Çocuk Tiyatrosu 22. Gülüş'ün Rüyası (Çoc ...

Fevzi Günenç
551

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Çocuk Tiyatrosu 22. Gülüş'ün Rüyası (Çocuk Oyunu)

22. Çocuk Oyunu
GÜLÜŞ’ÜN RÜYASI

Yazan: FEV

OYUNDAKİ KİŞİLER:

GÜLÜŞ: ……………………………….
KARABAŞ: ……………………………
BABA: …………………………………
ANNE: …………………………………
SERÇE: ………………………………..
HAVUÇ: ………………………………..
TAVŞAN: ………………………………

GÜLÜŞ: Her Pazar babam
Ormana götürüyor bizi.
KARABAŞ: Niçin?
GÜLÜŞ: Piknik içiiin…
KARABAŞ: Seviyor musun orayı?
GÜLÜŞ: Sevmez miyim!
Çok güzel bir yer.
Ortada dere akar şırıl şırıl.
Suları pırıl pırıl…
KARABAŞ: Serçeler de var mı serçeler? ..
GÜLÜŞ: Olmaz olur mu?
KARABAŞ: Haydi yine gidelim oraya…
GÜLÜŞ: Canımızın her istediğinde gidemeyiz.
Ama hayal edebiliriz.

KARABAŞ: Haydi, hayal edelim öyleyse!
GÜLÜŞ: Edelim.
BABA: (Mangal yellemektedir) Ben Gülüş’ün babasıyım.
ANNE: (Sofrayı kuruyor) Ben de annesiyim Gülüş’ün.
KARABAŞ: Ben Gülüş’ün sevgili köpeği Karabaş’ım…
GÜLÜŞ: Ben de Gülüş’ün kendisiyim. Hayal kurduk
Soluğu yine orada aldık
Yedik içtik neşeyle
Sonra her birimiz bir işe daldık.

HEP BİRLİKTE YEMEK YER AYRAN İÇERLER

GÜLÜŞ: Oooo ne güzel yapmışsın babacığım kebapları
ANNE: Eline sağlık…
BABA: Ayranın da tadına doyum olmuyor canım.
ANNE: Yardım etsene Gülüş, sofrayı toplayalım
Doğayı kirli bırakmayalım.
GÜLÜŞ: Haklısın anne, pırıl pırıl olsun her yanımız
Doğa bizim canımız.
(Sofrayı çabucak toplarlar)
ANNE: Çok yedim, Ben biraz yürümek istiyorum.
Kilomu korumalıyım.
BABA: Ne demiş atalarımız?
Karnın doyunca ya kırk adım at, ya sırt üstü yat.
Ben yatmayı seçiyorum.
Biraz uyuyacağım.
GÜLÜŞ: (Elindeki kitapla sahnenin önüne gelir. İzleyenlere seslenir.)
Herkes dediğini yaptı.
Ben de bir ağaca yaslandım
Elime kitabımı alıp okumaya başladım.
KARABAŞ:Hey, ne yapıyorsun orada öyle Gülüş?
GÜLÜŞ: Tokluktan olsa gerek
Okurken uykum geldi.

KARABAŞ: Ben de oyun oynayayım bari…
Şu serçeler de olmasa
Sıkıntıdan patlayacağım.
(Seslenir) Hişt küçük serçe!
Gel birlikte oynayalım…
SERÇE (Pıt pıt pıt kaçar.) Yok ya…
Annen güzel mi?
KARABAŞ: Kaçma benden canım…
Nereye gidiyorsun?
Sana bir zararım dokunmaz
Sadece oyun oynamak istiyorum.
SERÇE: Pışşııık…
KARABAŞ: Kaçma dedim sana!
Bak yakalarsam fena olur!
SERÇE: (Güler) Kıh kıh kıh… Görsek şunu… Nasıl fena oluyormuş?
HAVUÇ: (Koşarak sahneye girer) Ah, oy, aman! .. Öldüm, bittim! ..
KARABAŞ: Kimden kaçıyorsun Havuç kardeş?
HAVUÇ: Görmüyor musun peşimden geleni?
KARABAŞ: Ha, evet… Sevimli bir tavşan…
HAVUÇ: Sevimli mi!
Hiç de değil.
Eğil de bak şunun dişlerine,
Ne kadar keskin! Eğil eğil!
KARABAŞ: Dişleri keskinse ne olacak canım?
HAVUÇ: Bir canavar o!
Beni yemek istiyor!
SERÇE: Denize düşen yılana sarılırmış.
Doğru valla.
Bu Karabaş canavar değil mi sanki?
KARABAŞ: Duydum söyledikleri serçe!
Canavar değilim elbette
Gözüm ne otta ne ette…

