Çocuk Tiyatrosu 34. Keloğlan Ali Cengiz ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Çocuk Tiyatrosu 34. Keloğlan Ali Cengiz Oyunu (Çocuk Oyunu)

34. Oyun
KELOĞLAN, ALİ CENGİZ OYUNU
Çocuk Oyunu
Yazan: FEV

KİŞİLER:
TELLAL:
KELOĞLANIN ANASI
KELOĞLAN
MUHAFIZ
KRAL
PRENSES
ALİ CENGİZ

TELLAL: (Duyuru yaparak sahnenin solundan girer, sağından çıkar.)
Ey halk! Duyduk duymadık demeyin! Kralımızın buruğudur! Güzel Prensesimiz Gül Hatun, Ali Cengiz tarafından kaçırılmıştır. Onu kurtarıp getirecek olan yiğit, kralımız tarafından ödüllendirilecektir. O yiğit Prensesimizle evlendirilecektir…

KELOĞLAN:
Tamam anne tamam. Haydi, gir artık içeriye. Gir de rahatına bak.

KELOĞLANIN ANASI:
Başını duvara mı çarptın Keloğlan?

KELOĞLAN:
Yooo…

KELOĞLANIN ANASI:
Eee, ne bu? .. Her gün kapı kapı dolaştırırdın beni. “Git bana kız bul ana… Git bana kız ara ana… Beni evlendir ana…” diye… Şimdi ise…

KELOĞLAN:
Artık bana kız aramana gerek kalmadı ana.

KELOĞLANIN ANASI:
Nasıl gerek kalmadı? Maşallah turp gibi çocuksun. Askerliğini, de yaptın. Artık evlenme çağın. Hazır giyinip kuşanmışken gideyim de…

KELOĞLAN:
Gerek kalmadı dedim ya anacaığım. Ben evleneceğim kızı buldum.

KELOĞLANIN ANASI: (Şaşkın)
Buldun mu? Ne zaman buldun? Hani nerede?

KELOĞLAN:
Tellalın çağırdıklarını duymuyor musun?

KELOĞLANIN ANASI:
Ne çağırıyormuş tellal.?

TELLAL: (Sesi dışarıdan gelir)
Ey halk… Duyduk duymadık demeyin! Kralımızın buyruğudur! Güzel Prensesimiz Gül Hatun, Ali Cengiz tarafından kaçırılmıştır. Onu kurtarıp getirecek olan yiğit, kralımız tarafından ödüllendirilecektir. O yiğit Prensesimizle evlendirilecektir…

KELOĞLANIN ANASI:
Ben yaşlandım galiba…

KELOĞLAN:
Tellalı iyi duyamıyor musun anacığım?

KELOĞLANIN ANASI:
Duyuyorum ama yanlış duyuyorum. Kralımızın kızı mı kaçırılmış?

KELOĞLAN:
Aynen öyle olmuş.

KELOĞLANIN ANASI:
Ali Cengiz mi kaçırmış?

KELOĞLAN:
Evet anacığım? Prensesimizi Ali Cengiz haydudu kaçırmış.

KELOĞLANIN ANASI:
Nasıl cesaret edebilmiş buna o haydut?

KELOĞLAN:
Görürsem sorarım ana.

KELOĞLANIN ANASI:
Neyse, boş ver sormayı. E, bize ne bu kaçırma işinden?

KELOĞLAN:
Ben o prensesle evleneceğim anne.

KELOĞLANIN ANASI:
Ne! .. Sen aklını peynir eklemle yemişsin oğlum. Gerçi peyniri bulduk da yemesi mi kaldı ama…

KELOĞLAN:
Bundan sonra peynir de, baklava da, börek de yiyeceğiz anacığım.

KELOĞLANIN ANASI:
Nasıl?

KELOĞLAN:
Ben prensesle evleneceğim ya…

KELOĞLANIN ANASI:
Şurda, yastığımın altında birikmiş bir kaç kuruşum var. Dur, onu alayım da doktora götüreyim seni.

KELOĞLAN:
Doktorluk neyim var ki ana?

KELOĞLANIN ANASI:
Kafayı yemişsin sen oğlum, kafayı…

KELOĞLAN:
Nasıl yani?

KELOĞLANIN ANASI:
Koskoca kral, kızını bize, yoksul Keloğlan’a veririr mi?

KELOĞLAN:
Kral yalan mı söylüyor yani şimdi sence?

KELOĞLANIN ANASI:
Neden yalan söylesin?

KELOĞLAN:
Baksana… “Güzel Prensesim Gül Hatun, Ali Cengiz tarafından kaçırılmıştır…” demiş. “Onu bulup getirecek olanı ödüllendireceğim. Onu Prensesimle evlendirileceğim demiş ya…

KELOĞLANIN ANASI:
Demişse demiş. Bize ne bundan?

KELOĞLAN:
Bize ne olur mu anacığım? Prensesi ben kurtaracağım. Kral da onu bana verecek.

KELOĞLANIN ANASI:
Gel yanıma.

KELOĞLAN:
Niçin?

KELOĞLANIN ANASI:
Gel dedim.

KELOĞLAN:
Niçin?

KELOĞLANIN ANASI:
Gel gel…

KELOĞLAN:
Neden?

KELOĞLANIN ANASI:
Seni çimcikleyeceğim.

KELOĞLAN:
Neden cimcikliyorsun beni anne?

KELOĞLANIN ANASI:
Kurduğun rüyadan uyanasın diye…

KELOĞLAN:
Ben bu işi beceremez miyim yani sence?

KELOĞLANIN ANASI: (Alaycı)
Becerirsin canım… Becermez olur musun? Hatta fazlasını bile yaparsın.

KELOĞLAN:
Öyleyse hakkını helal et. Ben gidiyorum.

