kayaların üstü buz tutmuş
çalı çakır ayazı titretir
pamuk gibi kar
dikenleri arasında
gözükür hambat ova
çarşaf içinde gibi akça
yılan gibi
karayolu kıvrılır gider
dazkırıya doğru
düşe kalka kayarak
indim iniş aşağı
avuçlarım üşür
terlerdi birkaç öncesine dek
gözlerinde uyurdum çoğu kez
boşaldı köyüm
hısımlarım yakınlarım
çaltılık içinde
mermer kutular çoğalmış
tozu bile kalmamış
uyuduğumuz tek göz odamızın
bir oda da yedi sekiz kişi
aç açık kim bilir
sevdiğim kaydı bire bir
elimden sıyrılıp
toprağa koyduğumuzdan beri
harman arasında
yapılan imece
koş kalbura buğday doldur
çeçin çerezi olsun
bir koşuda gider gelirdik
kaç kez uyukladık düven üzerinde
kaç kez uyarıldık boksağı tutmadık diye
temtek ayırırdık harmandan kirlenen sapı
gezi yolları farklı olmalıydı hep
düven toplardı sapı
önüne basardık dövenin
atlar geçerdik üzerinden
kaç kişi kaldı o anılarda yaşayan
öyle kalabalıktı harman yeri
sinema oynardı
motorla çalışırdı makaralı bobinler
kaçamak yaptığımızda sevinirdik
ayhan ışık gibiydik çoğumuz
karayağız çocuklardık bakımsız
ne geldi geçti çabucak
küçücüktük o zaman
küçücük torun
torbaya karıştı çoğumuz
yaşamak içindi varımız yoğumuz
301210istanbul
Ozan EfeKayıt Tarihi : 23.1.2011 17:01:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!