ÇOCUK, TANRI VE EYLÜL
26 Şubat 2009 Perşembe - Şiir
Bir Eylül sabahıydı gelişin
Sıcaktan tenhalaşmalar,
Yerini solgun suretlere bırakmıştı.
Solgunluğun bundan mıydı çocuk?
Bak kaç iklim insanlar öldü böyle suretlerde
Kahve köşelerinde, duvar diplerinde…
Hiç mi haberin olmadı ana rahminde,
Hiç mi geçmedi adları kuran surelerinde?
Önceleri tepeden yere bakan
Ve şimdi yerlerde yatan
Şu yaprak ve şu insan
Görmedin mi bunları, anlatmadılar mı sana
Bak feri sönmüş gözlerinde yaprağın
Bak insan düşmüş dalından
Bak kahır büyütmüşler ve vazgeçmişler
Harcanmış emeklerdeki anaparanın, faiz ayarlı karından…
Sesine ses vermediler mi çocuk,
Cevapsız mı bırakıldın
Yoksa sen hiç bağırmadın mı?
Sahi sen hiç Eylül gördün mü?
Düştü mü dalından yaprağın
Az gidip uz döndün mü?
Dere tepe düz gittin mi?
Vuruldun mu düzlükte, tepede ve olduğun yerde
Ve vurulurken gözlerinin namlusunda birileri
İndiği oldu mu hiç gözüne perde…
Tanrı’yla ilk çatışmanı hatırlıyor musun çocuk?
Hani üstünde kovboy elbisen,
Çift silahlı kemerin, kırmızı alası
Hani daha kırkındayken kalbinin seni yoklaması
Büyük ağabeyinin seni, çocuklarından daha çok sevmesi
Anne’nin en çok senin üzerine titremesi
Baba’nın, ilk ve son, sana potin ayakkabı getirmesi
Bildin mi değerini bunların çocuk
Sevebildin mi Tanrı’yı kırkındakinden biraz daha çok?
Yine bir Eylül sabahıydı Tanrı’dan kaçışın
Yürek olarak okula, beden olarak kuran kursuna satılışın
Hani hiç oyun oynayamayışın
Ezbere mecburiyetten, uyuya kalışın
Ve çember sakallı hocadan, okkalı bir tokat yiyişin
Hatırlıyor musun bunları çocuk?
Bir Eylül sabahıydı gülmek için serzenişin
Ve bir Eylül sabahıydı çocukluğundan vazgeçişin…
Ercan YAVUZER
MURADİYE/VAN
Ercan YavuzerKayıt Tarihi : 12.5.2011 13:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!