Bazı tuzu kuru kesimlerin vücut estetikleri bozulmasın (mahremi estetik) diye özellikle sezeryan ile çocuk doğurduklarını arada duyarız. O zaman kafamda şöyle bir şey belirir; ‘Sancı çekmeden doğuran anne ile büyük bir meşakkatle bebeğini dünyaya getiren annenin çocuğuna bakışlarının farklı olacağı’ kanaati hasıl olur.
İlki bırakılan miras gibidir, har vurup harman savursan da koymaz.
İkincisi el emeği, göz nuruyla kazanılan kazanç gibidir, her dirheminin kıymeti büyüktür.
En büyük sermayemiz, kazancımız olan evlatlarımızı doğurup, dünyaya atmakla anne baba olunamayacağını bilmemiz gerek.
Çocuklarımıza vereceğimiz şeyler onun körpe belleğine işlediğimiz değerler ölçüsünde olacaktır.
Sözde uygar toplumun getirdiği bir sürü gerekli görülen gereksizleri bahane gösterip
Kültürlü çocuk telaşıyla kültür erozyonuna uğratılmış küçük bedenlerin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bir ağaç büyür içimizde gün gelir ormanlar olur... Atılan her tohum yaprakların yeşermesine sebep olur...Gün gelir o ağaçların gölgesinde dinleniriz...
Çocuk yetiştirmek başlı başına bir sorumluluk... Büyüklerimiz boşuna söylememiş. 'ne ekersen onu biçersin' diye...
Ve yarınlarda sağlıklı bireyler yetiştirmek için korkusuzca sevgi aşılamalıyız..
Önemli ve derin bir konuda ki bu güzel çalışmanızı kutluyorum...
Saygılar..
acaba evlatları yetiştirirken bizler bir yerlerde yanlışlık yapmış olabilir miyiz diye düşünmeden edemiyor insan can
'meyveyi ..,ektiğin tohumdan değil büyüttüğün ağacın dalından toplarsın ancak….' (c.ç)
Nasıl yetiştirebiliyorsak., çevredeki tüm olumsuz etkilere karşı koruyucu zırhı zamanda biz giydirip zamanında da kendisinin giymesi gerektiğini öğretebilmişsek...
Güzel ve doğru anlamlı bir deneme...
Kaleminize sağlık sayın Şükrü Aktaş...
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta