Enseye şaklatır, yaman bir sille,
Zamâne çocuğu nedamet bilmez,
Nereye gidersin, sen bu nesille?
Al koru desen de, emanet bilmez.
Be oğlum, sorarım; mektepte idin,
Bakalım hocandan neler öğrendin,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Harika bir teşhis.Umarım ki,gelecek nesiller işin özüne inmeyi becerirler.Onları suçlamak kolay hocam.Ailenin,toplumun,eğitenlerin kusuru yadsınamaz.Bunların yanı sıra,aydın,kültürlü,bilinçli çocuklarımızın da var olduğunu bilmekle avunuyorum.Kutluyorum.Tam puanla selam ve saygılar sunuyorum.
Bu ulusun geleceğini kurmak ve ortak değerlere sahip,hoşgörülü bir kuşağı var etmek ttutarlı bir eğitmm politikasıyla olasıdır.
Türlü siyasi düşüncelerle/türlü siyasi manipülasyonlarla oynanıyor eğitim sistemimiz.
Son yarım yüzyıldır benzer bir kanaatin elinde,tasarrufunda duruyor eğitim.
Çağdaş,ulusal,tinsel değrlerini önemseyen bir gençliği şekillendirmek istiyorsak eğer olaya yaklaşırken daha nesnel bakabilmeliyiz...
Bu ülkenin çocukları DİNSİZ de olmamalıdır DİNCİ de olmamlıdır...
Şiiri,bir eğitimci olarak ,bir kurumda otuz yıl emek tüketen biri olarak da okudum....
Kutluyırum Sayın ADAKLI.
Erdemle.Selamlarımla.
Şikayet yok üstad.
Sağlam ve genç fidanlar yetiştirmek geleceğin ormanına delalettir.Keyfiyet ,kemmiyetin önüne geçmemeli bence.
Layıkı vechiyle ,Bir çocuk yetiştirmek binlerce çocuğun kurtuluşuna vesile olacaktır.
selam ve dualarımla tebriklerimi bırakıyorum.
Çocuklar Duysun
Enseye şaklatır, yaman bir sille,
Zamâne çocuğu nedamet bilmez,
Nereye gidersin, sen bu nesille?
Al koru desen de, emanet bilmez.
Be oğlum, sorarım; mektepte idin,
Bakalım hocandan neler öğrendin,
Cevaben dedi ki, irticamış din,
Lâdîni hayatı, bir zulmet bilmez
Mukaddes şeyleri öğretmediler,
Söverek ceddine, hain dediler,
Senden de, böyle şey, yapmayı diler,
Dinsizlik dersini, mel’anet bilmez.
İslâmı bozacak adam arattık,
Düşmana dost olan, nesil yarattık,
Çantada kekliktir, çocuklar artık,
Yapılan tahribi; felâket bilmez.
Kâfire bu gençler, yeni malzeme,
Ah oğlum dikkat et ona benzeme,
Beynini pişirip, sana bir meze,
Yaptırıp yedirse, bereket bilmez.
Sonra da derler ki, nasıl Müslüman,
Öteki ülkeler, hepsi sütliman,
Terörist sizsiniz, sizden elaman,
Dense de uyanmaz, feraset bilmez.
Derler ki kalkındı diğer ülkeler,
Bir sürü icatlar hem neler-neler,
Sizlerden olumlu cevaplar bekler,
Çaresiz kalmışsa, acziyet bilmez.
Kâfirim diyemez, bak sor bir gence,
Hayatı zannetmiş, yalnız eğlence,
Mü’minim, dese de, lafa gelince,
Ettiği hatayı, cinayet bilmez.
Aslına bakarsan, çocuklar haklı,
Başkası vermişti, buna bu aklı,
Doğruyu bulmaya değil meraklı,
Hak için gayreti, hamiyet bilmez.
Alınız, a beyler, size bir gençlik,
O biçim yetişti, öğrendi cinlik,
Vatana anarşi veya bir piç’lik
Yaparsa, bu işi, ihanet bilmez.
İzmit
08.11.2012
Bedri Tahir Adaklı
Güldeste siir grubumuza hosgeldiniz kiymetli hocam...Tebriklerimi sunuyorum...
Mukaddes şeyleri öğretmediler,
Söverek ceddine, hain dediler,
Senden de, böyle şey, yapmayı diler,
Dinsizlik dersini, mel’anet bilmez.
