08. Çocuk Oyunu
AFERİN SİZE, AFERİN!
Kütüphanecilik Haftası için
Yazan: FEV
KİŞİLER?
PEMBE PALYAÇO:
SARI PALYAÇO:
MAVİ PALYAÇO:
YEŞİL PALYAÇO:
BEYAZ PALYAÇO:
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
AYSUN KIZ:
KAYA ÇOCUK:
MELİS KIZ:
İLKER ÇOCUK:
YAĞMUR KIZ:
CAN ÇOCUK:
İREM KIZ:
AYSUN’UN ANNESİ:
KİTAP:
YER: Bir Çocuk Kütüphanesi.
DEKOR: Girişe yakın yerde Bayan Kütüphane Memurunun masası, ortada çocukların uzunca okuma masası, duvarlarda kitap rafları…
MEMUR HANIM İLE ÇOCUKLAR ÖNLERİNDEKİ KATAPLARI OKUMAKTA.
PALYAÇOLAR GİRER, DANS EDEREK ŞARKI SÖYLER, SAHNEDEKİLER ONLARI GÖRMEZ, DUYMAZ.
PALYAÇOLAR SALONDAKİ İZLEYİCİLERE SÖZ ATAR.
PEMBE PALYAÇO:
Ooofff! Burası da amma gürültülü yer ha! Kimse tiyatroda konuşulmayacağını öğretmedi mi size?
……………….
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse neden gürültü ediyorsunuz? Böyle hep bir ağızdan konuşursanız oyuncuların söylediklerini anlayamazsınız ki.
SARI PALYAÇO:
Sustular işte canım. Yerer artık azarladığın çocukları.
PEMBE PALYAÇO:
Sustular mı?
MAVİ PALYAÇO:
Sustular tabii… Bak, çıtları çıkmıyor.
PEMBE PALYAÇO: (Arka sıraları gösterir.)
Ama oradan bir çıt çıktı.
YEŞİL PALYAÇO:
Aşk olsun!
PEMBE PALYAÇO:
Senin de eteğine taş dolsun.
YEŞİL PALYAÇO:
Senin kulağında önceden kalmış o çıt.
ÖBÜR PALYAÇOLAR, PEMBE PALYAÇOYA GÜLER.
PEMBE PALYAÇO:
Hımmm… Demek sustular.
BEYAZ PALYAÇO:
Sustular tabii.
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse aferin onlara.
PALYAÇOLARIN HEPSİ: (İzleyen çocuklara şarkıyla seslenir.)
Aferin size aferin!
Aferin size aferin!
Fazlaysa bunca aferin
Birazını geri verin.
PALYAÇOLAR SAHNEYE İNER, İZLEYİÇİLERLE TOKALAŞIRLAR.
PALYAÇOLAR:
Hoş geldiniz… Hoş geldiniz… Hoş geldiniz…
SARI PALYAÇO: (Bir izleyiciye) Biraz öteye gidebilir misin arkadaş? Ne! Burası bir kişilik mi? Haklısın… O zaman sen kalk ben oturayım. (İzleyici çocuğu kaldırır, yerine kendi kurulur.)
PEMBE PALYAÇO: (Sahneye çıkar, arkadaşlarına seslenir.)
Çabuk gelin buraya. Herkes yerini bilsin. Seyircinin yeri salon. Sizin yeriniz sahne.
SARI PALYAÇO:
Ama burası çok rahat…
PEMBE PALYAÇO:
Demek öyle? O zaman senin yerine de o çocuk oynasın.
SARI PALYAÇO:
Hayır hayır, ben sahnemi kimseye kaptırmam. (Telâşla sahneye koşar. Koşarken sendeler, yuvarlanır.)
PEMBE PALYAÇO:
İşte böyle… (İzleyenlere seslenir.) Söyleyin bakalım… Bu hafta ne haftası?
MAVİ PALYAÇO: (Atılır)
Kütüphanecilik haftası…
PEMBE PALYAÇO:
(Mavi Palyaçoya) Sana sormadım. (İzleyenlere) Bu hafta ne haftası çocuklar?
……………..
PEMBE PALYAÇO:
Bu haftaki etkinliklerde ne yapılır?
YEŞİL PALYAÇO:
Kitabın, kütüphanenin yararları anlatılır.
PEMBE PALYAÇO:
Sana sormadım.
YESŞİL PALYAÇO:
Anlatılmaz mı?
PEMBE PALYAÇO:
Anlatılır ama yanıtı çocuklardan istedim. Onlar bilmiyor mu sanki?
BEYAZ PALYAÇO: Biliyorlar mı?
PEMBE PALYAÇO:
Biliyorlar tabii.
SARI PALYAÇO:
Öyleyse niçin soruyorsun?
PEMBE PALYAÇO:
Hatırlasınlar diye.
MAVİ PALYAÇO:
Hatırladılar mı?
PEMBE PALYAÇO:
Hatırladılar tabii.
BEYAZ PALYAÇO:
Hatırladınız mı çocuklar?
………………………..
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse aferin size…
BEYAZ PALYAÇO:
Ama bu haftanın kütüphanecilik haftası olduğunu ben de biliyorum.
PEMBE PALYAÇO:
Bileceksin tabii.
BEYAZ PALYAÇO:
Bana aferin yok mu?
PEMBE PALYAÇO:
Hayır, yok. Bugün bütün aferinler çocuklara. (Hani alkış?)
……………
PEMBE PALYAÇO:
Siz de kitap okuyor musunuz çocuklar?
………………
SARI PALYAÇO: (Pembe Palyaçonun kulağına eğilir.)
Okuyorlarmış…
PEMBE PALYAÇO:
Aferin size, aferin!
ÖBÜR PALYAÇOLAR: (Yineler)
Aferin size, aferin!
SARI PALYAÇO:
Okumayan çocuk adam olamaz.
MAVİ PALYAÇO:
Palyaço da olamaz!
YEŞİL PALYAÇO:
Dur bakalım, palyaço olmak isteyen kim?
BEYAZ PALYAÇO:
Ben ben! ..
PEMBE PALYAÇO:
Sen palyaçosun zaten…
BEYAZ PALYAÇO:
Sahi, unutmuşum.
PEMBE PALYAÇO:
Haydi bakalım, size iyi seyirler çocuklar…
SARI PALYAÇO:
Bize de iyi oyunlar.
MAVİ PALYAÇO:
İyi oyunlar demeyecek misiniz bize?
……………………
BÜTÜN PALYAÇOLAR (İzleyici çocuklara)
Aferin size aferin!
Aferin size aferin!
PALYAÇOLAR SAHNENİN ÖNÜNDE BİRBİRLERİYLE TARTIŞIRLAR.
YEŞİL PALYAÇO:
Çocuklar bana aferin, dedi.
BEYAZ PALYAÇO:
Yok ya… Onu bana dediler.
SARI PALYAÇO:
Ne sana ne ona, bana dediler.
YEŞİL PALYAÇO:
Hayır bana dediler.
HEPSİ:
Bana dediler…
Bana dediler…
Bana… Bana… Bana…
PEMBE PALYAÇO:
Susuuun! Palyaço gibi tartışıp durmayın!
SARI PALYAÇO:
Ama palyaçoyuz biz.
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse tartışın!
HEPSİ:
Bana dediler…
Bana dediler…
Bana… Bana… Bana…
PEMBE PALYAÇO:
Susuuun! Tartışmayın dedim size!
MAVİ PALYAÇO:
Ama az önce tartışın demiştin!
PEMBE PALYAÇO:
Söz gelişiydi o?
YEŞİL PALYAÇO:
Tartışmazsak nasıl anlarız çocukların kime aferin dediğini?
PEMBE PALYAÇO:
Hepinize dediler!
BEYAZ PALYAÇO:
Hepimize mi?
PEMBE PALYAÇO:
Hepinize!
SARI PALYAÇO:
İnanmıyorum!
MAVİ PALYAÇO:
Ben de inanmıyorum.
YEŞİL PALYAÇO:
Asıl ben inanmıyorum.
BEYAZ PALYAÇO:
En çok ben inanmıyorum.
PEMBE PALYAÇO:
İnanmıyorsanız kendilerine sorun.
HEPSİ:
Kime? Kime? Kime? ..
