Çoban Hayalleri Şiiri - Muharrem Kılıç

Muharrem Kılıç
81

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Çoban Hayalleri

Aylı gökyüzü ışıl ışıldı
On dördüydü ayın.
Gökte üç yıldız gördü çoban,
Daha önce hiç görmediği
O yıldızları tanımıyordu
Hem o yönde hiç yıldız olmazdı.
Işıl ışıl parlayan üç yıldız.

Onlara ad verdi hemen,
Yıldız listesine eklemek için.
Gök yıldız,
Mavi yıldız,
Sarı yıldız.
“Adlarını bilmem lazım” dedi,
Kendi kendine.
Sanki bütün yıldızların,
Adlarını biliyormuş gibi.
Belki adlarını bilmiyordu ama
Tanıyordu hepsini.

Yıldızlarla dosttu,
Arkadaştı.
Bir ömür, dağlarda gece vakti,
Hep onlarla dolaştı.
Bütün yıldızlar da onu tanırdı.
Hangisine baksa,
Hemen ona göz kırparlardı.

Bir kartal yükseldi Sarı yıldızdan,
Kanatlarını ahenkle sallayarak!
Ve Gök yıldızdan bir kurt çıktı,
Şimşek gibi koşuyordu,
Burnundan soluyarak.
Ve de Mavi yıldızdan bir yağız at,
Dörtnala gökleri kat ediyordu kişneyerek.
Köyün yanındaki bir tepeye
Geliyordu üçü de.

Karlar erimemişti daha,
Her yer kar, bembeyaz.
Gece soğuk, ay ışıl ışıl ama ayaz.
Buz kesiyordu dışarısı,
Kepeneğini, değneğini aldı çoban,
“Nereye bu soğukta, gece yarısı”
Dedi kendi kendine.
Bilmiyordu ama gitmeliydi o tepeye.

O daha tepenin eteklerine varmadan,
Kartal geldi kondu kayalara.
Kurt tepeye varmak için,
Kendini vurdu yokuşlara.
Yağız at geldi, durdu önünde,
“Haydi, bin” dedi, lisanı hal ile.

Zirvede bir kartal, çelik kanatlı,
Karlarda iz bırakmadan giden meçhul bir atlı,
Ve bir kurt, tepeye çıkmaya gayretli.
Neler oluyordu böyle Tanrım,
Neydi bunlar?

Çoban şaşkın düşünürken,
Köyün bütün köpekleri kurdu gördüler,
Korkuyla irkildiler.
Onun o uzun ve sivri dişlerini hayallediler.
Bütün köyü, dağı taşı bir uluma sardı.
Köpekler uzun uzun uluyor,
Havlıyorlardı.
Keskin bir uluma yırttı,
Aylı, ayazlı geceyi.
Daha da bilinmez kıldı,
Bu garip bilmeceyi.
Köpekler korkuyla irkildiler,
Sokuldular birbirlerine.
Sanki bir kurt sürüsü gelecekti üzerlerine.

Dördü de şimdi doruktaydı
Her biri yeni bir kimliğe adaydı.
At silkindi yiğit bir asker oldu,
Kurt silkindi, gök kaftanlı bir kız oldu,
Kartal geniş kanatlarını bıraktı yere,
Aksakallı bir pir oldu.
Yer gök nur ile doldu.
Asker sırtında asılı bağlamayı çıkarttı,
Vurdu sazın tellerine,
O çaldı pir söyledi,
Pir söyledi bir söyledi,
Pir elini uzattı gökyüzüne,
Bir dolu belirdi elinde,
Sundu birer yudum aşk erenlerine.
Artık ne soğuk kaldı ne ayaz,
Karanlığa, geceye inat,
Gece her yer bembeyaz.
Yer ile göğün arası nurla doluydu,
“Ya Hakk” diyerek semaha başladılar,
Döndükçe büyüdüler,
Dağlar gibi oldular.

Işıklar ağdı gökyüzünden,
Üzerlerine sağanak sağanak,
“Hakk” diyorlardı, dönerek
Ve ağlayarak.

Tan yeri ağarana dek bu semah sürdü,
Çoban, ufukta Çoban yıldızını gördü.
“Tamam” dedi çoban,
“Vakit doldu.”
Hemen silkindiler dördü de,
Biri kartal,
Biri at,
Biri kurt oldu.
Minarelerden sabah ezanları okunurken,
Çoban yatağında uyukluyordu.

(8 Mart 2012 - Mahmatlı)

Muharrem Kılıç
Kayıt Tarihi : 28.1.2017 21:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muharrem Kılıç