalarımı.
Sık sık cezalandırırdı hoca, geç kalmışlığımı
Eldivenim yoktu, yırtık çorap giyerdik elimize
Çocuklar kartopu oynarken gülerdi eldivenimize.
Gece karşısına geçerdik, televizyonumuzun
Bazen yatmayı unuturduk, gelince uykumuzun.
Bonanza, kaynanalar, yayın bitene dek bakmak.
Bir ayrıcalıktı, mahallede akülü televizyonu olmak.
Olmayanlar bakmaya gelirlerdi, geceleri misafir.
Annem kızardı, gelen çocuklara üstleri toz ve kir.
Ne belediye otobüsü gelirdi, ne de bir minibüs.
Sıkı komşu ilişkileri vardı, ne kavgası nede küs.
Beden dersinde, ablamın ak eşofmanını giyerdim
Sınıf alay ederdi “kızlarla oyna” diyeni döverdim
Zira mavi giyerdi, okul yönetmeliğinde erkekler.
Yalnız kızlar giyerdi beyazı, o küçük kelebekler.
Ben istemezdim, beyaz eşofmanı okulda giymek.
Kantininden aldığım simidimi de, çaysız yemek.
Benden hızlı koşan başkası yoktu okulumuzda.
Ne de benim kadar, Türkçe notu iyi sınıfımızda.
Üç kız kardeşim vardı, ikisi büyük biri küçüğüm.
Üçünden de daha zayıf, hem boyca küçüktüm.
Bazen kompleks edinirdim, bücür dediklerinde.
Hep uzun olmak isterdim, dualar ve isteklerimde.
Dışarıda bir köpeğimiz, içeride bir kedimiz vardı.
Kedi bazen, annemin yoğurt tasından süt çalardı.
Bahçeye maydanoz, tere, marul dikerdi annem..
Lakin mecali kalmazdı, sofraya getireceği dem.
Bize bağırırdı, “hadi onu bari siz getirin çocuklar”
Babam asabi ve eli ağırdı, çarpardı yere kucaklar.
Yeşil çam filmlerinde ağlardı annem, duygusaldı.
Belli etmemek için, gözyaşlarını bizden saklardı.
Okula giderken harçlığımız yoktu, az leblebi tozu.
Ya çubuk kraker verirdi, boğazımızı yakardı tuzu.
Kahvaltıda zeytine peynir değişirdik, kardeşimle.
Ya yumurtanın beyazla sarısı takastı değişimde
Ama haylaz, tembel de olsak, mutlu bir aileydik
Allah ne verdiyse, sofrada ne bulduysak yerdik
Şimdi düşünüyorum, aradan kırk yıl geçmiş
Mahallemiz şehir içine sinmiş, evler yükselmiş.
Eskilerden kimseyi göremiyorum, uğradığımda
Kimi komşular taşınmış sokaktan, sorduğum da
Onca yıl geçmiş, ayrılmam dediğim bu şehirden.
Yıllarca uzak kaldım, Uşak'ta hemşehrilerimden.
Şimdi kardeşlerimde başka yerde, başka illerde
Görmeyeli yıllar oldu yeğenlerimi, enişteleri de.
Annem ve babam yaşlanmış, bir ayağı çukurda,
Arar sorarım, ziyaret ederim zaman bulduğumda
Hayır dualarını almadan yapamam, o canlarımın
Kardeşlerin, eşin dostun ve bütün akrabalarımın.
2011
Uğur Musab Şahin
Kayıt Tarihi : 2.11.2011 10:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Anadolunun küçük bir şehrinde,1974 lı yıllarda çocukluğunu yaşamış insanların yaşam öyküsüdür.
Başarılı. Tebrikler
Tşk ederim Ömer kardeşim..
TÜM YORUMLAR (2)