sabahlardan kaçan eski bir şarkıyı
heybesine doldurur küçük çocuk
gözünde kan, aldanış...
şarkı direnmekti hayata
en yalnız anlarda sığınak
biliyordu çocuk,
dinlerdi annesinden; eski zamanlarda...
dokunaklı ve görünmez rüzgar
dağıtırken saçlarının tozunu
tutunmalarla geçiştirirdi;
ağlayışların yücesini...
şarkı, oyuncaktı; para ile alınmayan
şarkı, ninniydi; gecelere sığmayan
dağ başlarına tırmanmak,
ucuz oyunlara aldanmak,
fırtınayla yarışa dalmaktı...
karşılık beklemeyen şeyleri
severdi çocuk
yakılmış düşlerin, soluksuz yüzleri
binbir gece masalları,
kahinler, büyücüler, periler
şarkılarla gelir,
şarkılarla giderdi...
ne zaman kaybetse düşlerini
koşar adım giderdi;
uçurumlar şehrine...
bir kaç gözyaşıyla,
bitmeyen çığlıkla
haykırırdı şarkısını...
tek yaptığı buydu
nefesinde yatıştırıcı güçler,
dilinde yansımalar, buhranlar
ve sadece hüzün yağdırırdı yağmurlar...
varsın kaçsın sabahlardan,
dilden düşmeyen şarkı...
çocuk bilirdi hiç bıkmadan;
şarkı, arkadaştı; zamanla yitmeyen
şarkı, anneydi; sevgiyle büyüten
avaz avaz haykırmak,
umutlar kurmak,
sabaha koşmaktı...
şarkı, şafaktı...
firar etmiş bir kaçaktı...
Kayıt Tarihi : 16.4.2009 19:02:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
27.03.2009 Erzurum

Yarına umutlarımızı türküler ve şarkılar eşliğinde büyütürüz.
Ve o türküleri haykırırız gökyüzüne sevgi olarak dönsün diye yüreğimize.
Güzeldi kutlarım.
TÜM YORUMLAR (2)