SERÇE: Sen onu benim külahıma anlat
Eline geçsem beni tutarsın
Tırnak kadardır, demeden.
Yutarsın.
KARABAŞ: Kemikledir benim işim
Boşuna bu telaşın.
SERÇE: Nasıl kemikmiş bakalım bu?
Yoksa benim gibi serçelerin
Çıtır çıtır taze kemikleri mi?
İster misin üstünden de buzlu su?
KARABAŞ: Bir serçe benim dişimin kovuğuna etmez
Seninkisi serçe kuruntusu.
SERÇE: Hadi oradan, Karabaş bozuntusu
Yeter miyim yetmeze miyim biliyorum
eline geçsem sana lokma olurum
KARABAŞ: Kafamı bozma bak fena yaparım ha!
SERÇE: Neyse ki kanatlarım var
Pırrr dedim yerinde kalakalırsın
Havanı alırsın.
KARABAŞ: Benim de kanatlarım olsaydı
Görürdün gününü.
SERÇE: Yok ama yook yok.
Kanatların yoook (Güler) Cik cik cik… Kıh kıh kıh…
HAVUÇ: (Havuç kaçar, tavşan kovalar.) İşte geldi…
İmdaaat, can kurtaran yok mu?
TAVŞAN: Kaçma havuç kardeş
Nasıl olsa yakalarım seni.
Boşuna yorma beni.
KARABAŞ: Bu şenlik hoşuma gitti.
Ben de düşeyim şunların peşine…
HAVUÇ: Köpek kardeş, n’olur kurtar beni bu canavardan
KARABAŞ: Biraz oynayalım da yardım ederim sana
HAVUÇ: Oyun derdinde miyim, şu halime baksana…

TAVŞAN: Amma nazlandın be havuç.
Seni yiyiversem canın mı çıkar?
HAVUÇ: Elbette canım çıkar.
Beni yersen bir daha var olamam ki.
TAVŞAN: Seni yiyemezsem de ben var olamam…
Gel bana teslim ol.
HAVUÇ: Olmam…
TAVŞAN: Düşün bir
Ne mutlu sana, ne şeref ne şan
Seni yiyecek olan soylu bir tavşan.
HAVUÇ: Bırak peşimi, bırak sululuğu
Yere batsın tavşanın soyluluğu…
KARABAŞ: Yaaa, ne kadar hızlı koşuyorsunuz.
Ben bile yetişemiyorum peşinizden.
TAVŞAN: Dur diyorum sana Havuç, dur!
KARABAŞ: Asıl sen dur hele
Tavşan kardeş yolun nereye?
TAVŞAN: Su içmeye dereye…
GÜLÜŞ: Karabaş,
Bırak tavşancığı!
KARABAŞ: Tavşan da bıraksın ama Havucun peşini…
SERÇE: Sen benim peşimi bırak asıl.
ANNE: Gülüüüş! Neredesiiin? ..
BABA: (Telâşla uyanır) Ne oldu? Neler oluyor?
Neden bağırıyor herkes?
GÜLÜŞ: Karabaş baba!
Yok, Havuç! Yani serçe…
BABA: Ne olmuş Karabaş’a
Ne olmuş havuca, serçeye?
GÜLÜŞ: Onu yiyecek.
ANNE: Kim yiyecek? Kimi yiyecek? ..
BABA: Karabaş havuç mu yiyor?
GÜLÜŞ: Hayır o serçeyi istiyor?

KARABAŞ: Bi şey yiyip içtiğimiz yok valla.
Ama yakında olacak işalla…
GÜLÜŞ: Bıraksam yiyeceksin ama!
KARABAŞ: Asıl Tavşana bakın siz
Beni bırakın da.
BABA: Ne olmuş tavşana?
GÜLÜŞ: Havucu yemek istiyor ya…
ANNE: (Girer) Ne olurmuş tavşan havucu yerse…
GÜLÜŞ: Öyle deme anne.
Ona da yazık ya…
BABA: Hani havuç nerede!
ANNE: Tavşan nerede!
KARABAŞ: Serçe nerede?
GÜLÜŞ: Demin buradaydılar.
Buradaydı değil mi Karabaş?
KARABAŞ: Valla ben bir şey görmedim.
GÜLÜŞ: Karabaş!
Aşk olsun sana!
BABA: Anlaşıldı
Sen rüya görmüşsün Gülüş.
GÜLÜŞ: Hayır, rüya değildi!
Karabaş, sen serçeyi kovalamıyor muydun?
KARABAŞ: Kim? Ben mi? Serçe mi?
Ne serçesi? Ne kovalaması? .. Serçe nerede?
Göster de kovlayayım onu...

HEPSİ KAHKAHALARLA GÜLER.

KARABAŞ: (İzleyicilere döner) Yemek İçin değil inanın…
Oyun için, oyun… Şaka yani! (İzleyenleri selamlar.)
SERÇE: Oyun içinmiş… (Karabaş’a bakarak ‘Seni seni’ dercesine başını sallar! İzleyenleri selâmlar.)
HAVUÇ: Tavşanın beni kovalaması? ..
O da mı şakaydı?

TAVŞAN: Şakaydı tabi…
HAVUÇ: Akrabam olan havuçların hepsini şakacıktan mı yedin?
TAVŞAN: Şakacıktan… (İzleyenlere göz kırpar.)
GÜLÜŞ: Hepsi düşmüş… Ama ne güzel bir düştü, değil mi?
BABA: Ben biraz daha uyumak istiyorum…
ANNE: Amaaan… Uyu uyu ne olacak. Uyuduğun da yeter.
Gel birlikte yürüyelim.
BABA: Yürüyelim mi?
ANNE: Yürüyelim tabii…
BABA: Eh, yürüyelim bari.
Aklı olan koca
Karısının sözünden çıkmaz.
(İzleyenleri selamlar.)
GÜLÜŞ: Babam hep böyle yapar.
O yüzden de bizim evde hiç kavga çıkmaz.
(İzleyenleri selamlar.)

BİTTİ

YAZAR İLE İLETİŞİM

Tel: 0342 338 16 18 - 0505 553 47 44
İleti: [email protected][email protected]
Web: www.fevgun.com
Gaziantep/Turkey

Fevzi Günenç
Kayıt Tarihi : 19.6.2009 15:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Fevzi Günenç