Eskilerin oturduğu yerden geleceği koklaması vardı,
Biz, yani tabak artıkları, geçmişten bile nasiplenemiyoruz.
Sırtımıza batan dikenleri çıkaracak cesaretimiz yok,
Küllerimizden ölmeyi becermeyi öğrendik.
Gözümüz önde, adımlarımız geri gidiyor.
Bizi kollayacak olanların kılıcı artık ekmek kesmiyor,
Acıktığımızı unutuyoruz ki doymak aklımızın köşesinden bile geçmiyor.
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta