1
Yeni bir yıla başlarken
pür telaş hazırlanıyor okuyucu masalına
çikolata hazır yemek oyuncaklar
uzatılıyor size tam tekmil
televizyon ekranından çil çil
Sakın inanmayın çocuklar
gazete sayfalarına duvardaki ilana
karın doyurmaz renkli kağıt cam duvar
Bu rengarenk örtü saklar
çocuk cesetlerini ezen tankı tüfeği
Masal prensi de çözemez bu ilmeği
Zümrüdü Anka masaldan çıkmaz siz ölürken
Belki büyük boy resminizi
koyabilirler sırlı bir çerçeve içine
İnanmayın mağaza vitrinlerine
sırlı çerçeve günahıdır iktidarın
örter kirli kanı
Ve iş dönüşü babanız
önünden geçerken fotoğrafların
yüreğine akıtarak gözyaşını
tek siz görmeyesiniz diye
susturur bayramlık özleminizi
Yani Güneş de olmasa
yırtık gömleğinizden içeri girerek
etinizi kimse okşamaz
Öptürün Güneşe yanağınızı gerinerek
koruyun kendinizi aman yoksa
çalar kapınızı kar sakallı ayaz
ve zaturre verem ve kuşpalazı kızamık
ve aşk acısı bıçak yarası ayrılık
2
Ben sizleri üzmek ister miyim
umutsuz sözler söyleyerek hayata dair
Çocuklar ki en sevdiğim
günleri süsleyen çiçek
hakkınızdır güzel şeyler istemek
Süt ve şeker vermek isterim elbet
ama sorarım size insan
yalan katmadan nasıl anlatabilir
bir kenara itilen gerçeği
Bana uzaktır böyle bir hürriyet
Bir oyuncak tren hasreti durur
çocuk bakışlarımda şıvgın
Hala sızısı içimde yağmur
benim gözlerimden öpülmedi hiç
anamdan ve cümle hastalıktan
bir de kirvemden başka
kimse almadı kucağına
doyasıya girmedi yüreğime sevinç
ondan ağrır ilkyazları sol yanımdaki yürek
ve uzak durur bana ağız dolusu gülmek
3
Derler ki çocuklar
göremez hiçbir şeyi
Ana rahminden cennete gitmek uğruna
sökülüp çıkarılan tomurcuk
gül ağzına kurşun dolan
insan dalındaki yusufçuk
ne görebilir ki kötü ya da iyi
Günü solduran gözü dönmüş bir zorba
ve softa bir iğrençlikten başka
ne görebilir ki ürettiği
çelik yığını altında ezilirken insan
Binlerce senedir avundu
yalancı memeyle beslenen halk
Bir masalcı ne anlatabilir
gerçek bir öyküye dair
Derin uykularda su
4
Şu gürültü de durmaz ki
Güneş de giremez ki şimdi
beton duvardan içeri
Ah çocuklar siz duyun ne olur
görün yaşadığınızca
Haydi gelin konun dalıma usulca
ki gözlerinizden öpeyim
Oy çocuklar sıkı tutunun ne olur
sıkı tutunun birbirinize
Bahar bu yıl da uzak bize
Bir masalcının omzundaki Zümrüdü Anka
benzemez hayata tutunan kuşlara
Zemheriye yakın duruyor bahçe
üstelik bedbin bir insan kadar çorak
Savaşın olduğu her yerde şimdi
paramparça hercai menekşe
Güzel günler çok uzak belli ki
barış çok uzak
(Aşk Fesleğen Kokar-Mart 1999-Şiir kit.KİS yay.-Ankara)
Kayıt Tarihi : 29.12.2005 12:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ARTIK BÜYÜDÜN ÇOCUK
Artık büyüdün çocuk
Geride kaldı topacın
Balonun
Bilyen misketin
Bulutlara kafa atıp
Rüzgârda kuyruk sallamayacak uçurtmaların
Ah!
