Anımsarım;
Her kurban bayramında
Yağmur yağardı çocukluğumda
“Allah, kurban kanlarını yıkıyor” derdi halam
Sorardım merakla:
“Savaş alanlarına da yağar mı yağmurlar? ”
“Yok! ” derdi
“Biz ders alıp bir daha savaşmayalım diye
Yağdırmaz oralara yağmuru Allah,
Melekler, o kanları yıkamazlar…”
Çocukluk bu ya:
“Öyleyse savaşları neden durdurmaz ki? ... ”
Derdim ısrarla
Çatardı kaşlarını:
“Sanırım demek ister ki,
onca akıl fikir verdim insanlara
onu iyiye kullansınlar! ”
Ve gülümserdi sonra…
“Hem özgürlük yanlısıdır Allah,
Bırakır kullarını
Bildikleri gibi yaşasınlar…”
Kayıt Tarihi : 10.9.2016 12:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Çocuklar ne çok soru sorarlar büyüklerine. Ve hatta soruya boğarlar onları. Ben de öyleydim galiba. Şiirdeki diyalog gerçekten çocukken halamla aramızda geçmişti. Nerden aklına gelir böyle antika sorular demişti de bu sefer " antika" ne demek diye sormuştum :) Ruhu şad olsun...

Ne ara hayatımızın tozlu raflarına kaldırdığımızı anlamadığımız... tadına doyulmaz...o zamanlar kıymetini bilemesek de şimdilerde hep kulağımızda çınlayıp duran ne güzel bir masaldı çocukluğumuz...
Benim çocukluğumun çok sorusu yoktu sanırım... yada o soruları sorma fırsatını bulamazdım... çünkü geveze mi geveze bir anneannem vardı benim...
Her arife akşamı başlayan ve gece yarısına yakın... ellere yakılan kınalarla son bulan uzun sohbetleri vardı...
Kabri nur... imanı gür... mekanı cennet olsun... dilediğim bu çılgın kadının...
Neler neler anlatır... ne taşıması zor küpeler takardı kulağımıza...
Hiç değişmeyenleri de vardı ki... akıllara zarar...
Derdi ki...
-Güneşi üstünüze doğurursanız... Önce Rab... sonra da nimetleri küser... iyisi mi siz uykuya küsün...
-Gün ola harman ola demeyesiniz sakın! Harman dediğin, o günün harmanıdır... Yılda bir kaldırılan harmanla güç bela karın doyar... gerisi yine aç oğlu aç kalır...
Elini göğsünün üzerine koyup;
-Şu yüreciğiniz uyandığında... önünüze, gönlünüze düşenle değil de... önüne, gönlüne düştüğünüzle yuva kurun ki... kıymetiniz bilinsin... kıymet bilin...
Sonra da biraz tehditkar...
-Sakın ola... parmağınızdaki ve... yüreğinizdeki isim aynı olmadıkça... hiç bir sevdaya 'evet' demeyin... ben boşa mı konuşuyorum her bayram... hakkımı helal etmem sonra...
En son olarak da... sol elini bize uzatıp... gözleri dolu dolu parmağındaki yüzüğü göstererek... biraz da bilimsel bir edayla ki... Ona da anneannesinin anlattığını söylerdi...
-Biliyor musunuz... bu yüzük neden önce sağ sonra da sol yüzük parmağına takılır... Çünkü şu fani ve gözü toprakta olan bedenimizde tek bir yer var ki... o toprağa değil... yüreğe bakar... Bir tek o doğrudan yüreciğinize bağlıdır... derdi...
Rabbim hepsini... Rahmetiyle karşılayıp... cennetlerinde konaklatsın inşaAllah...
İşte böyle benim çocukluk masalım da...
Her günün gönlün ötesince... bayram sevinçleriyle ve sevdiklerinle dolu olsun can...
Sevgim ve fiddareyn saadetler duamla...
Bütün gurbette olan çilekeş insanlar için
yazılmıştır onların biraz olsun dertlerine
hasretliklerine ortak olabilmek tabiki kolay değil
Gurbette Vatanım şiire yapmış olduğunuz güzel yorum içinde ayrıca teşekkür ederim Konya ve Hz Mevladan selam ve sevgiler gönderiyorum
TÜM YORUMLAR (93)