PEMBE PALYAÇO:
Kime aferin dediniz çocuklar? Hepsine demediniz mi?
………………..
BÜTÜN PALYAÇOLAR (İzleyici çocuklara)
Aferin size aferin!
Aferin size aferin!
SARI PALYAÇO:
Ama yine de en çok bana aferin dediler.
MAVİ PALYAÇO:
Hayır bana dediler.
YEŞİL PALYAÇO:
Bana dediler.
BEYAZ PALYAÇO:
Bana bana! ...
PEMBE PALYAÇO:
Sizi gidi benciller! İnsan dediğin bencil olmamalı! (Üzerlerine yürür.) Ben şimdi gösteririm size sana’yı, bana’yı! Burada kazandığımız bütün aferinlere, alkışlara ortağız. Onlar hepimizin. Onları eşit olarak paylaşacağız!
HEPSİ (Gülüşrek kaçar)
Doğru valla… Doğru… Doğru…
PEMBE PALYAÇO: (Onları kovalar)
HEPSİ KAÇARAK SAĞDAN ÇIKAR.
PEMBE PALYAÇO: (Sarı palyaçonun kulağından tutup soldan girerek sahneye getirir.) Gelin gelin gelin…
SARI PALYAÇO MAVİ PALYAÇONUN;
MAVİ PALYAÇO YEŞİL PALYAÇONUN;
YEŞİL PALYAÇO, BEYAZ PALYAÇO’UN
KULAĞINDAN TUTMUŞ OLARAK SAHNEYE GİRER.
PEMBE PALYAÇO:
Gelin bakalım şimdi şuraya… Utanmıyorsunuz değil mi kütüphanede gürültü yapmaya?
BEYAZ PALYAÇO:
Ay burası kütüphane mi?
PEMBE PALYAÇO:
Kütüphane elbette. Kitapları görmüyor musunuz?
BEYAZ PALYAÇO: (Büyülenmiş gibi kitaplara yürür)
Eveeet, kitaplar… (Bir, iki, üç, beş onunu kucaklar, sonra yere yığılır, kitapların altında kalmıştır.)
PEMBE PALYAÇO:
Az önce bir soru sormuştum size, değil mi?
YEŞİL PALYAÇO:
Sormuş muydun?
MAVİ PALYAÇO:
Sormuştu.
SARI PALYAÇO:
Ne sormuştu?
MAVİ PALYAÇO:
Unuttum.
PEMBE PALYAÇO:
“Kütüphanede gürültü etmeye uyanmıyor musunuz? ” diye sormuştum.
BEYAZ PALYAÇO: (Kitapların altından kalkmaya çalışırken)
Evet, aynen böyle sormuştu.
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse yanıt verin, uyanmıyor musunuz?
HEPSİ:
Utanıyoruz.
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse neden yapıyorsunuz bunu?
SARI PALYAÇO:
Doğru, yapmamalıydık.
PEMBE PALYAÇO:
Bir daha yapmayın olur mu?
MAVİ PALYAÇO:
Olur, yapmayız.
PEMBE PALYAÇO:
Özür dileyin bakalım şimdi kitap okuyan çocuklardan.
HEPSİ: (Kütüphanedeki çocuklara)
Özür dileriz çocuklar…
PEMBE PALYAÇO: (Palyaçolara)
Bir daha kütüphanede, gürültü, yaramazlık yapmayacağız, deyin onlara.
HEPSİ:
Bir daha kütüphanede gürültü, yaramazlık yapmayacağız.
SARI PALYAÇO:
Eee, ne olacak şimdi?
PEMBE PALYAÇO:
Ne ne olacak?
YEŞİL PALYAÇO:
Özür diledik ama hiç biri tepki vermedi.
PEMBE PALYAÇO:
Elbette vermeyecek. Biz düşlerde yaşıyoruz. Onlar okudukları kitaptan özgesini göremezler, duyamazlar şimdi.
BEYAZ PALYAÇO:
Görmüyor, duymuyorlarsa neden özür diledik?
PEMBE PALYAÇO:
Olsun, siz özrünüzü dileyin. Yanlış olan kütüphanede gürültü yapmaktı. Özrünüzü duyan, taktir eden olur elbet. (İzleyenlere sorar) Olur değil mi çocuklar?