O misketlerin ışıkla yarışan rengi
Kırmızı sarı
Yeşil mavi
Ya karıştığın çiçekler
Bengi bengi
Bindallı fistanıyla bebekler
Veda et çocuk oyunlarına
Birdirbir uzuneşek
Körebe Evcilik
Mazide kaldı seksek
Uçtuuçtu kuş uçtu
Bu çocukluk da böyle geçti
Geri gelmez gayrı o günler
Ne yapsak ne etsek
Unut çocuk unut
Yok gayrı
Yasak sana
Döne döne
Sevişe şevişe
Güle oynaya
Bir sürü kuşun takılıp da peşine
Rüzgârla yarışma
Yok gayrı
Kızlı erkekli
Gülüşe gülüşe
Toza toprağa
Dala yaprağa karışma
İncil Tevrat Kur’an
Ve helal ve haram
Töre din iman
Cennet cehennem
Cin Şeytan
Gulli diyaban
Ve korku ve yalan
Kimse duyamayacak gayrı
Bahara durmuş
Çocuk gülüşlerini
Kimse görmeyecek
Hıçkırıklarını iç çekişlerini
Hadis ayet
Farz sünnet
Ve rivayet
Ve riya, ihanet
Setr-i avret
Riyazet çocuk riyazet
Gayrı haram sana dokunmak
Arkadaşının tenini bırak
Eline bile
Ya tefrittir ya ifrat
Dile düşürürler
Recim taşına tutarlar
Dikkat et
Tutar ellerini
Ve sıkar yüreğini
Edep ahlak fazilet
Onlarca kural
Ülkelerce kalıp kaide füruat
Bunca Teferruat
Her evde her bellekte bir âdet
Kimse doyurmaz açlığını
İşsizliğini
Ve kimse doldurmaz hiçliğini
Babadan oğula
Yetmiş göbekten beri
Kan davasıdır kalan miras
Yazılan vasiyet
Demeyesin yarın
Teğet geçildi hayat
Gayrı büyüdün çocuk
Ağlamak yasak
Öyle içinden geldiğince
Salya sümük
Artık büyüdün
Saklanıp bir taşın yosunlu yanına
İçine sağacaksın gözyaşlarını
İçine ağlayacaksın
dolana kadar o dört gözlü yürek
Tikler, seğirimeler
Kasılmalar
Ta ki Felç olana
Kalp krizi vurana dek
Eskiden bir tarla dolusu gülerken sen
Gayrı saksılara
Dile
Fısıltılara düşecek gülüşün
Artık büyüdün be çocuk
Kapıdan çıkarken küstüğün kişiyi
Girerken unutmak
Girerken affetmek yok artık
Yokluklarda yoksulluklarda
Çoktan yaşlandırmışlar
İçindeki çocuğu
Tekmeler tokatlar
Çoktan alıp götürmüş
Yüreğindeki gülücüğü
Bir o yana bir bu yana
Sen yuvanda yuvarlanırken
Belki de öz babandan yedin
İlk tekmeyi ana rahminde
Onca zulüm
Haksızlık ve riya
Çoktan bitimiş
annenin yüreğindeki rüya
Çoktan öldürmüşler
O uyurken gülen bebeği
Çoktan çürütmüşler
Yüreğindeki
Pır pır eden kelebeği
O ninnilerdeki gibi değil bu dünya
Kim bilir
Kaç kez teslim olacaksın muhannetlerde
Günde bin kez ölüme
Okul sıralarındaydı hani
İlk baş kaldırışın zalime
İlk isyan edişini nasılda boğdular
Haksızlığa ve zulme
Artık büyüdün be çocuk
Şimdi kalbinin çatlaklarından
Sağmaya
Boca etmeye geldi sıra
Gün gün içine sızdırdığım
Damla damla
Biriktirdiğin zehri
Şimdi ölmeye geldi
Öldürmeye geldi sıra
Birileri için
Bir şeyler uğruna
Şimdi can almaya
Kanamaya geldi çocuk
Yüreğindeki kini kahrı
Artık büyüdün çocuk
Dünde kaldı
Omzuna kolunu attığın
Yahudi Filistinli
Zenci isen soluk benizli
Gayri hasmın senin
Yunanlı, Rum, Ermeni çocuk
Artık geçti bahar
Vurgun yedi
Ayazlara teslim yüreğindeki çiçek
Gelen zemheri
Hasmın için de
Seninin için de
Engerek olup sokmaya
Kanamaya
Kanatmaya
Leş olup kokmaya geldi sıra
Kokutmaya
Korkmaya
Korkutmaya geldi sıra
Akıtma zamanıdır şimdi
Ezberindeki şirreti şerri
Şimdi yakmanın
Şimdi yıkmanın zamanı geldi
Bu dünyayı
Bu şehri
Şimdi kirletmeli
Tükürmeli içine
Ta galü beladan beri
Akıp giden nehri
Merhamet et
Âdemoğlu insaf et
Ezberinden önce
Bir şans ver Aşka sevgiye
Adalet adalet ama
Törenden, terbiyenden
Adaletten önce
Merhamet et
Merhamet et
Âdemoğlu insaf et
Aşka sevgiye bir şans ver
Bir şans ver
Ebemkuşağının rengine
Bir şams ver taşa toprağa
Güle yaprağa
Bir şans
Bir şans ver
Kuşa kurda
Oğla kıza
Şu güzelim dünyaya
Bunca acının sancını
Kanın içine doğurduk seni be çocuk
Diz üstü çökmüşsün
Zalimin
Zulmün
Ve ölümün önüne
Çalmışız denizin mavisini.
