Kaldırımlar rengarenk dile gelirdi aniden
Parlatıyor her yeri yağan kar ince ince
Bir fotoğraf sanatçısı gibiydi gözleri
İnceliyordu herkesi yılların verdiği birikimle
Bir çocuk göründü kaşı, gözü kara
Sırtına yüklemiş dünyanın derdini
Yaralı bakışları üzdü görenleri
Tavırları ise büyük bir adam gibiydi
Yırtık pantolonu soğuk alıyor
Elleri buza dönmüş ama üşümüyor
Kalbi ısıtıyordu bedeni ise yorgun, yıkık
Bir oyuncak hayal ediyor küçük kalbiyle
Oyuncağı yok ama isyan etmiyordu çocuk
Okula giden yaşıtları ve alaycı bakışları
Yaşından daha büyüktü o çocuk
Amacı bir parça ekmek götürmekti evine
Çok geçmedi, akmaya başladı gözyaşları
Simitçi diye seslenen insanlar
Hepsinin gözünde aynı bakışlar
Kaldırımlar şahit, kaldırımlar üzüntülü
Yanından geçen gözlerin çoğu örtülü
Mevsim ise kış, camlar buğulu
Kar taneleri vals eşliğinde dans ederken
Tenteler fısır fısır konuşurken
Sakallarımdan akan damlalar
Mozart’ın senfonisi gibi bir ahenkle
Kaldırıma düşerken belli bir düzen içinde
Gördüm simitçi çocuğu
üstü kir pas içinde
Sis altında kalbolmuş gözlerine
Güneş ışığı değdi boncuk boncuk
Baktı gözlerimin içine yorgun şekilde
Bağırmaya başladı umutla,
Yüzünde hafif tebessüm
‘’Simitçi!, simitçi!’’ narasıyla
Hayalini bıraktı yürüdü gerçeğiyle
Taşıdığı yük geldi aklına
Gözden kayboldu yamalı ayakkabısıyla
Kaybolan aydınlığına…
Kayıt Tarihi : 6.1.2018 18:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sokak çocukları diye bir şey yoktur. Sokaklar çocuk doğurmaz. Sokağa ait olduğunu düşündüğümüz çocuklar vardır. Zira bu düşünceler biz insanların kurguladığı anlamsız saçma düşünceleridir. Bu çocuklar bir neslin çocuklarıdır ve sahip çıkılmalıdır. Bizde çocuklarımıza sahip çıkalım. Onlardan uzaklaşmayalım.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!