…………….
PEMBE PALYAÇO:
Örneğin siz, palyaçoların özür dilediğini duydunuz değil mi?
…………………
PEMBE PALYAÇO:
Özür diledikleri için palyaçoları taktir ettiniz, değil mi?
…….
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse aferin size.
MAVİ PALYAÇO:
Aferin mi? Onlara mı?
SARI PALYAÇO:
Özürü biz diliyoruz, aferini, çocuklar alıyor.
YEŞİL PALYAÇO: Bu nasıl iş?
BEYAZ PALYAÇO:
O aferinler bizimdi… (Sahneden iner, çocukların arasına karışır) Verin aferinlerimizi geri!
ÖBÜR PALYAÇOLAR DA BEYAZ PALYAÇOYU İZLEYEREK SALONA İNER.
HEPSİ:
Verin aferinlerimizi! Verin verin…
PEMBE PALYAÇO:
Gelin buraya! Gelin diyorum size! Bir sünnet düğününe gideceğiz hep birlikte.
MAVİ PALYAÇO:
Yaşasın, sünnet düğünü!
SARI PALYAÇO:
Sünnet sünnet! ..
HEPSİ:
Oldu da bitti maşallah! Adam olur inşallah!
GÜLÜŞEREK SAHNEYE ÇIKAR, SONRA DA SAHNEYİ HEP BİRLİKTE TERKEDERLER.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN: (Bir süre dikkatle Aysun Kıza bakar. Sonra yerinden kalkar yanına gider, eğilerek onunla konuşur.)
Merhaba küçük arkadaş.
AYSUN KIZ:
Merhaba efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Ne yapıyorsun bakalım?
AYSUN KIZ:
Görüyorsunuz, ders çalışıyorum efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Evet, görüyorum. Hep ders çalışıyorsun. Güzel bir şey bu. Ama dikkat ettim, yarım saatten beri hep aynı sayfaya bakıyorsun.
AYSUN KIZ:
Anlamaya çalışıyorum efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Okuduğunu kolayca anlamıyor musun?
AYSUN KIZ:
Anlıyorum, diyemem efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Hımmm… Demek ki okuman iyi değil. Okuma alışkanlığını geliştirmelisin.
AYSUN KIZ:
Nasıl yapabilirim bunu?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bol bol değişik, eğlenceli kitaplar okuyarak tabii.
AYSUN KIZ: Bunu yapamam efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Neden?
AYSUN KIZ:
Annem, ders kitaplarından başkasını okumamı yasakladı.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Neden yasakladı ki?
AYSUN KIZ:
Başka kitap okursam derslerime çalışamazmışım.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
İyi ama okuma alışanlığı olmayan çocuk, ders kitaplarını da iyi okuyamaz. O zaman orada yazılanları da kolayca anlayamaz.
AYSUN KIZ:
Anlayamıyorum zaten.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bana kalırsa değişik kitaplar okumalısın. Öykü kitapları, şiir kitapları, masallar…
AYSUN KIZ:
Ben de çok istiyorum onları okumayı ama annem çok kızıyor.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Annen, seni buraya bırakıp giden kadın mı?
AYSUN KIZ:
O efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bir iki saat sonra da dönüp alıyor seni.
AYSUN KIZ:
Öyle…
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Nereye gidiyor annen buradan çıkınca
AYSUN KIZ:
Çarşıya, alış verişe…
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Belli… Dönüşlerinde kucağında hep paketler oluyor. Pekiii… Sen de istemiyor musun değişik kitaplar okumayı? Başka kitaplar neler yazıyor? Merak etmiyor musun, öğrenmek istemiyor musun bunları?
AYSUN KIZ:
Ben istiyorum efendim ama annem istemiyor.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Onunla konuşmamı ister misin?
AYSUN KIZ:
Ne hakkında efendim?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Ne hakkında mı? Senin ders kitaplarından başka şeyler de okuman hakkında tabii.
AYSUN KIZ:
Boşuna yorulmayın efendim. Annem sizi dinlemeyecektir.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bir denesek? ..