İslâmı bozacak adam arattık,
Düşmana dost olan, nesil yarattık,
Çantada kekliktir, çocuklar artık,
Yapılan tahribi; felâket bilmez.
sevgili dost,
Bu güzel ve anlamlı çalışmanızı ve sizi yürekten kutlarım.
Güzeldi......başarınız daim olsun.
Saygılarımı ve sevgilerimi sunuyorum.......
Hiç merak etmeyin, herkes ektiğini biçecek....
Onlar istediklerini yapadursun, müslümanlar görevlerini yaptığı müddetçe, toplumsal yapı İslam lehine dönüşecektir.
İslam dışı düşünen ve yaşayanlar eğlenedursunlar.... Yarın her şeyi iş işten geçtikten sonra öğrenecekler.
Bir avuç azınlık var dinsiz bir yaşamı sürdüren...
Genç nesil gittikçe dinine sarılır hale geliyor.
Kalanı eğlencede, sporda, orada burada vakit geçiriyor.
Geçirsinler hiç karışmayın. Kafaları ne kadar çalışıyorsa o kadar olur insan...
Kendini çağdaş zannedip, tüketim sınıfı olan, bireysel bohem düşünceyi, yaşamı çağdaşlık zannedenler, yarın kendilerine hiç bakmayan bir dost, arkadaş, akraba, devlet bulamadıklarında, ki günü gelince onlara öyle denecek, sizler sevgide, saygıda, paylaşımda neredeydiniz? O zaman ne kadar yalnız kaldıklarını anlayacaklardır.
Müslümanların onlarla şu aşamada hiç ilgilenmemeleri gerekir. Müslümanlar kendi çocuklarını düzgün yetiştirsin yeter.
Laik, Kemalist, çağdaş enteller istediği gibi çocuklarını yetiştirsin, hiç farketmez. Zaten gün geçtikçe azalıyorlar.
üstadım durum aynen dediğiniz şekilde cereyan etmekte maalesef doğru tesbitler keşke yalan ve yanlış olsaydı da biz de aman hocam haksızlık etmişsiniz diyebilseydik şimdi haklı olup da üzülmeden olmazmış derler ya aynen o durum :) selamlar hürmetler
Konu cocuk ve egitim olunca hic birimiz birey olarak kendimizi geri cekemeyiz.
Bir mahallede bir cocuk ahlaksiz hareketler yapiyorsa ayip -günah bilmiyorsa o cocugun hatasi tüm mahalenin hatasidir...o cocugun ayibi sadece iyi yetistiremeyen ana-babanin ayibi degil,cocuklarin yetismesinde katkisi olmayan, hata gördügü zaman susan, kafasini ceviren, 'bana ne'diyen tüm mahallenin ayibidir.
Zaman gelir cocuk büyür ve sadece ana-babasina degil tüm mahalleye zarar verir.bela olur.
Bedri babamiz, bu siirinizi yürekten kutluyorum.Insaallah bundan sonra cocuklarimizin egitimi ile daha yakin ilgileniriz.Hatalarimizdan ders aliriz.
10 puan+Selamlar.
Çocuklarımız, gelecegimiz '' Ağaç yaşken eğilir '' diye bir ata sözümüz vardır. Ne verebildik biz onlara. Ne verdiysek onu toplarız. Otuz sene öncesinden sag sol çatışmalarıyla çalkalandı bu ülke, ardından darbeler ve son otuz senedirde terör belasına düşmüş bir ulus olduk. Çocuklara öğretmenlerimizden önce bizler neler verebildik? onların kişiliklerinin kemikleşmesinde rolümüz nedir? Ne kadar değer yargılarımızı öğrete bildik? Bunların acısını şimdi çocuklarımız çekiyor. Yine bir ata sözümüz vardır.'' Ne doğrarsan aşına, o gelir karşına'' diye. Malesef haklı olarak şiirinizde ele aldıgınız gerçekler neslimizin kültüründe büyük yozlaşmalara sebeptir. Şiirinizi kutluyorum Sayın Adaklı. Saygımla.
Harika bir şiir okudum Kutlarım Sayın Adaklı başarılarınızın devamını dilerim
Saygı Ve Sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 12 tane yorum bulunmakta