Kulluğun ve köleliğin kitabını
Okumuşuşuz kulağına
Hem de sormadan sana
Kalem olup ağlamışım yazgına
Sen bizi bağışla
Sen bizi affet
Güzel yanı da var be çocuk
Genç kız olmanın
Güzel yanı da var
Delikanlı olmanın
Güzelin,
Yiğidin en hasına vurulacaksın örneğin
Sarmaşıklar gibi sarılacaksın sevgiline mesela
Çöllere düşecek
O Mecnun o Leyla
Gecene dolup da o gözleri ayla
Yüreğini ısıtacak
Aşk denen o tatlı bela
Artık büyüdün çocuk
Şimdi
Güneşi indirme sırası sende
Karanlığın ardından
Şimdi
Gülümseme sırası sende
Ay gibi bulutların arasından
Resmini çizme sırası sende
En güzelini dünyanın
Hoş geldin delikanlı
Sevginle
Bilginle
Yüreğinle
Şimdi sevme
Şimdi verme
Şimdi Gelmişi geçmişi ve geleceği görme
Şimdi direnme sırası sende
Zalime zulme
Yaşama sırası sende
En güzelini sevdanın
Dile ki
barış olsun dünyanın dili
Dile ki
Yedi iklim dört köşe çiçeklerle bezeli
Düşün ki
düşüne girsin yarının en güzeli
Dile ki
Yüreğe sinsin baharın gülü nergisi
Dile ki
Gecene insin sevdanın ayı yıldızı
Dile ki
Elinden tutasın en yiğit oğlu
Işığa ve aşka durmuş en güzel kızı
Dile ki
bahara dursun yarinin yüzü
Dile ki
dinsin şu arzı alemin kanı gaybeti garezi
Dile ki
Işığa ve lekimşaha dursun gökyüzü
İste ki
barışa sevgiye ve aşka kessin yeryüzü
İste ki
Sevelim sevilelim
Güle güneşe ve gülüşe çevirelim gündüzü
Artık büyüdün çocuk
Çok gerilerde kaldı
Ağzı süt kokan bebek
Kozayı delmenin zamanıdır şimdi
Kanatlandı o kelebek
Hoş geldin delikanlı
Hoş geldin
Bak selama durmuş sana
Secde eder önünde
Dağ deniz yer ve gök
Var mısın
Kanla
Kinle
Nifakla
Var mısın
Riyayla
Nefsinle
Şeytanla yarışa
Hoş geldin delikanlı
Hoş geldin
Var mısın
Cehaletle
Sefaletle
Sınıfla
Sömürüyle
Savaşa
Artık büyüdün çocuk
Var mısın bir damla su taşımaya
Kardeşliğe sevgiye ve barışa
Yolun açık olsun delikanlı
Hadi başla
MAHMUT NAZİK 29 ekim 2008 MERSİN
yırtık gömleğinizden içeri girerek
etinizi kimse okşamaz
Öptürün Güneşe yanağınızı gerinerek.
Evet kapitalizm elinden gelse güneşide kapatacak, satmaya başlayacak. Ama ne kadar biz barışı uzak görsek de yakınlaştırmak bizim elimizde. Düşüncem şu ki; şiirlere yansıyan anlık isyanlar, anlık anlatımlar. Gerçekte karamsarlığa düşmeden, dünyaya gelen her insan kendini barış adına sorumlu tutarsa 'yakmadan, kırmadan, vurmadan...ağlatmadan... insanlık adına...' insanlık tarihinin daha iyi günlere yürüyeceğine inanıyorum. Çok güzel bir çalışma. Tebrikler.
TÜM YORUMLAR (11)