AYSUN KIZ:
Siz bilirsiniz.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Peki, o zaman sen şimdi bildiğin gibi çalışmanı sürdür. Geldiğinde annenle konuşacağım.
AYSUN KIZ:
Teşekkür ederim efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN: (Masasına döner, oturur, kitabını okumayı sürdürür.)
PEMBE PALYAÇO: (Girer, Aysun kızın yanına gelir.)
Bayan Memurla konuştuklarınızı duydum.
AYSUN KIZ: (Şaşkın)
Siz kimsiniz?
PEMBE PALYAÇO:
Kime benziyorum?
AYSUN KIZ:
Bir palyaçoya…
PEMBE PALYAÇO:
Aynen öyleyim işte. Pembe Palyaço derler bana.
AYSUN KIZ: (Sevinçli)
Burada işin ne senin Pembe Palyaço?
PEMBE PALYAÇO:
Senin için geldim.
AYSUN KIZ:
Neden?
PEMBE PALYAÇO:
Çok sıkıldığını gördüm. Seni eğlendirmek istedim.
AYSUN KIZ:
Sakın bunu annem duymasın.
PEMBE PALYAÇO:
Duyamaz ki? Hem duyamaz, hem göremez.
AYSUN KIZ:
Neden?
PEMBE PALYAÇO:
Çünkü ben sadece istediğim iyi çocuklara görünürüm.
AYSUN KIZ:
Büyüklere görünmez misin?
PEMBE PALYAÇO:
Görünmem.
AYSUN KIZ:
Ne iyi… Şimdi annem gelse, seninle konuştuğumu duymaz mı?
PEMBE PALYAÇO:
Beni göremez, sesimi de duyamaz.
AYSUN KIZ:
İnanamıyorum.
PEMBE PALYAÇO:
Sadece annen değil, şu anda kütüphane memuru da göremiyor beni. Demin arkadaşlarla geldik. Şarkı söyledik, dans ettik, eğlendik. Hiçbir şeyin ayırımında olmadı.
AYSUN KIZ:
Ben de olmadım.
PEMBE PALYAÇO:
Kütüphanedeki öbür çocuklar da olmadılar. Dedim ya, beni yani bizi sadece istediğimiz iyi çocuklar görebilir.
AYSUN KIZ:
Ben iyi çocuk muyum sence şimdi?
PEMBE PALYAÇO:
İyi çocuksun.
AYSUN KIZ:
Ne iyi! Buradaki çocuklar iyi çocuklar değil mi?
PEMBE PALYAÇO:
İyi çocuklar ama onların bana ihtiyaçları yok. Onlar istedikleri kitabı okuyarak hoşça vakit geçirebiliyorlar.
AYSUN KIZ:
Siz sadece hoşça vakit geçiremeyenlere mi görünüyorsunuz?
PEMBE PALYAÇO:
Yo, istersem başkalarına da görünürüm. Örnek ister misin?
AYSUN KIZ:
İsterim…
PEMBE PALYAÇO: (Kütüphanede kitap okumakta olan başka çocuklarla ilgilenir. Kaya’nın omzuna dokunur.)
Selam arkadaş! Tanışalım mı? Ben Pembe Palyaço.
KAYA ÇOCUK: (Ayağa kalkar, sevinçli)
Aaa! Pembe Palyaço! Ne arıyorsun burada?
PEMBE PALYAÇO:
Sizlerle tanışmaya geldim.
KAYA ÇOCUK:
Ne iyi! Ben Kaya. (Yanındaki arkadaşını gösterir.) Bu da Melis. (Melis’e) Bak Melis, kütüphaneye palyaço gelmiş!
MELİS KIZ: (Kaya’ya)
Yavaş konuş. Kütüphaneci abla kızacak.
PEMBE PALYAÇO:
Korkmayın çocuklar. O göremez bizi.
MELİS KIZ:
Neden?
PEMBE PALYAÇO:
Bu da palyaçoların gizi. Siz keyfinize bakın.
İLKER ÇOCUK: (Yanlarına gelir.)
Ben de İlker’im.
PEMBE PALYAÇO:
Tanıştığımıza sevindim.
