Ben garip bir çobanım dağ başında.
Gezerim koyunlarımın ardında;
Babamın diktiği çuha sırtımda;
Anamın yaptığı ekmek torbamda..
Dağda, bozkırda sürümü güderim.
Bilmem ben okul, öğretmen görmedim.
Alfabeden öğrendim okumayı;
Atam gösterdi bana, A B C'yi...
Torbamda durur yiyeceğim azık;
Alfabe, bir kalem, bir de yazmalık.
Nacağım ile gargacık burgacık,
Adımı yazarım koca taşlara..
Ama cevher var içimde dostlarım.
Az zamanda okumaya başladım;
Ekmeğimi ıslatırken olukta,
Okudum! diye doğaya haykırdım..
Bir elimde alfabe okuyorum,
Yumuşayan ekmeğimi yiyorum;
Bana ne tatlı ne tatlı geliyor;
Biri diğerine katık oluyor.
Bak bağırarak okuyorum yine;
'Ben Türküm, Ne mutlu Türküm diyene.'
'Atam atam Türk, yüce Türk Atatürk! '
Ben garip bir çobanım dağ başında,
En kutsal varlığım aziz vatanım;
Sürüm, canım feda senin yolunda.
Aziz yurdum senin için yaşarım..
Ben garip bir çobanım dağ başında.
Bu güzel Türkiyemin dağlarında;
Atamın verdiği öğüt aklımda:
'Oku, okut, adam ol! Cahil koyma! '
Bu güzel Türkiyemin dağlarında;
Ormanında, bozkırda, ovasında.
Çalı dikenden kopardığım meyva,
Yediğim kuru ekmeğime katık..
Türkü çağrırız üçra köşelerde;
Dağlar, taşlar, ağaçlar, kuru toprak,
'Bizde sizdeniz' der seslenir bize.
Türk ocağı aziz yurt, kutsal toprak..
Atamızdan emanettir bu vatan.
Bir çoban olmak lazım iyi çoban;
Varlığına, kültürüne bu yurdun;
Toprak bütünlüğüne sahip çıkan...
15 Aralık 2007
Noter n. 3616
Kayıt Tarihi : 17.12.2007 20:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)