düzenbaz zamanın her hangi bir anında öylesine bir günde gelmişim yalancı sahtekar ama bir o kadarda dürüst hiç bitmeyecek olan süslü bir gelin misali bizi bağlayan yada, bir aşk misali tutulduğumuz dünyaya yani gelişim çokta muhteşem olmamış hiç sevinç naraları atanda olmadı belki o gün küçük dedikoducu hiç kimsenin kimseyi sevmediği bir köyümüz vardı uzaklarda dağın yamacında ne doğru dürüst suyu nede yeşillik ormanı vardı taş yığını dağlardan başka birde uçsuz gibi görünen ovası kan kırmızı toprağı vardı küçük yıkılmaya yüz tutmuş birde derme çatma okulumuz vardı adı okuldu sanki 80 kişi olurduk üçüncü dördüncü sınıf beraberdik ağabeylerimiz ablalarımızla yani kalacak öğretmen evi dahi olmayan ona şimdilerde lojmanımı ne deniyor sınıflarımızda tahta masalardan sandalyelerden baya sesler gelirdi çünkü hepside çahşamıştı derme çatmaydı hiç unutmam tebeşirimiz bile yoktu minare ustalarından taş alıp tebeşir yapmıştık öğretmenlerimiz ayda bir değişirdi belki de en şansız öğrenciler bizlerdik yada en şansız öğretmenler onlardı biz ne bize öğretene onlarda ne doğru dürüst öğrenene denk gelmemişlerdi köyümüzde yıllar önce ayrılmış şehirde yaşayanlar vardı köyde büyükler konuşurken duyardım bazılarının ne kadar zengin olduklarından bahsederlerdi kendi kendime kızardım söylenirdim böyle zenginlik yere girsin adam memleketine faydası yoksa bana ne ne olursa olsun derdim galipte bir taş koymamışsa yurduna isterse milti milyarder olsun derdim çocukluk işte mitli milyarder ne onu bile bilmem halbuki yada ne hakkım varda adamın malında mülkünde kızıyorum adam caz çalışmış hem şehirde bol bol taş döşemiş nasıl mı anlatayım adam ev yaptırmış adını bilmediğim uzak diyarlardan getirmiş taşlarını yoyo onun adı ev değil başka imiş evin adı trüblex miş villamı her ne oluyorsa zemine italyanmı ne ise o taşlardan döşemiş mutfak mermeri oluyormuş neyse oda özel taştanmış evin alt katına özel taşlarla kocaman bir havuz yapmış içinde jakuzi diye biri varmış özel masaj yapıyormuş adama oda suyla tabi ben sonradan öğrendim ki bu bizim jakuzi adam değilmiş bir havuz sistemi imiş neyse adam bahçe yapmış evine tüm bitkileri ithal etmiş gavur memleketlerde taşlar gibi yani bahçesinde bir şelaleli havuz yapmış yine taşları seçme özel yani helal olsun adama binlerce taş üstüne taş koymuş birde adamın son model bir arabası varmış oda ithalmiş Türkiye de 3 tane varmış biri kendinde onun tekerleklerini koyduğu yerin taşları bile özel gelmiş hani garaj mı bagaj mı deniyor işte orası adamın birde iti varmış bizim çoban Osmanınkinde yavuz ve çokta yakışıklıymış duyduğuma göre bizim köydekiler diyor ki oda amer ikadan gelmiş adama bir servet edermiş köylü amcalar biz bir ömür göremeyiz o parayı diyorlar günlük bakımına bir koyun alınırmış bende çocuk aklıya hesapladım yarım yamalak iki yıllık o itin bakım parasına bizim okulun tüm ihtiyaçları bitiyor en azında pırıl pırıl sınıflarımız oluyor belki de on yıllık tebeşirimizi bile alırız haaa unutmadan adamın birde bağ evini anlatıyorlar oda aynı trüblex villa özel taşlardan yapılma babama sordum bizim okul gibi beş tane yeni okul yapılırmış o paraya haybe diyorum içimden yine kızıyorum kendi kendime çocukluk ya işte sonra babama dedim ki ya baba bu anlattığın köyümüzün zenginleri hiç çocuk olmamışlar mı babam şaşkın şaşkın bakarak neden ne oldu ki keşke onlarda çocuk olsaydı benim gibi çocukça düşünür belki o paraları o taşların bir iki tane sinide bizim köyün okuluna ayırırlar sınıflarımız okulumuz daha temiz olurdu değil mi babam yüzüme baktı hadi işin yok mu senin dedi çocuk diyesin işte diyerek 26+5,5+1995
Hatem MahmutoğluKayıt Tarihi : 25.12.2011 23:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!