İLKER ÇOCUK:
Ben de…
MELİS KIZ:
Ben de…
CAN ÇOCUK:
Hey, arkadaşlar! Palyaçoyla beni niçin tanıştırmıyorsunuz?
KAYA ÇOCUK:
Gelirsen tanışırsın.
CAN ÇOCUK:
İşte geldim. Selam! Ben Can
İREM KIZ:
Ben de İrem.
PEMBE PALYAÇO:
Selam selam hepinizle ne tanıştığıma sevindim.
HEPSİ:
Biz de…
PALYAÇOLAR: (Girer)
Biz sevinmedik!
ÇOCUKLARIN HEPSİ: (Şaşkın, sevinçli)
Aaa! Başka palyaçolar!
AYSUN KIZ:
Gelin gelin!
PALYAÇOLAR: (Çocukların yanına gelir.)
KAYA ÇOCUK:
Siz neden sevinmediniz?
SARI PALYAÇO:
Bizsiz eğlenirseniz nasıl seviniriz?
MAVİ PALYAÇO:
Hep birlikte eğlenelim canım.
YEŞİL PALYAÇO:
Tamam, ben varım.
BEYAZ PALYAÇO:
Ben de varım…
MELİS KIZ:
Ne yapıyoruz şimdi?
PEMBE PALYAÇO:
Ne istersek onu…
AYSUN KIZ:
Oyun oynayalım…
PALYAÇOLAR: (Sevinçle)
Oyun oyun!
KAYA ÇOCUK:
Dans edelim…
PALYAÇOLAR: (Sevinçle)
Dans dans!
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse dans ederek şarkı söyleyelim.
ÇOCUKLARLA PALYAÇOLAR DANS EDEREK ŞARKI SÖYLEMEYE BAŞLAR.
ÇOCUKLAR:
Sevgidir kütüphane
Bize bilgiler saçar
Okunsun tane tane
Kitap ufuklar açar…
Kitap ışık saçar bize
Yolumuzu aydınlatır
Karanlıkta kalmak istemeyen
Durmadan kitap okur…
Bilgi edinmek için
Çok kitap almalıyız
Kütüphanelerin hep
Kapısını çalmalıyız.
PALYAÇOLAR:
Raflarda dururlar arkadaş gibi,
Kitap okuyana verirler bilgi...
Ne kadar ararsan ara boştur boş
Değildir hiç bir dost kitaplardan hoş
Gece gündüz demez yazarlar bizi
Bilgi doldurmak için beyninizi
Ne kadar ararsan ara boştur boş
Değildir hiç bir dost kitaplardan hoş.
AYSUN KIZ:
Susun susun…
KAYA ÇOCUK:
Ne oldu?
MELİS KIZ:
Benim duyduğumu siz de duyuyor musunuz?
İLKER ÇOCUK:
Duyuyoruz galiba.
YAĞMUR KIZ:
Aaa! Bir kitap konuşuyor.
CAN ÇOCUK:
Kitaplar konuşur mu?
İREM KIZ:
Konuşur tabii. Yeter ki siz onun söylediklerine kulak verin.
HEPSİ MERAKLA DİNLER:
KİTAP:
Bir dere boyunda ben
Upuzun bir kavaktım.
Ta dipten doruğa dek
Işıl ışıl yapraktım.
Bir sabah bir testere
Beni de serdi yere.
Makinelerde buldum.
Kendimi birden bire
Çok şey geçti başımdan...
Bembeyaz kağıt oldum.
Yazıldım, basıldım
Kendimi çocuklarla buldum.
Şimdi kitabım işte,
Yine yapraklarım var.
Yükselir yıldızlara,
Beni seven çocuklar.
Diyor ki şair Öngay
Kitapla kısalır en uzun yollar
Yeter ki beni çok iyi bir dost say
Kitapla tatlılanır yolculuklar.
PEMBE PALYAÇO:
Ben seni en iyi dostum sayıyorum sevgili kitap.
SARI PALYAÇO:
Ben de ben de…
MAVİ PALYAÇO:
Ne kadar güzel görünüyor şuradaki kitap! Seni okuyacağım hiç zaman yitirmeden…
YEŞİL PALYAÇO:
Hayır, onu ben okuyacağım!