KELOĞLANIN ANASI:
Hakkım helal olsun sana oğlum. Güle güle git, güle güle gel. Sakın geç kalayım deme. Akşam eve erken dön. Bugün senin en sevdiğin aşı pişireceğim. Mercimekli çorba…

KELOĞLAN:
Mercimekli çorba mı?

KELOĞLANIN ANASI:
Evet…

KELOĞLAN:
Gitmesem mi acaba?

KELOĞLANIN ANASI:
Git oğlum, git ama erken dön.

KELOĞLANIN ANASI:
Mercimekli çorbayı yiyip de mi gitsem acaba?

KELOĞLANIN ANASI:
Olur mu oğlum? Şimdi gir. Gez, dolaş, eğlen. Akşama çok var daha. Eve erken dön ha, unutma.

KELOĞLAN:
Erken nasıl dönerim ana? Ali Cengiz’i yakalayıp elinden prensesi almak kolay mı?

KELOĞLANIN ANASI:
Sen daha orada mısın kelluş oğlum?

KELOĞLAN:
Neredeyim ya?

KELOĞLANIN ANASI: (Güler)
Anlaşıldı. Senin canın bugün biraz eğlence istiyor. Haydi, git istediğin yerde eğlen yavrum. Sinemaya git, karagöze git, tiyatroya git… (Para uzatır) Al şu kuruşları da… Eğlenmek için gerek olur.

KELOĞLAN:
Ali Cengiz’i yakalamak için paraya gerek yok ki anne.

KELOĞLANIN ANASI:
Var var…. Al sen şunu…

KELOĞLAN:
Eh, alayım bari. Ver… (Uzanıp alır. Sonra el sallayarak çıkışa yönelir. Çıkıncaya kadar dönüp dönü annesine bakar.)

KELOĞLANIN ANASI:
(El sallar, iç çeker, kendi kendine) Ahhh zamane çocukları ah! Ne hayaller kuruyorlar…

SAHNE KARARIR.
SONRA YENİDEN AYDINLANIR. Ali CENGİZ’İN SARAYI.

KELOĞLANIN ANASI:
Aaah… Yorgunluktan öleceğim… Belim bakanağım çürüdü… Ah oğlum… Ah Keloğlan.. Bir hayal uğruna bunlar yapılır mı bir anaya?

KELOĞLAN:
Çok yoruldunsa bin sırtıma anne. Biraz de ben taşıyayım seni.

KELOĞLANIN ANASI:
Bırak bırak beni! Kendini taşıdın da ben mi kaldım? Galiba, geldik zaten.

KELOĞLAN: (Elini alına siper edip bakar. Sevinçli)
Aaa! Evet, gelmişiz. Gelmişiz, sarayın içine bile girmişiz da farkında değiliz.

KELOĞLANIN ANASI:
Nasıl farkında olmayız? Ali Cengiz’in sihiri bu.

ALİ CENGİZ:
Hey, durun bakalım! Benim sarayımda ne arıyorsunuz bakalım siz?

KELOĞLANIN ANASI:
Ali Cengiz derler sihirci bir yiğit varmış. Onu ararız oğlum.

ALİ CENGİZ:
Yiğit mi? Ha, o benim işte. Ne yapacaksınız beni?

KELOĞLANIN ANASI:
Benim salak bir oğlum var da… Onu senin yanına çırak koyacağım. Sihirlerini öğrenip Prensesi senin elinden kurtaracak.

ALİ CENGİZ:
Bu mu o salak kahraman?

KELOĞLANIN ANASI:
Bu…

ALİ CENGİZ:
Hah hah ha… Ama şakacısınız ha! Şimdiye kadar hiç kimse Ali Cengiz’in elinden çöpünü bile alamamıştır.

KELOĞLAN:
Biz çöp almayacağız ki… Prensesi alacağız.

ALİ CENGİZ:
Senin bu oğlan gerçekten salakmış kadın. Peki, alalım bakalım onu çıraklığa. Hünerlerimin binde birini kaç bin yılda öğrenebilecek, görelim bakalım. Ondan sonra da elimden kurtarsın Prensesi… Hah hah hahh! ... Tabii o zamana kadar prenses de yaşlanıp cadıya döner. O cadıya da ihtiyacım kalmaz artık. “Beni cadıdan kurtardı,” diye ben de ödüllendirebilirim o zaman oğlunu. Oldu mu? Anlaştık mı?

KELOĞLANIN ANASI:
Anlaştık…

KELOĞLAN:
(Salak salak güler.) Anlaştık..

Seni sihirli atıma bindireyim de evine yollayayım. Çocuğun bana emanet ertık. Onun için kaygılanma.

KELOĞLANIN ANASI:
Tamam, kaygılanmam. Eti senin kemiği benim.

KELOĞLAN:
Oldu olacak, kemiğim de onun olsun bari.

KELOĞLANIN ANASI: (Keloğlan’a)
Bırak zevzekliği. (Ali Cengiz’e) Hani, nerede bineceğim sihirli at?

ALİ CENGİZ: (Duvara dayalı olan değneği alıp Keloğlanın asına uzatır.)
Atla şunun üstüne.

KELOĞLANIN ANASI: (Değneğe atlar, kapıya doğru koşar)
Aaa… Rüzgar gibi sürüklüyor bu beni! Amma hızlı bir atmış ha… (Sahneden çıkar)

ALİ CENGİZ: (Keloğlanın anasının ardından delice bir kahkaha atar. Sonra Keloğlana döner.)
Kaldık mı baş başa çırak?

KELOĞLAN:
Kaldık usta.
(Devam edecek)

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 22.6.2009 11:48:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ebru Özkan
    Ebru Özkan

    merhaba oyunun devamı yok mu ?

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Fevzi Günenç