BEYAZ PALYAÇO:
Ben ben ben!
KİTAP:
Durun yapraklarımı koparacaksınız!
PEMBE PALYAÇO:
Sahi, kusura bakma kitapcığım; bunu düşünemedik.
SARI PALYAÇO:
Beni sırayla hepiniz de okursunuz. Ayrıca hepinize yetecek kadar kitap var burada…
MAVİ PALYAÇO:
Tamam ben kendime en kalınını seçeceğim.
YEŞİL PALYAÇO:
Benimkisi en eğlencelisi olsun.
BEYAZ PALYAÇO:
Ben bilgi vereni istiyorum.
KAYA ÇOCUK:
Her kitapta bir bilgi vardır.
MELİS KIZ:
Yeter ki almayı bil.
PEMBE PALYAÇO:
Haklısınız çocuklar. Bu eğlenceler, sıkıntınızı dağıtmak için ara eğlencesiydi. (Seyircilere döner) Siz de… Artık sıkılmıyorsunuz değil mi?
HEPSİ:
Sıkılmıyoruz.
PEMBE PALYAÇO:
Öyleyse artık oturup herkes uslu uslu kitaplarını okuyabilir, değil mi? (Seyircilere)
HEPSİ:
Evet…
PEMBE PALYAÇO: (Seyircilere)
Böylece artık okuduklarımızı da kolayca anlar mıyız?
HEPSİ:
Anlarız…
PEMBE PALYAÇO: (Kütüphanedekilere)
Şimdi siz de benim gibi sandalyenizee oturup uslu uslu okumaya başlayın öyleyse. (İzleyenlere) Siz de güle güle bizi ilmemeyi sürdürüm bakalım. Olur mu?
…………………
SARI PALYAÇO:
Ben de ben de okuyacağım… (Okumaya başlar, hem sevimli, hem şaşkın.) Ne güzel şeymiş kütüphanede kitap okumak…
MAVİ PALYAÇO:
Ben her zaman geleceğim buraya.
YEŞİL PALYAÇO:
Ben de her zaman gelip kitap okuyacağım.
BEYAZ PALYAÇO:
Bilgili bir palyaço olacağım ben.
AYSUN’UN ANNESİ: (Kucağında paketlerle girer.)
İyi Günler Memur hanım…
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
İyi Günler bayan. hoş geldiniz. Siz Aysun kızın annesisiniz, değil mi?
AYSUN’UN ANNESİ:
Evet… Ne oldu? Kötü bir şey mi var?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Yok yok, kötü bir şey olmadı. Kaygılanmayın… Bir hayli alış veriş yapmışsınız.
AYSUN’UN ANNESİ:
Öyle yaptım.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Onları masama bırakın. Siz de oturup dinlenin biraz.
AYSUN’UN ANNESİ:
(Eşyaları masaya bırakır.) Kızımı almaya geldim. Her halde yeterince ders çalışmıştır.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Hiç sanmıyorum.
AYSUN’UN ANNESİ:
Sanmıyor musunuz? Ne demek şimdi bu? Onu her gün saatlerce kütüphanede bırakıyorum. Yine de yeterince ders çalışamıyor mu?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Öyle…
AYSUN’UN ANNESİ:
Neden?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Çünkü su gibi okumayı bilmiyor Aysun kız..
AYSUN’UN ANNESİ:
Su gibi okumak mı?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Evet, iyi okuyan çocuklara su gibi okuyor derler.
AYSUN’UN ANNESİ:
Benim kızım niçin su gibi okuyamıyor?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Çünkü siz onun ders kitabından başka bir şey okumasını istemiyorsunuz.
AYSUN’UN ANNESİ:
Elbette istemem. Neden boşuna zaman yitirsin başka kitaplarla?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Her kitabın yeri ayrıdır bayan. Öyküler, masallar, romanlar çocukları eğlendirir.
AYSUN’UN ANNESİ:
Eğlenmesin efendim.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Eğlenmek de hakkıdır çocukların. Eğlenemeyen çocuk mutsuz olur. Mutsuz çocuklar da başarısız olurlar.
AYSUN’UN ANNESİ:
Ders çalışsın başarılı olsun. Bu mutlu etmez mi onu?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
İyi okuyamayan çocuk dersini iyi yapamaz ki?
AYSUN’UN ANNESİ:
Yapamaz mı?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Tabii yapamaz. Gelin benimle. Bir bakalım neler okuyor şuradaki çocuklar?
İKİSİ ÇOCUKLARIN YANINA GİDER.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bakın, bu çocuk bir çizgi roman okuyor.
AYSUN’UN ANNESİ:
Aman Tanrım! Siz burada çocukların çizgi roman okumalarına izin mi veriyorsunuz?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Neden vermeyelim? Dersini çalışıp bitiren çocuklar her şeyi okuyabilirler. Hem ne kötülüğü var ki çizgi romanın?
AYSUN’UN ANNESİ:
Ne bileyim, biz çocukken ders kitaplarımızın arasına saklardık onları. Gizli gizli okurduk.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bakın, siz bile okumuşsunuz zamanında. Okunan her şeyin faydası vardır. Okunan her şey çocukların su gibi okumalarına katkı sağlar.
AYSUN’UN ANNESİ:
(Eğilip bakar.) Bu çocuk da bir dedektif romanı okuyor.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Çocuklar neyi severlerse onu okumalı.
AYSUN’UN ANNESİ:
Şu Palyaçonun okuduğu kitaba bakın: İyi palyaço nasıl olunur? .. Olacağın kadar palyaço olmuş zaten!
PEMBE PALYAÇO:
İnsan ne işle uğraşırsa uğraşsın, alanında en iyi olabilmek için okumalı. Okuyarak kendini daha iyi yetiştirmeli.
AYSUN’UN ANNESİ:
Desenize ben çocuğuma iyilik edeyim derken kötülük etmişim…
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Bunu anladığınıza sevindim.
AYSUN’UN ANNESİ: (Aysun’a)
Bundan sonra istediğin kitabı oku kızım.
AYSUN: (Sevinçli)
Teşekkür ederim anne.
AYSUN’UN ANNESİ:
Ama derslerini de ihmal etme.
AYSUN:
Etmem anne…
PEMBE PALYAÇO:
Bu oyun da burada iyi bir sonla bitti. Bunu kutlamalıyız.
Sanırım biraz daha oynayıp eğlenmeyi hak ettik.
MÜZİK DUYULUR.
İKİ PALYAÇO AYSUN’UN ANNESİNİN ELİNİ TUTAR.
AYSUN’UN ANNESİ:
Ay, ben de mi oynayacağım?
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Elbette… Asıl siz oynamalısınız. Belki de çocukluğumuzda yeteri kadar oynamadınız.
AYSUN’UN ANNESİ:
Sanırım öyle oldu.
KÜTÜPHANE MEMURU BAYAN:
Haydi, acısını çıkaralım bunun.
AYSUN’UN ANNESİ:
Çıkaralım valla…
HEPSİ EL ELE TUTUŞUP MÜZİĞİN RİTMİNE UYARAK SAHNEDEN SALONA İNLER. OYUNU İZLEYEN ÇOCUKLARLA DA EL ELE TUTUŞARAK ŞARKI SÖYLER, SALINIRLAR.
Oynaya oynaya gelin çocuklar,
El ele, el ele verin çocuklar
Bir dünya bırakın biz çocuklara
Yazalım üstüne sevgili dünya
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele,el ele verin çocuklar.
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele,el ele verin çocuklar.
Bir bahçe bırakın biz çocuklara,
Göklerde yer açın uçurtmalara
Oynaya oynaya gelin çocuklar
El ele,el ele verin çocuklar.
Bir vatan bırakın biz çocuklara
Islanmış olmasın gözyaşlarıyla
El ele tutuşalım el ele çocuklar….
Okuyan çocuklar olacağız biz
Aydınlık alacak geleceğimiz
Aferin size, aferin çocuklar
Aferin bize, aferin çocuklar…
BİTTİ
YAZAR İLE İLETİŞİM
Tel: 0342 338 16 18 –
0505 553 47 44
İleti: [email protected]
Web: fevgun.com
Kayıt Tarihi : 18.6.2009 14:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!